Bölüm 6

Düşününce sanırım herkesin lise hayatında anasını avradını yerini yurdunu yardıra yardıra sikmek istediği birileri olmuştur.. Sataşan eden sik sok angutluklar yapıp üzerine gelen vs.. İşte benim bela’m Şam’dan şahlanarak gelen Keş’ti.. Akşam yoklamasından sonra Gürbüz ve Sırık (ikisi sıkı dosttu) yanlarında Keş’le çıkageldiler.. Gürbüz “Hadi Anılcım Keş 4 paket sokmuş içeri, gel de bi ıslatalım” dedi yine beni kolunun altına alarak.. O an Keş’in gözünde gördüğüm pırıltı kıskançlıktan öte öfke saçıyordu.. Ana !! yarraaa yedim ben dedim içimden.. Biz Gürbüzle önden Keş Sırık’la arkadan yürüyorduk çete halinde.. Sırık basketbolcuydu, Gürbüz de atletti.. Gürbüzle önden yürürken Keş’i görmediğim için sinirlerim bozulmuyor ve Gürbüz’ün her dediğine hahaha hihihi gülüyordum salak salak (aşırı gülmeyi sinir bozukluğu olarak anlamlandıramadığım yıllardı).. Biz böyle Gürbüzle sarılarak önden giderken, Keş arkadan ikide bir muhabbete ortak olma çabasıyla laf atmaya başladı “haaa onu ben de biliyom oğlum yaa çok makaraydı haa o dimi Anıl” diyerek.. O “dimi Anıl”daki gizli “ebeni sikicem Anıl”ı bulabilmek için ilköğretim kademesi Türkçe derslerini yalamış yutmuş olmaya gerek yoktu.. Rengim bembeyaz olmasına rağmen yine bozuntuya vermeyerek neşemden bir şey eksilmemiş gibi davranıyordum.. Piçliğe piçlik, amına kodumunu malı işini bitirince köşe bucak kaçmayı biliyor ! Şimdi de sike sike katlanacak bu duruma banane amk benim sorunum değildi…


He benim sorunum değildi ama siktiğimin bebesinin bal gibi sorunuydu işte, benden köşe bucak kaçan ibne; ben Gürbüz’ün kolları altındayken savaş ilan etmişti.. Aşırı pişmanlığım kızgın asfalta sıkılan kolonya gibi anında buharlaşıp yerini intikam bulutlarına bırakmıştı, intikam ateşiyle yanan Keş piçinin üzerine ahmak ıslatan gibi yağacaktım evet evet bunu yapmalıydım.. O akşam dördümüz koğuşların arkasındaki tenis courtlarına gittik, tenis courtlarının arkasında da kapalı spor salonu vardı ama tenis courtlarının telleriyle spor salonu arasında 1.5 metrelik bir mesafe ya vardı ya yoktu.. Spor salonunun duvarına oturmak için yerler yaptırılmıştı, tenis oynayanları izlemek adına.. ama bizim gibi vukuatlı öğrenciler orayı da sigara içmek için kullanarak piç ediyordu.. Gürbüzle önden gittiğimiz için Gürbüz’ün hemen sağına oturdum ki Keşle Sırık da sol tarafa otursunlar, yanyana gelmeyim.. amcık kafalı Keş inadına geldi benim sağıma oturdu Sırık da Gürbüzün soluna..(isteyeceğim en son şeydi o an Keşle en uçta oturmak).. Ardından Sırık Keş’in okula soktuğu paketlerden birini çıkarıp açtı(Keşin paketlerini Sırık tasıyordu, Keş’in disiplin puanı düşüktü ve yakalanırsa disiplin kuruluna çıkma riski vardı, onun yerine disiplin puanı çok daha yüksek olan ve babadan torpilli Sırık üstlenmişti bu işi).. Sırık tam hepimize birer tek uzatıyorken Keş araya girdi ve “Gerek yok oğlum lan bol buldun diye sikme paketleri hemen,sen Gürbüzle iç ben Anıl’la paylaşırım bir teki”.. İçimden “yuh oha çüş hop lan noluyoz”lar tören geçişi yapıyordu..


Keş, Sırıktan aldığı kısa kırmızı winston box tekini (o aralar markalarına çok takılırdık bu turuncu filtrelerin) bana uzattı.. Bir an gözlerine baktım ve ellerim titreyerek almak için hamle yaptım.. O baştan çıkarıcı lanet piç gülümsemesiyle “haha heyecan yapma oğlum lan alt tarafı bir sigara,bilseydim bu kadar heyecananacağını cumartesiden getirirdim sana” dedi. Gürbüzle Sırık kahkahayı koyverince ben de sike sike “ehuehuehue” adlı, sahte yarı sesli gülüşümü yaptım.. Keş sigarayı usulca dudaklarıma yerleştirdi, yüzüm Keşe dönük olduğundan Gürbüzle Sırık yüzümdeki mallığı göremiyordu, derken Keş sigarayı dudaklarıma yerleştirdikten sonra yüzük parmağı ve orta parmağıyla hafiften alt dudağıma dokundu.. İlerde “dumur olmanın” nasıl bir şey olduğunu sıfatlandırmama yardımcı olacak an’ı yaşadığımı farkettim.. Sigarayı içerken, herkes 3er nefes çekip yanındakiye veriyordu, kural buydu hak geçmesin diye.. Keş alt dudağıma dokunur dokunmaz ben bayrağı göndere çekmiştim zaten, yine irademin amına koymuştu piç kurusu.. sigaradan çektiğim üçüncü nefesi çaktırmadan ve yavaş yavaş onun boynuna üfledim eee piçliğe piçlikti benim o zamanlardaki kitabım (ki hala öyle).. ve sigarayı Keşe verdim gözlerine bakarak (romantik bakışlar değil gayet sikici bakışlardı onlar)..O sırada Keş Sırığa birşey söyleme bahanesiyle benim arkamdan kafasını uzatarak sol kolunu belime doladı.. Titreme nöbetlerimin başladığı andı.. kısa kısa ve kesik kesik titreyip duruluyordum sonra yeniden titremeye başlıyordum..


