Öne Çıkan Bölüm 1

Eski sevgililerin bize yaşattıkları durumlar ve verdiğim tepkiler ve de benim yaşattıklarım hakkında yazmaya başlıcam.. Biraz makara olur hem de “oha lan ben de yaşadım bunun bir benzerini” diyebileceğimiz ortak paylaşımlarımız olur.. Yarı kurgu yarı gerçek şeyler yazıcam.. (Gerçek hikayelerin sonuna da hayal ürünü ve kurgudur yazarlar ya hani daha sonra üstüne alınanlar sataşmasın diye, benimki de biraz o hesap) Burdan tarih ve isim vermeden eskilerden bahsedicem, yediğim kazıklar, attığım kazıklar, hayvanlıklarım pişmanlıklarım ve pişman ettiklerim vs vs vs… Geçmişi ne kabarıkmış bunun demeyin hiç sağda solda, biliyorum sizin de geçmişiniz hiç boş değil.. Hepimizin zamanında götüne giren bir telefon faturası olmuştur, aşktan mala bağladığımız zamanlara ait.. Belki bir çoğumuz benim gibi hala bu faturalarla boğuşuyor …. Nerden başlasam çok kararsız kaldım ama sanırım liseden başlamalı, ortaokuldan başlarsam tescilli “vay amk” olmaktan çekiniyorum…


Lise hayatı kadar boktanı yoktur sanırım, herkes megolomanyak herkes dengesiz ve herkes birbirinden abaza… O dönemi diğerlerinin aksine yatılı bir okulda geçirdim, etrafımdakilerin fiziksel yapısı cennetten copy paste olsa da okulun kuralları şeriatten öteydi.. Bir kere pembe tezkere denen olay vardı… Bu şey gibi “altın madeninde altına dokunmak yasak” demeleri gibi.. Etrafın ışıl ışıl ‘çıkıntı’ ve kımıl kımıl ‘girinti’ kaynarken sen içinden tütmek zorundasın.. Tabi ben zorunda değildim…. Her akşam etraf altın’dan geçilmezken fakir dolaşmayı kim kabul edebilir ki… Geceleri de altın’a yatıran kazanıyor dedim ve kolları sıvadım.. Lise zamanı sigara içmek okul kurallarına aykırı olduğundan biz de 2şerli 3erli gruplar halinde teneffüslerde ve ders saatleri dışında tuvalet kabinlerinde tüttürüyorduk.. Kodumunu okuluna sigara sokmak şeytana pabucunu ters giydirmekten zor olduğu için bir sigarayı çoğunlukla iki ya da üç kişi paylaşıyorduk.. Lisede sigara içmek = Ben George Clooney’im.. Havamızdan geçilmiyor ama nasıl artist nasıl havalıyız böyle gören “hoşgeldin ya şehr-i ramazan” diyordu.. Halbuki alt tarafı 5 dakika boyunca o turuncu filtreyle emişiyorduk, dünyayı kurtarsak kendimizle o turuncu filtreyle geçirdiğimiz dakikalardan ötürü övündüğümüz kadar övünemezdik.. “Abi beni winston kesmiyor ya, camel anca kesiyor… yok yok marlboro sevmiyorum, camel en iyisi” , hepimiz gurmeydik… Böyle 2’şerli, 3’erli gruplar halinde tuvalet kabinlerini dumana boğarken tanıdım O’nu da..


Hani elde edemediğimiz insana ya da elde etmemize imkan olmayan kişiye saplantılı bir şekilde bağlanırız ya, işte benim mallığımın miladı o gündür.. Ben O’nun sigara içişine aşık olmuştum, bir de elleri çok güzeldi(fetişim yok ama güzeldi o eller napim amk)… Başını hafif önüne eğerdi sigarasını içerken, Allah’ım ben çileden çıkardım “bir insan bu kadar mı seksi sigara içer!!”… Dumanı içine çekişi, havaya savuruşu, kirpikleri, siyah gözleri, ön tarafı hafif dikleşmiş kuzgun karası saçları.. İşte ben o gün inandım tanrının varlığına, bu çocuk kesin tanrının işiydi; yoksa bu çekiciliğin başka bir açıklaması olamaz (nasıl olamaz amk bal gibi de abazaydım işte)…


