Bölüm 116

İçimden o kadar çok “meme meme meme meme meme” demiştim ki “minibüs geliyor” diyeceğime “mimimüs geliyor!” demişim.. Bizimkiler zıplaya zıplaya gülüyorlardı “Lan ne dedin? haa? bi daha desene? Miiiiğmiiiiğmüüüüğsss!” diye diye.. Zaten bize taşşak geçmeye konu olsun,böyle uzata uzata içimizi bayana kadar gülelim ona.. Kızmak istiyordum ama kendim de gülüyordum “Miğmiğmüğs” derken.. Olayı öyle bir cıvıtıyorlardı ki “Miğmiğmüğs” derken “cahil kokoşlar” gibi el kol hareketleri yapmaya başladılar.. Tabii canım, kokoşun cahili yapar öyle hareketler; okuyan gören insanlar, asaletlerini ve tavırlarını “sözleriyle” ortaya koyup “kokoşluklarıyla” taçlandırırlar; kokoşluk el kol hareketleriyle olmuyor yani! Biz böyle dördümüz “mimimüs”ün en arka koltuğunda bacak bacak üstüne atmış gerdan kıra kıra “miğmiğmüğs yaaaağ” diyerek kahkaha atıyorduk..


Yolu yarıladığımızda minibüsteki diğer “insan”ların bize bakıp durduğunu ancak anlayabildik.. Sırık hemen durumu toparlamak için sesini kalınlaştırarak “Ne diyorduk abi?” diyerek Efes’e döndü.. Efes’ten önce Tuborg atlayıp yine kendini kaybede kaybede “Miğmiğmüüüüğs diyoroooom” deyince bizde “toparlanacak” hal kalmadı.. Minibüsten inene kadar koltukların arkasına sine sine kahkaha attık.. Plaja yaklaştığımızda kendimize çeki düzen vererek salına salına yürümeye başladık, öyle bir salınıyoruz ki yürürken görmen lazım.. “Ben bunu sikmem, I-ıh bu da olmaz, hele buna elimi sürmem.. Ne? Bu mu?! Off gözlerimi yıkamam lazım, o nasıl bir çirkin öyle!” diye diye yürüyorduk.. An itibariyle modumuz “Off iyi ki geldik buraya yaaa, zavallılar yakışıklı nedir görsünler sayemizde”ydi.. Milletin havlusuna kum sıçratmamak için terlikleri elimize alıp, o kızgın kumun üzerinde hoplaya zıplaya yürümeye başladığımız an karizmamız yerle bir oldu.. Millet nasıl bakıyor var ya!


Neyse biz böyle dördümüze layık bir boşluk yakalayınca o havlu denizinin ortasında, koşarak yerleştik oraya.. Havluları, aralarında boşluk kalmayacak şekilde serdik ki oramıza buramıza kum kaçmasın güneşlenirken. Tshirtleri çıkarttığımız saniye o “Ben seksiyim” havaları götümüze kaçtı.. Bildiğin ameleydik lan! Tshirtlerimizin kapatamadığı yerler “Beyonce”, tshirt altı bölgeler “Britney”di.. Yok böyle bir rezillik. Tshirtü çıkarır çıkarmaz sırtüstü havluma uzanıp o çıkarttığım tshirt “kese kağıdı”ymışçasına yüzümü kapattım.. O kadar beyazdı ki vücutlarımız, bronzlaşmamız imkansız abi! Zaten gelen güneş ışığı da geri yansıyordu o beyazlıktan..


Ara sıra yüzümdeki tshirtü aralayıp etrafa göz atıyordum “Bi bakan eden var mı?” diye.. İçimden kendime etmediğim küfür kalmadı. Malım ben yaa! Terası olan bir yazlık evimiz var, ve ben o terasta güneşlenip bu amele yanıklarını silmek yerine doğruca plaja gelmiştim! Odamda göt büyüteceğime iki adım lan! Ne olurdu halk’a karışmadan önce birazcık götüm güneş görseydi de düşmeseydim el diline?!?