Belime sardığı kolu sabitti sabit olmasına ama parmak uçları dışardan bakanın kımıldadığını göremeyeceği kadar hafif dokunuşlarla belimin sol tarafında ritimler tutuyordu.. Nefes alışlarımız hızlıydı fakat daha öncesinden çalışmışız gibi senkronizeydi.. Gürbüzle Sırık aramızdakiyi bilse ağzımıza sıçmaları bir yana bizi okuldan bile attırırlardı.. İşte tam da bu “gizli kapaklı”lığın üzerine kurulmuş teşhircilikti bizi bize yaklaştıran, yasak olanın dayanılmaz çekiciliği.. (Keş de Keş’ti hani sadece yasak olanı paylaştığımız için ona karşı bir çekim hissettiğimi söylesem yalan olur)..


Gürbüz’le saniyeler gibi geçen saatler; Keş’le saatler gibi geçen saniyelere dönüşmüştü o an.. Anlık da olsa irademin güçlendiğini hissettiğim saniyelerde de tepki veremiyordum olur da diğerleri kıllanır durumdan diye.. Bildiğin düşünen adam heykelinin baston yutmuş versiyonuydum.. Ne içtiğim sigara sigaraydı ne aldığım nefes nefes.. Bir an konuşulanları duyamadığımı farkettim ve düşüncelerden kendimi çekip yeniden gerçek hayata dönmek için olanca dikkatimi Sırıkla Gürbüzün goygoy muhabbetine verdim.. Keş konuşurken aşırı seksi bir ses tonu kullanıyordu ya da an itibarı ile abazalığın dibinde nefes tuttuğumdan bana öyle geliyordu, yok ya bal gibi de piç piç seksi konuşuyordu amcık… Neyse ki uzaktan nöbetçi öğretmenlerden birinin sesi geldi de sigaraları atıp kalkarak uzaklaştık ordan.. Bu sefer Gürbüz değil Keş almıştı beni kollarının altına, Gürbüzleyken kendimi güvende hissetiren o kollar, Keş’leyken kendimi kullanılmış ve kullanılacak hissettiriyordu..

Yorumlar 1

  • AĞIR Spoiler alert*

    2 kitabı da okumadan aşağı inmeyin :)


    "Gürbüzle Sırık aramızdakiyi bilse ağzımıza sıçmaları bir yana bizi okuldan bile attırırlardı.."


    İşte bu korku Keş'e neler yaptırmış olabilir acaba! Kendimi Keş'in yerine koyduğumda hep şu düşünce aklıma takılıp duruyor

    "Lan Anıl acaba Gürbüz ve Sırığa aramızdakilerden bahsetmiş midir? Ya ben onu zorlamışım gibi anlattıysa ya benim de aynısını ona yaptığımı söylediyse! Ya anlatmadıysa? O bahsetmeden ben kendimi aklayacak şekilde bahsetsem mi?"

    Gürbüz'le senin yakınlığını görüp acaba ona da söylediyse sonradan onunla da olmuş mudur diyerek sana atarlandığı dakikaların açıklaması bu olabilir mi ki? O olaydan sonra iyice karar verip tamam Gürbüz bir şey bilmiyorsa ona ben söyleyeyim kendimi aklayıp Anıl'ın adını ibneye çıkartalım kendi aramızda makara olsun idarenin duymasına da gerek olmasın demiş olabilir. Sonuçta grubunuz tamamen sistem karşıtı bir grup atılman için idareye gitmektense seninle eğlenmeyi düşünmüş olamazlar mı? Sana sürekli farklı davranmasının baş sebebi buysa yaz tatiline kadar aranızdakilerin ciddi olmadığını düşündüğümde her şey uyuşuyor sanki. Yine de tüm bu komplo teorimi bozan şey Sırık ve Gürbüz'ün olayı Keş'ten duyduktan sonra seninle arkadaşlıkları nasıl devam edecekti ki? Yani Keş'le aranızdakileri bir makara kabul etseler bile buram buram eril zihniyet kokan bir okulun içinde "Anıl da böyle biri" diye kabullenebilirler miydi hem de yıllar early 2000s yani biraz zor -_-