Sigara içerken onunla aynı kabinde sigara içebilmek için yapmadığım şebeklik kalmıyordu “kanka yaa ben sigaramı yatakhanede unutmuşum varsa bir tek versene akşama geri veririm sana” diyordum hep halbuki camel soft arka cebimden eksik olmazdı 🙂 “önemli değil oğlum lan gel beraber içeriz şunu” deyişi kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibiydi.. Piyango çıksa o kadar sevinmezdim, onunla beraber aynı kabinde turuncu filtreyle geçirdiğim +5 dakikalar kaliteli gece uykusunun en tatlı yerindeki iç çekişlerimden daha huzur verici ve en erotik rüyalarımdan daha tahrik ediciydi.. Yüzüne bakmak, aylardır görmediğim anneme sarılmak gibiydi…


Yüzüğü Frodo’ya kaptırmış Gollum gibiydim.. O’nu, ona hissettirmeden izliyordum sürekli.. Her sorununa bir çözüm üretip potansiyel iyilikseverlik ayaklarıyla kendime bağlamaya çalışıyor, bana ihtiyaç duymasını sağlıyordum.. Uzaktan alık alık yüzüne bakıyordum, tam bana doğru baktığında sırtımdan aşağı süzülen kaynar sularla beraber ya tavana ya da sağa sola mal bakışlar atıyordum (he amk sanki anlamıyordu onu izlediğimi).. Bildiğin köyden indim şehire modundaydı duygularım, ne frenleyebiliyordum ne de açıklayabiliyordum… Saplantının başladığı evredeydim, geçmişimde izlediğim tüm pornolardaki ana karakterlerin yerine onu koyuyor, izlediğim tüm aşk filmlerinin kahramınını O zannediyordum.. (evet zavallılığımın da başladığı evre buydu)…

Yorumlar 5

  • ah bir süre önce bunu okumuştum ( belki 1 yıl önce emin değilim daha azda olabilir). Farklı bir sitedeydi sanırım şimdi tekrar görünce şaşırdım bir kez daha anıları tazeleyeyim..

    Beğendim 1
    • Haha hatta 57. Bölümdeydim.

      Kesinlikle pucca tadında. Okuması çok zevkli

      Beğendim 1
    • Ben 2015'ten beri okuyorum. O zamanlar çok popülerdi ancak içerdiği kelimeler nedeniyle ban yiyerek "Kötü Çocuk" gibi kitapların çıktığı platformdan atıldı unutuldu gitti. 2017'de 2. Kitap 99. Bölümde kalmıştık malum siteden silinmeden önce iflah olmaz ben hala meraktan çatlıyorum SONRA NE OLDU YAAAA diye.

    • Vaay, eskilerden birini görmek duygulandırdı beni. Watty'e o zamanlar sadece bu kitabı okumak için girerdim bende doğrusu...

      Beğendim 1
    • Ben de öyle. Çok etkili bir yazım tarzı var Anıl'ın. Bir de kendimle bağdaştırmış olmamla yeri ayrı oldu. Lise hayatım bir camın önünde seni seviyorum demek istediğim ama diyemediğim bir çocuğu izlemekle geçti. Sapına kadar hetero olduğunu çok iyi biliyordum. Beni reddetmesinden daha kötü olacak şey muhtemelen adımın çıkması olurdu kendi ekonomik özgürlüğümü kazanmadan ailemle bu konu üzerine karşı karşıya gelmek ve güvenliğimin tehlikeye düşmesinden çekindim ki Anıl'ın bu yüzden o gece sonrası neler hissettiğini tahmin edebiliyorum. Gerçekliği ne kadar, kurgusu ne kadar bilemem. Ben kitaptaki Anıl'dan bahsediyorum tabii :) İkinci kitabı yarım haliyle yükler mi yüklemez mi bilemiyorum. Belki de wattpadde yaşananlar nedeniyle şevki fazlasıyla kırıldı. Öyle olmuşsa şaşırmam. Ayda yılda bir kere de olsa aklıma gelir mutlaka burayı kontrol ederim yeni bir şey yayınladı mı diye. Şu kitap basılsın fiyatına bakmam alırken.