Bölüm 112

Öğlene doğru çişe kalktım, öyle sıkışmışım ki iki dakika daha uyanmasam tsunami yaratırmışım harbi harbi. Böyle zıplaya zıplaya indim merdivenlerden.. İşemek abi yaa! Cidden büyük nimet! İşemek; huzurdur… Kendini hafifletmenin en kısa yolu; kısa dediğim “madenim” değil, tuvaletle odam arasındaki mesafeyi kastettim!..


Efes’in yanında halıya kıvrılıp yüzümü diğer tarafa doğru çevirdim.. Aradan 10 dakika geçti geçmedi Efes de tuvalete gitmek için uyandı. Meydan bana kalır kalmaz, odamın kapısına arkam dönük şekilde yüz üstü uzandım.. Sol elim yastığımın altında, sağ kolumsa odamın kapısına doğru olan taraftaydı.. “Çarpılmış” gibi yatmayı sevenler çok iyi bilir, o sağ kolun avuç içi tavana bakarken sol el hep yeri gösterir; “yere yapıştırılmış semazen” pozisyonu.. Yerde sırt üstü yatmak işkence gibiydi; kemikleri tek tek “Burdayım!” diye haykırırken uyuyamıyordu insan.. Yaklaşık 15 dakikamı aldı bu “yere yapıştırılmış semazen” pozisyonuyla rahata ermem.. Efes tuvaletten çıkıp merdivenleri tırmanmaya başladığında, muhabbete tutmasın diye yine uyuyor numarası yapmaya başladım.. Yok abi yaa! Harbiden de büyük sorumluluk bu “arkadaş ağırlama” olayı; bir daha sikseler kimseyi davet etmem.. Mutlu olsunlar diye hoşgörüye balıklama dalmış, kafamı dibe çarpıp beyin sarsıntısı geçirmiştim.. Hem fakirlik bana özgü olmalıydı, diğer tüm insanlar zengin olup bana içki ısmarlamalı! Tam tersi olursa, hayat çok zorlaşacak gibiydi; utanmadan kalkıp nasıl “Hayır!” diyebilirim ki çevremdekilere..


Efes paldır küldür yanıma, benimle aynı pozisyonda uzandı; sağ elim bacağının altında kalmıştı.. Elimi kıpırdatsam uyanık olduğumu anlar “Hadi kalk muhabbet edek!” der diye ödüm kopuyordu, sanki o orda değilmiş gibi uyuyormuş taklidine devam ettim.. Aradan beş dakika falan geçti geçmedi, sağ elimde bir hareketlenme hissettim.. “Oha amk! Avcumun içinde bi maden var!”.. O heyecanla ne yapacağımı şaşırdım.. Efes’e hiç alıcı gözle bakmadığımdan, madeni olabileceği bile aklıma gelmemişti.. Parmaklarımı “uykudaymışım gibi hafif hareketlerle” oynattım.. Madeni hafif uyarılarak büyümeye başladı.. İçimden “Oha yaa uyurken de erekte oluyor insan demek ki” derken bir yandan da sağ elimin parmaklarını belli belirsiz hareketlerle oynatıyordum.. Benim madenim mi? Oğlum o çoktan balkona çıktı, üstüne bir de sigara yaktı lan!


Efes’in madeni tamamen sertleşmiş bir şekilde avcumdayken içim içimi yiyordu.. Uyanık olduğundan adım gibi emindim artık.. Hafif hareketlerle uyuyormuş gibi madeninin tamamını avcuma yerleştirdi.. O an yüzünü göremediğimden, ne yapmaya çalıştığını kestiremiyordum.. Önümde balkon, arkamda “arkadaşım” ve elimde de alabildiğine uyarılmış bir “maden” vardı.. Madenini uyanık olduğumu hissettirir şekilde uysal hareketlerle keşfetmeye devam etmek için içim gidiyordu.. Bir yandan da “yine bir arkadaşlığın amına koymak” meselesi kafamı sikiyordu.. “Yapsam bir şeyler, acaba kalkıp Turborg’a söyler mi? Offff bunlar ikiz ya hani, üçümüz bir yastıkta falan.. Yok abi yaaa kardeş onlar.. ama yani… Kardeşler tamam da, birbiriyle sevişmicekler ki! Sadece beni sevcekler! İkisi de benim olcak! Yok amk lan, bi Keş’e sahip çıkamıyorum daha.. Yok yaa cidden yok! Kankam o benim.. Arkadaşız lan o kadar yedik içtik beraber.. Hem ya anlarsa şu an isteyerek madenine dokunduğumu..”


İçimdeki sesler nefesimi kesmişti, derken Efes yeniden uykusunda huzursuzlanır gibi hareketler yaparak madenini elimden çekti.. Derin bir nefes almıştım bu kararı bana bırakmadığı için.. ve aradan bir dakika bile geçmeden o maden avcuma yeniden geldi.. Bu sefer elimi madenden ayıran şort da yoktu.. Parmaklarımla, madenini şortunun sol bacağını yukarı çekerek çıkarttığını anladım.. Korkudan gözlerim yaşardı.. İçim içimi yiyordu “Acaba ibne olduğumu nerden anladı?” diye düşünürken.. “Keş mi söyledi acaba? Yok yaaa söylemez abi o kendi sikinin gölgesinden bile korkar.. Nerden anladı acaba?”..


Korkular.. Korkularım.. Anladım ki “tutku”ydu benim yolum, çünkü o maden elimdeyken ve parmaklarımla Efes’in erkekliğini santim santim keşfederken korkmuyordum; sadece istiyordum.. Ne olursa olsun istiyordum.. Hem kime söyleyebilirdi ki? Ne diyecekti üstelik? “Şeeeey, ben de işte geçenlerde sikimi Anıl’ın eline verdim, çok güzel okşuyor abi! Size de tavsiye ederim!” mi?!!?

Yorumlar 1

  • Neden bilmiyorum bu bölümü okuduktan sonra geriye bakıp düşündüğümde Fellah'ın okuduğu hikaye, Gürbüz'ün sürekli senle temas halinde yürümesi, Efes'in bu hareketleri derken sanki Keş'in ballandıra ballandıra herkese bunu anlattığını ama hislerine yenik düştükten sonra ne yapacağını şaşırıp sana sürekli posta koyup geri döndüğünü düşündüm. Yani Keş'ten haz etmeyen Pan dışında Keş'in tüm arkadaşları sizi biliyor ama bunu sen bilmiyorsun ve kimse sana çaktırmıyormuş gibi... Bu teorimi bozan tek şey

    Spoiler alert!

    Bebe'nin öğrendikten sonra seni kapıda bekleyerek her şeyi itiraf ettiği takdirde okuldan atılabileceğini söylemesi. Acaba Pan'la birlikte Bebe ve ET'de aranızdakileri bilmeyenlerden olabilir mi ki... Yüksek ihtimal.