Bölüm 61.5

Arkadaşlar 62. Bölüm wattpad tarafından yaş sınırına takılmıştı hatırlayanınız varsa.. Ne mutlu ki burada öyle bir engelimiz yok. Bunun şerefine, geçmişte kendimizi sınırlamak zorunda bırakıldığımız buçuklukların aksine, böyle birbirimizi dinleyebileceğimiz, yer yer hem kendimizi hem de çevremizi sorgulayabileceğimiz, acı kahve tadında bir buçukluk olsun istedim. .


Geçmişteki kısıtlamalar “yaş” üzerinden getirilmişti, henüz ahlakımıza el sürecek kadar ahlaksızlaşmamışlardı.


Yaş kısıtlaması denen olaya ben inanmıyorum. Yaştan gelen tek bir kısıtlama var, o da sevgili yetişkinlerimizin kendilerini aydın sanıyorken, zihinlerinin “toplum” prangasında olduğunu görememelerinden ileri geliyor. Yaşça genç olanlar bizi gayet aydın bir şekilde anlayıp yorumlayabiliyorlar. Yaşça genç olanların bu tür yazılara maruz kalması paniği farkındaysanız bir tek yetişkinlerde var. Neden? Çünkü adamın kendi algısı kısıtlı, seninkinin ne kadar engin olabileceğini nasıl anlasın? Anlayamaz. Anlamadığı gibi saldırır da.


Çoooooook ara verdik çook!!! Hem yazmayı özledim, hem de sizden gelen yorumları. Sıkılmazsanız şimdi sizi kendi kafamın içinde şöyle bir tura çıkarmak istiyorum. (sanki onca bölüm başkasının kafasının içindeydiniz)


Neden biz hedef haline geldik de diğer “ergen” kitaplarına dokunulmadı diye çok soruldu, sorulmaktan ziyade sitemde bulunduk site yönetiminin tavrına istinaden.. Size nedenini Anılca açıklayım, başka fikri olan bu bölümün altına yorum olarak düşsün. İşte bu çocukların yazdığı cinsel içerikli kitaplar “yazan çocukların cinsel ilişkiye girmedikleri” gerekçesiyle “çocukça fantazilerden ibaret” olarak görüldüğünden, “bunu okursak günaha girmiş sayılmayız” mantığıyla “helal kategori”sinde baş köşeye oturtuluyor. Bizim kitap “çocukça fantazilerden ibaret” değil. Bizim kitap “gerçekçi”. Olanı yazıyoruz. Olmayanı, olsaydı böyle olmalıydı diye, sunmuyoruz. Olanı yazdığımız için bu çomar takımı bizi okurken sikişimize şahit olmanın dehşetiyle sarsılıyor. “Bu kitabı yazan kişi bunları yaşamış, bunlar gerçekten de olmuş, haramın amına koymuşlar lan baksana!” mentalitesinin sürekli hedefi haline gelmek ilk başlarda beni üzdüyse de, sonradan düşündüğümde mutlu etmeye başladı. Mutlu oldum çünkü doğru bir şey yapmasak tepki almayız. Demek ki kanayan bir yaraya parmak basmışız. Hem de öyle güzel basmışız ki o parmağı, site yönetimi ciyak ciyak orospu çocukluğu yapmaya başladı.


Yapsınlar. Onlar orospu çocukluğu yapmasa, bir Anıl da kalkıp orospu çocuklarına seslendiği böyle bir kitap oluşturamazdı. (Pollyanna Anıl iş başında).


Bölüm bölüm, buçukluk buçukluk değişen bir ruh haliyle tanışıyorsunuz burada. Kafamın içinde yazdığım satırlara göre değişen bir odam var. Çok tuhaf ama ne zaman yazsam, cidden kendimi o odada bir kaç kişiyle sohbet ederken düşünüyorum. Mesela bu bölümü yazarken böyle salaş ve dağınık bir odada 2-3 arkadaş bir araya gelmişiz, böyle ben yine dolmuş-birikmişim, onlar da konuşamayacak kadar tembel moddalar, o yüzden lafımı sikmemeye yemin vermişler gibi sadece dinliyorlar gibi bir hisle yazıyorum.