Aradan yarım saat geçti geçmedi, vücudumun yan tarafları kaşınmaya başladı.. Burcum burcum terlemiştim ve süzülen her ter damlası “bin Gürbüz gücünde” gıdıklıyordu belimi.. “Yok yeaaa, daha fazla dayanamıcam” diyerek yüzüstü döndüm. Sonunda yüzüm gölge görmüş, ensem de evvelinden kanka olduğu güneşine kavuşmuştu. “Noldu lan?” dedi Efes, “Terledim abi yaa, versene ordan bi sigara” dedim, Sırık sigarayı Efes’e uzatmıştı, Tuborg’sa en baştaydı.. Efes’le Tuborg’u yanyana koymama sebebimiz çok kavga etmeleriydi, birbirini ölesiye ezikliyorlardı “farklı” olduklarını kanıtlamak için; ama “aynı”ydılar abi yani kasmanın alemi yok.


Sigara içerken bir yandan da yakınlarımızda güneşlenen insanları süzüyordum.. Üç metre kadar önümüzde benimle aynı pozisyonda güneşlenen bir hatun vardı, yüzü benden yana, uzanmış kitap okuyordu.. Sabahtan beri “meme meme” düşüncelere daldığımdan ilk “meme”lerine baktım haliyle.. Baktım diyorum ama o daha çok “bakakalmak” eylemiydi.. “Yuh ya! Önceki hayatında ne halt yedi de dünyaya bu denli bir yükle gönderildi?” diye düşündürten cinstendi o memeler.. Borusu kırılmış armudi rodajlı balon joje’ler gibi görünüyorlardı hatunun altında.. “Acaba böyle üstüne yattıklarında canları yanmıyor mu?” diye düşünerek memelere bakmaya devam ediyordum ki hatun gözlüklerini indirip “Hayırdır, buldun mu kaybettiğini?” diye seslendi bana.. Efes’le Sırık ne olduğunu anlayamamıştı, bense utançtan itin götüne girmiştim.. “Sana diyorum sana!” dedi hatun, bu sefer daha sert bir ses tonuyla..


Gülümseyerek “Her şey korkuyla başladı. Ve yine korkuyla sona erecek.” dedim.. Bu sefer kızın kafası karışmıştı, “Okuduğun kitap diyorum, diğer üç kitabını okumuştum yazarın; bu son kitaba da yeni başladım senin gibi.. Sağ elinle sıkıştırdığın sayfaların kalınlığından şu anda hangi bölümü okuduğunu hesaplamaya çalışıyordum.. Kitabına bakmam kötü hissettirdiyse özür dilerim” dedim.. Efes’le Sırık konudan hepten kopmuşlardı.. “Yok ya, off! Hey Allah’ım yaa, asıl sen kusura bakma; yani şey.. Yaa biliyorsundur buraları az çok, ondan şey zannettim.. Neyse işte! Bu arada yedinci bölümü yarıladım.” dedi gülerek.. “Çünkü normal bir hayat süren, normal tutkuları olan hiçbir görevli, kendi hayatını yüce bir amaç uğruna hiçe sayan bir fanatikle mücadele edemez.. diye bir cümle geçiyordu oralarda.. Kitabı iyi ki okumaya başlamışım dedirten cümleydi..” dedim.. “Aaa dimi dimi hatta şey bak şurda şöyle diyor bi de…..” diyerek kitaptan okumaya başladı ve aramızda gayet arkadaşça bir sohbet başladı.. Efes’le Tuborg, Sırık’ı dürtüp duruyorlardı “Yürü be, sikeriz biz bu hatunları bu gece” diye fısıldaşarak.. Belli ki onlar kızın kültürlü oluşuna geçememiş, meme’ye takılı kalmışlardı..

Yorumlar