Bölüm 121

Titriyordum tişörtümü değiştirirken.. Beyaz tişört giymek istiyordum, yemedi götüm; nerede takılacağımız belli değildi.. Gri’yi seçtim o yüzden kendime..


İnsanlar “aynı” sevilmez.. Her insanı “ayrı” sevdiğim gibi, tüm renkleri de “başka başka” seviyordum.. Ve gri “bir başka”ydı benim için.. “Bereket”ti bulutlara tutunmuşsa, “kavuşmak”tı yağmur olup akmışsa.. Gri “yanmak”tı, yanıp tutuşmak; küle doğru, kırmızıyı çeyrek geçe… Ne aydınlık ne de karanlıktı Gri, sadece “arada kalmak”tı.. Gri “örtüyordu” ve yine Gri “hatırlatıyordu”; şifreli yayınlar da griydi, çoktan unutulmuş filmler de.. Gri her şeyi saklıyordu saklamasına da, bir tek ıslandığında kararıyordu, bir tek ıslandığında.. ve Gri sormuyordu “Ne ile ıslandığını?”.. Gri sadece “ıslandım” diyordu. Gri Efendi; sen aldırma onlara… “Kasvetli gri binalar” diyorlar.. Unutuyorlar o kasvetin binaların içinde, insanların yüreğinde olduğunu.. İnsan insanı üzüyor o evlerde ve suç hep sana kalıyor; evet, seni de suçluyorlar “ağız dolusu”.. ve ben de senin kadar suçluyum Gri; seni giydim, sana çeyrek kala..


“Anne ben çıkıyorum Garp Abilere uğrıcam.. Belki onlarda kalırım bu gece” diyerek çıktım evden.. Annem balkondan sesleniyordu “Paran var mı yanında?” diye.. Paraya ihtiyacım olmayacak ki; bedavaydım, bedavaydı, bedavaydık…


“Yok ya napcam parayı!” diyerek güldüm anneme.. “Olsun al bak belki lazım olur” diyerek fırlattı tortop ettiği 20’liği.. O yeşil banknotu bulabilmek için daldım yeni sulanmış çiçeklerin arasına, gündüzleri güneş haşlamasın diye akşamdan sulanırdı çiçekler.. “Eh be anne! Eh be anneeeeee!” diye bağırmaya başladım; “Ananın amı! Öleyim de kurtulun benden be! Neeeee!” diye haykırdı birden.. Başımı kaldırıp göz göze geldiğimizde çıldıra çıldıra gülmeye başladık.. “Ayy valla sinirden gülüyorum” deyip duruyordu annem, gülmekten yaşaran gözlerimi tişörtümün sağ koluna sildim, alnımdaki terleri de sol.. “Baksana orda akşam sefasının dibinde sanki?” dedi annem.. “Oooooo şahan gözlü anam benim” diyerek aldım parayı, “Siktir ordan ayvan” diyerek güldü.. “Hadi ben gittim, haberleşiriz” diyerek koşar adım çıktım caddeye..


Gündüzden ısınan asfalt hala sıcaktı ve de zift kokuyordu.. Midem bulandı o kokudan ama çabuk alıştım; Garp’lar bize yakın oturuyordu.. Onların evin önüne geldiğimde gözümü yakan terleri sağ, alnımıysa sol koluna sildim tişörtümün; Gri’m karardı yine.. “Neyse kurur ve aydınlanır birazdan” diye düşünerek çıktım merdivenleri.. Onların kapıyı çaldığımda ağzım kupkuruydu, kapıyı annesi açtı ve ben yine her zamanki gibi ne diyeceğimi bilemediğim durumlardaki kurtarıcıma sığındım; “kocaman kocaman gülümseyerek”..


Telefonda kahpelenen Anıl gitmiş yerine yine “pısırık mı pısırık, karı kılıklı, kılıbık bir ibne” gelmişti. İçeri geçip salondaki kanepeye oturduğumda kendime lanet ediyordum “Bir kere de erkek ol amk!” diyerek.. Annesi çok iyiydi bana karşı, o kadar iyiydi ki ben utandım Garp’ın ağzına sıçmaya.. Yüzüm kıpkırmızıydı, teşekkür ederek kabul ettim buzlu kolayı.. “Oğlum bu ne hal, yandın tabi güneşte ıstakoz gibi, şimdi de terliyorsun.. Aaaa bu çocuk sırılsıklam olmuş baksana Garp?!” diyerek tişörtümün sırtını gösterdi.. Gri yalan söylemez, “götüme kaçan aklım”ın patinaj izleriydi o sırtımla belim arasında terden koyulaşmış çizgi..


Annesinin muhabbetine gülümsemekten şakaklarım uyuşunca Garp’a göz kırptım ve başımla “Hadi çıkalım” der gibi sol tarafı işaret ettim.. Anlamazdan gelerek göz kırpıp “meraklı” bir bakış attı.. Annesi buzdolabından su getirirken yakamı silkerek “Sıkıldım oğlum!” işareti yaptım ve elimle “sigara içmek istiyorum” işareti yaparak dış kapıyı gösterdim.. “Hadi gel benim odada oturalım biz, orası daha serin; hem yeni albümler aldım onlara göz atarız” dedi sesini annesine duyurarak.. “Haa senin odaya mı geçiyorsunuz, tamam o zaman bak kola mola var dolapta isterseniz, alın için oğlum” dedi annesi.. “Yabancı yer değil burası, tabi sen hiç merak etme yengecim” dedim gülümseyerek.. “Tabii ki yavrucum sen benim de oğlum sayılırsın; baban evde mi bu akşam? Değilse ben de bi annene geçerim, göremedim kaç günlerdir” dedi annesi.. Kalp atışlarım duyulacak diye telaşa kapılıp “Yok yok annem yalnız, tabi yenge hem onun da canı sıkılıyordur; sevinir seni görünce” diyerek Garp’ın odasındaki çekyata bıraktım kendimi… Tişörtüm sırtıma yapışmıştı.. “Camı açsak ya abim, burası çok sıcak” dedim.. “Çıkart tişörtünü o zaman, şimdi müzik sesi rahatsız etmesin komşuları” dedi gülümseyerek..

Yorumlar