Size yer yer “Ne mana şimdi bu?” dedirten kafa karışıklıklarına rastlayabilirsiniz. Rastlayabilirsiniz değil, rastlayacaksınız! Orada durup biraz düşünün.. Hala mı anlayamadınız, o vakit bırakın gitsin. Demek ki o satırlara erkensiniz, biraz daha birikip öyle gelmelisiniz. O yüzden bazı kitaplar her okuduğunda farklı düşünceler bırakır insanda. Yaşanmışlıklar ve birikenler farklıdır her okumada.. Her defasında farklı bir pencereden sepet sarkıtırsın bana, ben de her seferinde farklı şeyler doldururum sepetlerinize; malum, her gün papaz pilav yemiyor.


SİYASİ OLMAK: Bizler için birlik olmak siyasi bir duruştan ibaret değil.. Söz konusu can güvenliğimiz. Her gün vuruluyoruz! Her saat bıçaklanıyoruz! Her dakika tecavüze, her saniye tacize uğruyoruz! Bize ahlaksız diyen ahlaklı olmuyor. Ahlaklıysan ahlaklısındır. Ahkam kesmekle olmaz icraata dökeceksin. Önce kendi eline, beline ve diline sahip olacaksın; sonra bizden saygı bekleyeceksin. Ahkam kesme. Ahkam kasaplığı seni ahlaklı yapmaz, günaha giriyorsun, günah alıyorsun, en kötüsü de Allah’ın gözünün içine baka baka “Allah’ın emri işte.” diye yalan söylüyorsun. Sen Allah’ın gözleri önünde yalan söylerken, Allah’a iftira da atıyorsun; “Onun emri banane ben yoksa böyle bir şey neden yapayım ki” derken hiç utanmıyorsun. İflah olmazsınız. Arlanmazsınız. Yavşaksınız çünkü. Kanınız bozuk. Allah’ın suçu yok, siz pezevenkliğe dini orospu ederek başladınız. Tövbe edin, kendi içinize yönelin. Asıl pislik orada. Kolay gelsin.


Karşıma geçip “Napim siyasi olmak zorunda değilim, illaki bir şey kanıtlayacağım diye, senin gibi orda burda kendimi rezil mi edeyim?!? Ben kendime yeterince kanıtlamışım kendimi , gerisi beni alakadar etmez”vari gafletlere düşen insanlar oldu. Sanki benimle ilk kez tanışıyorlarmış gibi böyle minik şekerlikler de yapmıyorlar mı o söylediklerinin iğrençliğini gizlemeye çalışır gibi…… Hayır yani bana eylem ve yürüyüş yapanların kendilerini rezil ettiklerini söyledikten sonra dilersen benim en değer verdiğim insan ol, aramızdaki dostluğun hiç bir önemi yok, siktir olup gidersin hayatımdan. Çünkü siyasi olmayan her bir eşcinsel, benim gözümde kodoştur. Bu ülkede kadına şiddet durmadı. LGBTİ+ hakları edinilmedi, çocuk tecavüzleri bitmedi, kadın cinayetleri meşru olmak üzere, LGBTİ+ bireylere karşı fetva kapıda!!!!!!!!!!!!


Siyasetten ona neymiş!!??! Demesi kolay tabii el bebek gül bebek sana ailen götünü siktirmekten başka dert göstermedi hayatın boyunca. Gittiğin her yere hakkınla değil, sana verilen haklarla gittin. Karşılaştığın her insanın hayatını “Ehhhh kim dedi bu hayatı seçsinler diye, benim gibi takılsaydı işte, ne var abartıyor öyle” penceresinden gördün. Sen bugün kendine neyi hak görüyorsan, o haklar senin hakkın değil, haketmek için ne yaptın şerefsiz?!?!?! Bugün o çok ders çalışıp emek verdiğini düşünerek girdiğin okullar ve yaşadığın hayatlar evet senin hakkın ama bu hak sana verildiği için hakkın, sen hakettiğin ve haketmek için tek başına mücadele verdiğinden değil! Anlatabiliyor muyum? Anladın mı hey, tuzu kuru götveren! Sen bu hayatta her şeyi kendin kazanıp kendin hakederek bir yere gelmedikçe kimsenin hayatına “Napim canım o da öyle şeyetmeseymiş” diye dil uzatma hakkına sahip değlsin. Her şeyi tırnaklarınla kazıyıp kazanmış olsan da buna hakkın yok, çünkü o hakkı kimse sana vermedi. Sen kendi hayatın hakkında yorum yapma hakkına sahipsin. Ben kendi hayatım hakkında. O kendi hayatı hakkında. Kalkıp sen benim hayatıma “Öyle yapmasaydın nolcak bak bana ben şöyleyim” diye dil u-zat-ma-ya-cak-sın. O kadar.


