Bölüm 66

Koğuşlar bloğunun merdivenlerini 3’er 5’er çıkmaya başladım.. İştahla taşak geçicektim Gürbüz’le o sus dedikçe ben kaçıp kaçıp uzaktan gülcektim. Gel gör ki tıkanan nefesim doyumsuz hevesimi kursağımda bıraktı ve 2. kattan 3. kata emekli maaşını çekmeye giden teyzeler gibi tırmandım.. Gürbüzlerin koğuşa vardığımdaysa ağzımdan sarkan dilime basmadan yürümek için insan üstü bir çaba sarfediyordum. Beni gören Gürbüz “Lan oğlum noldu?” diye yerinden fırladı.. Gülmeye başladım.. Öyle sesler çıkarıyorum ki gülerken hani böyle filmlerde kafasına silah dayanan kötü adamlar vardır “Çocuğun yerini söyle yoksa basarım tetiğe!” derler ona.. Eleman da gülmeye başlar tıstıstıstıs diye ve “Tetiğe bassan no’lur zaten hastayım, son günlerimi yaşıyorum” der.. İşte aynen o tıstıs’layan kötü adam gibi gülüyordum, kahkaha atmak için içi giden ama o kahkahaya nefesi yetmeyen vebalı piç gülüşü.. “Oğlum sikicem tahtanı lan ne gülüyon söylesene!” diye bastırdı Gürbüz. Keş uzandığı yerde kafasını kaldırmış bize bakıyordu.. “Bu Gürbüz’le Sırık var ya” dedim Keş’e doğru ve yine nefesimin amına koya koya tıstıs’lamaya başladım.. Bildiğin karnıma kramplar giriyordu gülerken. Abi arkadaşlarım göte gelmiş, bundan daha güzel şey mi var dünyada, ben gülmeyim de kim gülsün!


Keş kocaman açtığı gözleriyle bana bakıyordu, bir yandan o da gülmeye başladı.. “Lan hadi bu malı anlıyom tahtası eksik de sen niye gülüyon karşim yeaaa!” diye isyan etti Gürbüz.. Sırık tuvaletten geliyordu, yine o basket şortu altında ve üstünde de tshirt yok. Hulk kıvamında bir hayvandı bu çocuk.. Az kendime gelir gibi oldum ve yine Keş’e bakarak “Bu Gürbüz’le Sırık varya abi, hani bizim birinci takımlar oluyor kampta” deyip tıstıs’layarak kendimden geçtim.. Keş de yarılmıştı, Gürbüz’le Sırık hala mal mal bakıyorlardı.. Herhalde boy uzun olunca atmosferdeki oksijenden bizler kadar faydalanamıyorlardı.. “E hadi ama sikicem belanı yavşak!” diye bağırdı Gürbüz.. “Noldu yaa ben bişi anlamadım” dedi Sırık.. “Abi ne bileyim, ben de anlamadım, anlatmıyor ki piç!” dedi Gürbüz.. “Hah işte o ilk takımların bir de ilk sıraları oluyor” deyip olduğum yerde krize girerek çömeldim. Keş de kafasını yastığına gömmüş battaniyesini ısırıyordu gülerken.. “Yerini yurdunu sikicem ama nolmuş o ilk sıralara” dedi Gürbüz, Sırık olaya soru sorabilecek kadar bile ısınamamıştı.. “Ebenin amı olmuş aşkım, o ilk sıradasınız amk” deyip çömeldiğim yere oturdum. “Nasıl yaa!” diye birbirine bakmaya başladı Gürbüz’le Sırık.. “Oğlum bak taşak geçiyorsan bu sefer acımam ıslak havluyla döverim seni” dedi Sırık.. “Yok abi yaa kafa buluyor göt beyinli baksana” diyerek bana döndü Gürbüz.. “Yok yaa sanırım ciddi” diyordu Sırık.. “Neresi ciddi la bunun baksana haline nefes alamıyor gülmekten” dedi Gürbüz.. Gürbüz’ün hareketleri dayanılcak gibi değildi. “Abi sikicem lan yeter bi susun offf nefes alamıyom” diye seslendi Keş.


Bu kadar gülmemizin sebebi, ilk takımın ilk sırasında olmalarıydı.. Yani her törende ve yürüyüşte en önde onlar olcaktı.. ikinci, üçüncü,dördüncü ve beşinci takımların ilk elemanları o kadar göze batmazdı; ama bu ilk takımların ilk sıralarındakiler paso ota boka ceza alırlardı.. Yok yakası düzgün değil bu kıyafetin, yok pantolonun tozlu, yok ayakkabın düzgün boyanmamış.. Yoklamalara iki saniye geç kalsalar “hobaa siktim belalarını” diye idare alırdı numaralarını hemen.. Bildiğin her hataları ampul gibi parlardı.. İlk takımın ilk sırasında olmak demek, yok yok aslında bunu dememek lazım.. Uzun lafın kısası bizim danalar cehenneme yatay geçiş yapmıştı.. “Ordan bize yazın arada” deyip yine krize girdi Keş.. “Olmadı mektupları şişeye koyar üstüne oturursunuz” deyip çıldıra çıldıra gülmeye başladım.. Keş de ben de mala bağlamıştık.. Kafalarımız durmuş, biri “aaaa” desin de gülelim diye bekliyorduk..

Yorumlar