Bölüm 95

Sınavdan taşak gibi bir kafayla çıktım.. Sanki o 120 dakika boyunca yaşadıklarımın hepsi hayaldi. Herkes “O.O” şeklinde birbirine bakıyordu sınav sonunda. Hocanın kıllığı yüzünden kalmış zeki öğrencilerden biri “Abi siki sikine çalışmışız.. Sorular Antalya Matematik Olimpiyatları’ndandı..” diyerek yemekhane kapısına tekme atıp uzaklaştı.. Pan bana, ben Pan’a bakıyordum.. “Matematiğin de olimpiyatları mı oluyormuş?” diye sordu Pan.. Bir anda gülmeye başladık.. “Tabi var oğlum ama ben o olimpiyatların öğrencilere matematiği sevdirmek adına düzenlendiğini sanıyordum” dedim.. Pan merdivenlerin tırabzanlarına asılmış haykırarak gülüyordu. “Noldu la niye gülüyon bok?” diye sordum.. Neden güldüğünü bilmesem de gülmeye başlamıştım çoktan.. “Matematiği sevmeyenler olarak kaldık ya hani, onlar da bize matematiği sevdirmek amacıyla düzenlemişler işte bu sınavı” deyip yeniden gülmeye başladı.. İçimden “Aslında komik bi şi yokmuş yaa, bizimkinin sinirleri kamaşmış” diyerek Pan’ı kolundan tuttum.. Ben “Hadi gel biz bi sigara içelim” dedikçe Pan o tırabzanlara daha bi abanıyordu.. “Sikicem şimdi tırakanı haa! Hadi oğlum, komik bi bok yok ne gülüon!” diye kolundan sıktım.. Pan yüzüme baktı ve ağzındaki tükürüğün yarısını bana yağdırırcasına yeniden gülmeye başladı.. Benim de sinirlerim gevşemişti, oturduk merdivenlere ve bağıra bağıra gülmeye başladık.. Sebepsiz yere krize sokmuştu beni de, gözlerimden yaşlar gele gele gülüyordum; birbirimize baktıkça daha da bi nefesimiz kesilerek gülmeye başladık.. Aradan yarım saat geçti, biz hala orda oturmuş hiç konuşmadan kesik kesik gülüp duruluyorduk.. Merdivenlerde oturuyor olduğumuzdan mı bilmem ama “fıyik” diye osurdum bi anda.. Pan bana baktı, ben Pan’a.. ve yine katıla katıla gülmeye başladık.. Karnım uyuşmuştu gülmekten.. “Oha oğlum o ne yaa kız gibi osuruyon” diyerek “bırbırbırıbırıbır” diye osurdu.. Merdivenlere boylu boyunca uzanıp kaskatı kesildik gülmekten..


Kendimize geldiğimizde bir tek matematikten kalan her kim varsa tatile çıkmak üzere iç bahçede toplanmıştı.. Kısımlar bloğunun girişindeki pencerelerin ardında “deve tabanı” ekili saksıların arasından memleketlerine gitmek üzere hazırlanmış arkadaşlarımıza bakıyorduk.. Pan eliyle “Ahahaha baksana bizimkiye saçı başı dağılmış ahahahah” diyerek Keş’i gösterdi.. Az önceki o yoğun kahkaha hissi bir anda yerleri yumruklayarak uluya uluya ağlama hissine dönüştü.. “Hadi la gel bi sigara içelim” dedim Pan’a. Gürbüz insaflı davranıp bir gece öncesinde “Abi yarın sizin moraller bozulmasın diye şimdiden vedalaşak” diyerek sarılmıştı.. O son an’a kalan vedalar intihar sebebiydi benim için, bir de sevmiyordum öyle “Kendine iyi bak” demeleri.. Pan “Oğlum bir dur yaa bakalım belki makara bir şeyler olur” diyerek tuttu kolumdan.. Bir yandan gülerek “Bak bak bak bizim mal’a bak acaba ne konuşuyor idaredekilerle orda” deyip duruyordu.. Bense için için “Keşke gidip sarılabilsem, olur ya belki bir daha görüşemeyiz” diye yanıyordum orda.. Kısımlar bloğunun kapılarından çıkıp sundurmanın altında idareye görünmeden izlemeye başladık.. Keş bize doğru bakarak el salladı.. Pan da el sallayarak yanıtladı.. Sağ elimin işaret ve orta parmaklarını birleştirip diğer parmakları avuç içimde baş parmağımla sabitleyerek o iki parmağımı sağ kaşımın üzerine “selam verir gibi koyup” biraz beklettikten sonra elimi indirdim.. Keş de göz kırparak aynı şekilde selamladı beni.. İçim burulmuştu.. Bazı düşünceler yazılamaz, sadece düşünülür.. İşte o “an” da hafızama “düşünmekle” kalıp tarif etmeye cesaret bulamadığım bir “yazılamaz” olarak kazındı.


Fantezi ve yalan iki ayrı şeydir.. Peki ya benim yaşadıklarım hangisiydi?


İç bahçedeki grup “İyi tatiller” anonsuyla beraber hep bir ağızdan “Sağol!” deyip tekli sıralar halinde çözülerek kütüphanenin önündeki yoldan aşağı inmeye başladı.. Bir avuç kumun teker teker “gelecek”ten “geçmiş”e aktığı bir kum saatini andırıyordu bu görüntü.. Keş o “gelecek”le “geçmiş” arasındaki “şimdi”deyken son kez bize bakıp başıyla “görüşmek üzere” selamı verdi.. İçimden “Görüşmek üzere..”diyerek Pan’a “Hadi ama amına koycam piç! İki saattir sigarasızlıktan beynim durdu burda..” dedim.. “Sokayım senin beynine, sanki normalde çalışıyor da kalkmış bi de durdu diyor!” diyerek koşmaya başladı.. O önde ben arkada yine birbirimizi kovalamaya başladık.. “Oğlum dursana lan! Amk gel bi şşşt!” diyerek kovalıyordum.. “Tamam bak durcam ama bi şi yapmıcaksın” diyerek durdu. Kafasına “şak” diye şamarı yerleştirdikten sonra “Ben sana tamam bi şi yapmıcam demedimki” diyerek kaçmaya başladım.. “Senin amına koymazsam! Gel buraya! Sana diom piç! Dursana am kafalııııı!” diye bağırarak koşuyordu arkamdan. “Tamam bak durcam ama bi şi yapmak yok.” dedim.. “Tamam off amk tamam” dedi nefes nefese, hala kaçıyordum “Söz ver, söz ver, söz ver” diye bağırarak.. “Söz amk söz!” deyip rükûya durdu.. “Kıbleye başın gelcek, kıçın değil” dedikten sonra tam ters yönde ellerimi dizlerime koyup eğilerek nefesimi toplamaya başladım.. Pan ‘da gözünün ucuyla bana bakarak kıçın kıçın aynı yöne doğru döndü.. Bir anda gülmeye başlayıp “Allaaaaam yeaaa nelerle uğraşıos biz yeaaa hadi gel tütek” diyerek tuvaletlerin yolunu tuttuk..

Yorumlar