BİRBİRİMİZE İHTİYACIMIZ VAR. NET! Benim sana, senin bana, bizim ona, bizlerin onlara.. Birbirimize, birlik olmaya, birbirimizin arkasını kollamaya çok ihtiyacımız var.


Çocuklara bu tarz bilgileri “Saçmalamış bu ibne, kazayla okusalar yanlış yola sapacaklar!”cılığa sığınıp yasaklamaya çalışan EBEVEYNLERE SESLENİYORUM. SAYIN ANNE BABALAR, bugünlerimizi dünden sikenlerin tamamı siz velilerimizin sıra arkadaşları ve komşularıydı. Sizinle büzüktaşlık yaptılar. Bakın o dönemde böyle olanı olduğu gibi anlatan, aklından geçenle kalbinden geçen bir olan insan yoktu. “Vardı canım olmaz mı!?” diyorsun içinden ama “Bok vardı!”… Size sizin yaşadığınız yıllarda örf,adet,töre,din öğretildi ve öyle öyle teslim ettiniz yarınlarınızın güvencesi çocuklarınızı tövbekar tecavüzcülere. Bizlerin bugün aklımızdan geçeni aklımızdan geçtiği şekilde yazışımızı kınayacağınıza, dönün siz kendi götünüzü bir temizleyin. Öyle güzel sıçtınız ki ağzımıza, bir de utanmadan hala karşımıza geçip ahlak diye anırıyorsunuz. Sende ahlak ne gezer, sana öğretilmedi ki ahlaklı olmak!!!!! Sana terbiyeli olmak öğretildi, o da yanlış öğretildi.. “Bak toplum içinde böyle davranılmaz!” diye vurgulana vurgulana.. Tespihlere baka baka öğrendiniz ip gibi sıralayıp, mum gibi saymayı… Gözleriniz şaşı hepinizin, saymayı biliyorsunuz ama kendi hatalarınızı değil bizim hatalarımızı, gözleriniz aykırı bakıyor zihniniz dikine anlıyor.. Sıralamayı biliyorsunuz hem de inci gibi ama kalbinizden geçeni değil, toplum tarafından saygı ve sevgi gören bir birey olmanın yollarını sıralamayı.. Bunda ne yanlış var ki? diye düşünmeniz doğal. Siz bana “şimdiki nesil” diye yukardan bakarken; kendi neslinizin “ahlakı anlamak yerine ezberleyerek hayata tutunduğunu” anlatmayı unutuyorsunuz(!). Benden hatalarımı kabul etmemi beklerken; kendi hatalarınızı “O zamanlar öyleydi ama şimdi her şey farklı”cılığa sığdırıyorsunuz. Benim çıkmazlarıma çare üretmek için kolları sıvamak yerine, “Bizim zamanımızda çooook daha zordu, şimdiki gençler hain oluyor, kazanmayı bilmiyor”larla başlayan kavgacılığınızı kolunuza takıyorsunuz.. Kendinizi böyle bir yandan yüceltirken, diğer yandan da benim sorunumu küçümsemenin iyi bir anne-babalık olduğunu düşünüyorsunuz. ve Buna kendinizi şıp diye inandırabiliyorken, benim ilerde iyi bir insan olacağıma inancınızın hiç olmadığını ciyak ciyak haykırıyorsunuz! Kendinizi iyi bir ebeveyn olduğunuza inandırabiliyorken, ki değilsiniz, kendi egonuzu bize karşı olan sorumluluğunuzun üzerine çıkararak bize ihanet ediyorsunuz… Hadi her şeyi geçtim tutucu ve inatçı tavırlarınızla bizim de bu saçmalığa inanmamızı bekliyor, inanmadığımızda da hadsizliği ebeveyn olmakla karıştırıyor, ağız dolusu hakaretlerle gelmişimizi geçmişimizi kalaylamakta sakınca görmüyorsunuz. EN SONUNDA “artık ipleri elime almamın zamanı geldi uslanman için”in arkasına sığınıp, hakkınız olmayan bir şeyi kendinize hak görme ahlaksızlığında bulunuyorsunuz. Kuklaların ipleri ele alınır insanların değil!! ve Kuklalarla oynanır insanlarla değil!! Çok ahlaklısın ya, bunu nasıl bilmezsin?!! Bir de ipleri elinize aldığınızı sandığınız noktada “Sen bizden olamazsın hastanede karıştın!”, “Bizde böyle insan yok, sen bizim ailemizden olamazsın!” vs diyerek öfkeden deliye dönüyorsunuz. Onca ahlaksızlığınıza rağmen sizlerden gelecek iki güzel söze hasret biz çocuklarınızın, o itinayla kırdığınız kalplerini, kendi çıkarlarınız için kullanmaktan da asla geri durmuyorsunuz!! Size yaranmaya çalışarak bu hayatı tüketmemiz için götünüzü yırtıyorsunuz.. Kör müsünüz siktimini aymazları! Gerizekalılar! Bizim üzerimize cehennemler kusuyor kendinizi hala melek sanıyorsunuz!!!!!!!! Size kopya vermişler toplum sınavından geçin diye, biri kalkıp size kuralları bir bir ezberletmese, ve yine size o kurallara biat etmenin bu hayatta yeteceği söylenmese, sokağa çıkamazdınız sokağa!!!!! Bizdeki yürek sizde yok! Siz henüz birey olmayı başaramamışsınız! ve bu Başarısızlığınızın acısını, kendi çocuklarınızdan çıkarıp, onların da başarısız olması için uğraşıyor, buna da iyilik deyip duruyorsunuz. Çıkın şu karanlıktan ve ne olur yaklaşın bize. Hala inanmıyor olabilirsiniz ama göreceksiniz; IŞIK BİZDE!


Karanlığı bilmeyen aydınlığı betimleyemez.


Yaş sınırlamasına takıldık o faşist sayfada diyorduk. 62. Bölüm “smut” “cinsellik” “seks” veya “sikiş” yüzünden o engele takılmadı.. Sadece 16 yıllık nefreti bir anda kustuğum bir bölüm olduğu için kısıtlanmıştı.


Bu arada geçmişte sistemin dediğine hala çok çok katılıyorum: “AŞIRI DERECEDE NEFRET SÖYLEMİ İÇEREN BİR BÖLÜM”..


Mesajlarda, yorumlarda vs sık sık sorulan bir soru var: “Bunu gerçekten yaptın mı?”.. Bu tarz soruları “Ne yapması yeaaa kurgu onlar kurgu” diye yanıtlayıp kaçasım geliyor, ki bir çoğunda kemküm edip bu şekilde kaçamak yanıtlarla sıvışıyorum.. Oraya yazdıysam gerçektir, bunu bana ayrıca özel olarak sorup beni utandırmayın.. “Götüne roll-on sokmuş ibnesin, bi soruyu yanıtlarken mi utanıyorsun!” diye düşünenlerin amk.. Evet hala içimde bir kaç kırıntı utanma var.. Onları da ilerde yanında utanmadan osurabileceğim adama saklıyorum..


Çok sorulan diğer bir soru: “Kaç yaşındasın ki sen?”… İçimden “Sanane yarraaam, bu sitede okuyup okutmak için takılıyoruz yaşımı napcan göt!” diyesim geliyor ama diyemem, çünkü hepiniz çok kibar ve insancılsınız.. Bir de “ego”dan bu denli uzak bir şekilde “acaba bunu yazsam götünü kaldırmış olur muyum şu ibnenin” diye düşünmeden yaptığınız yorumlar ve attığınız mesajlar.. Adamsınız!(**) 32 yaşındayım.. Oğlak burcuyum.. Evet profildeki fotoğraf bana ait.. Aynen aynen, o kapaktaki de kendi resmim.. Kitabın kapağındaki resmi Haziran2014’te Gotland’ta yürüyüş yaparken çektim, sisli havalar beni korkutuyor tripleri… Güncel fotoğraflarımı instagram hesabımdan görebilirsiniz. Gizli değil profilim(şimdilik), dileyen takiplesin dileyen stalklasın vs….


(**)Adam: Bir sikle adam olunsaydı bunca yıl sikiştiklerim beni yalnız bırakmazdı.. Ne kızlar gördüm “delikanlı” olan, hepsi de “aslanlar” gibiydi.. ve ne delikanlılar gördüm, gül gül öldüm.


Hikayede elbette ki kurguladığım bölümler var, hafızamın hatırlamaya yetmediği yerlerdeki boşlukları da roll-on’la dolduracak halim yoktu.. İlkokuldan bu yana tuttuğum günlükler, hatıra defterlerim, arkadaşlarımla yazdığım anılar, mezuniyet kayıtlarım, okul yıllıklarım, eski fotoğraflarım, bazı tören videoları, o yıllarda okuduğum kitaplar, bu yaşıma kadar aldığım tüm mektuplar ve daha bir çok arşivi üşenmeden sandıktan çıkardım.. İşte bu gibi eski püskü şeylerden faydalanarak gerçeğe en yakın kurgusal hikayeyi oluşturmaya başladım.. Bu hikaye yaşadıklarımı, yaşamak isteyip de yaşayamadıklarımı, yaşıyor olduklarımı, keşke yaşamasaydım dediklerimi, yaşandığına şahit olup susturulduklarımı ve yaşama hayaliyle yanıp tutuştuklarımı içeren bir karma.. Unutmayın ki bu değişik kurgularımın tümü ortak gerçekliğimizi oluşturuyor.. Anıl ve Keş’i; pasif diye aşağılanan ve sırf göt vermediği için kendini erkekten sayan taraflar olarak kutuplaştırma sebebim de bu ortak gerçekliği yansıtabilmekti.. Ana karakteri pasif taraf yaptım; çünkü insanlar o götverenleri hiç anlayamıyor.. Belki beni ve benim niçin göt verdiğimi anlayanınız olur.. 3-5 kişinin “götverenlere” karşı olan öfkesini, kinini, nefretini yatıştırabilirsem ne âlâ..


Bu hikayeyi wattpad’de yayınlamak gibi bir fikrim yoktu.. Hatta 18 Ekim 2014 öncesi benim bu sitenin varlığından bile haberim yoktu.. Yıllardır en yakınlarımdan biri olan ve bana gaylerin de sikişmeden kanka olabilecekleri bir dünyanın varolduğunu kanıtlayan kişi beni buraya üye yaptı.. Dolayısıyla 69.Bölüm’ü ona ithaf edeceğim.. Beni bugüne kadar usanmadan dinledi ve her bir bölümü üşenmeden okuyup “Yayınla yaa bunda utanılcak ne var!” diyerek yayınlattı.. Yıllardır hiç bir şekilde trip atmadı, gönül koymadı.. Aradığımda konuştu.. Aramadığımdaysa sitem etmedi.. Hani insanlar götü sıkışınca dualara sığınır ya, biz birbirimizin duasıydık.. Onu tanıdığımda henüz 15 yaşındaydı, yani benim bu kitaptaki yaşımda.. Elimden geldiğince yaşadıklarımı yaşamasın diye konuştum, hatta bazı geceler sabahladık yazışırken.. Bugün çok huzurluyum çünkü O, benim yaşadıklarımı yaşamadan büyüdü.. ve O’na beni bugüne kadar kırmayıp dinlediği için ne kadar teşekkür etsem az.. Her ne zaman “aşk”tan umudumu kessem, “Aşkım ben varım^^” derdi.. Şimdilerdeyse; “Sen aşık olma zaten, otur kitabını yaz.. Dur, dur! Sen en iyisi aşık ol^^ O zaman daha güzel yazıyorsun:* ” diyor..


Hani böyle çekildiğimiz bazı fotoğraflar vardır, daha sonrasında bilgisayara yüklediğimizde bakarken “oha bu kadar da çirkin olunmaz” dedirten cinsten.. Sonrasında onları anılarımıza kıyamamaktan silemeyip bir daha açmamak üzere bir klasöre yükler, o klasörü de bilgisayarda “siksen gören olmaz” denilen bölüme atarız ya.. İşte O da benim “yaşadığımı inkar edip durduğum ama yine de unutmaya kıyamadığım o anılarımı” yüklediğim ve “siksen kimse duymaz” dediğim klasör.. Aklıma bir şey geldi; “Bakıyorum da yılları çabucak devirmişiz.. Beş yıl sonra da bu şekilde bekar olursak gidelim buralardan.. N’apalım, baktık olmuyor biz de İsveç’te bir orman evine taşınır kedi ve köpeklerimizle avunuruz.”


NOT:Beni okumaya, okuduklarınızı da evde tekrarlamamaya devam edin.. Bu hikaye profesyonel bir ibne tarafından yaşanmıştır.. Aşırı okuma durumlarında gözlerinizi bolca suyla yıkayın, bi boka yaramadığını siz de görceksiniz.. AYNI yoldan yürümek, AYRI sonuca götürür sizi; okuyup gülelim, hüzünlenip sövelim yeter. Ve beni okuduktan sonra hala homofobik insanlara sessiz kalabiliyorsanız, Allah belanızı versin :*


Karşılıklı vote kasmak nedir? Eminim ki bu site oraya o butonu sen kendini avutasın diye koymadı. O yüzden kasma, kastırma.


Okuyup “vote(oy)” vermeyenin canı sağolsun, bildiğiniz üzere hikayeye “yorum” yazdığınızda veya “vote” kastığınızda o hikaye profil sayfanızda beliriyor.. Profilinde benim hikayemin görülmesi durumunda sorun yaşayabilecek arkadaşlar olabilir.. O yüzden “vote” önemli değil, okumanız ve içten içe “hah aynen öyle” demeniz benim için daha değerli.. (vote verebiliyorsanız yan cebime lütfen).. Yorum olayında da profil sayfanızda görülmemden rahatsızlık duyacaksanız, mesaj atıp soru sorabilirsiniz..


Homofobik Nedir? : Canım onu da araştırıver bir zahmet.


Neden yıllardır Anıl Absolution ismini kullanıyorum?


Anıl: Hatırlanan, meşhur, ünlü, anılmak eylemi;


Absolution: Günahların bağışlanması, suçun bağışlanması demek.


Anıl Absolution: Hatırlanan Günahların Bağışlanması. (Hatırlanmayan günahlar, günahtan sayılmaz benim kitabımda)..


Bir nevi günah çıkarttığım bu kitabı “Hatırlanan Günahların Bağışlanması” yani “Anıl Absolution” ismiyle yazma sebebim de bu.. İroninin amına koydum siz hala uyuyorsunuz! :p


Gelin beraberce hayatımı gözden geçirelim, belki benim hata yaptığım yerleri birileri kendi hayatında düzelterek yaşar. İşte o gün ben bunca satırı boşa yazmamış ve onca yılı boşuna yaşamamış olacağım.. Ve yine o gün geçmişime karşı bir zafer kazanacağım.. Yenilgilerimi yenmeye gidiyoruz! Bu yolculukta hor görüleni hoş görmek yetmez, ona sahip çıkıp kendinle eş tutamayacaksan…


**ÖNEMLİ** 62. bölümü okuduktan sonra, okuyan arkadaşların, o bölümün altına bir yorum bırakmasını istiyorum.. Bıraktığınız yorumlarda sizden bana hayatınızın en kötü dönemini anlatmanızı istiyorum. Mesela ne zamanlardı, neler yaşadınız, sizde ne izler bıraktı, bunu aşabilmek adına neler yaptınız, aşamadıysanız neleri denediniz de olmadı……Gelin benim nefretimi kustuğum bölümün altında bana karanlığınızdan bir parça armağan edin. Bakın, benim burada karanlık sandığım her bir bölüm, bir başkasının hayatına ışık tutuyor. Siz de paylaşın, susmayın. Susmayın ki, o bölümü sizden sonra okuyanlar yorumlara baktığında, tuttuğunuz ışıkla yolunu bulabilsin..


Yazmaya çalıştığım bu kitabı, kendilerine dayatılan kalıplara uyamadıkları için hayatları karartılan “faili meçhuller”e ve yine kalıplara sığamadıkları için yaşadıklarına pişman edilen “suskunlar”a ithaf ediyorum.. Çile’nin cinsiyeti yok!


Bugüne kadar okuduğunuz her bölüm için tek tek teşekkür ederim.. İyi ki varsınız^^

Yorumlar