Bölüm 41

“Aman tanrım bu roll-on sike ne kadar da benziyor!^^”


Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş.. Çaktırmadan roll-on’u da dolabımdan alıp sol elimle bornozumun yenine gizledim. Oooh zaten öğle yemeği sonrası tuvalette sigara içerken içimdeki düşmanı da atmıştım, bunla nasıl oynarım ben şimdi var ya.. Duşlara doğru inerken bir yandan da elimle plastik kapaklı cam şişeyi sıvazlıyordum.. Alabilir miyim, alamaz mıyım, zorlar mı, çok canım yanar mı, nasıl hissederim alırken vs diye düşüne düşüne girdim duşlardaki favori kabinime.. Yine açtım sıcak suyu sonuna kadar.. ve yeni oyuncağımı sıcak suyun altında ısıtmaya başladım.. Roll-on’un cam şişesi tamamen ısındıktan sonra suyun altından çıkarıp yapıştırdım organiği.. tükürüp tükürüp sıvazlıyordum roll-on’u, taa ki elimde tutamayacağım kadar kayganlaşıncaya dek.. Ardından sol elim roll-on’la beraber arkama geçerken, sağ elimle madenimi gururlandırmaya başladım..


Yerdeki karolara çarpan sıcak su etrafı sise boğmuştu.. Kabinin bu sisli havası orman fantezilerimi körüklüyordu.. (Böyle sabaha karşı iki kişi beni kaçırmışlar, henüz tan yeri ağarmamış ve gecenin sisi kalkmamış.. Biri diğerine diyor “Lan ben bekleyemicem, bi posta burda kayayım, bi kaç posta da bizim kulübede kayarım”, diğeri dudaklarını ısırıp “Önce ben yapacaktım, anlaşma anlaşmadır” diyor.. Sonra ilk konuşan “Tamam öyleyse ama içine boşal ki ben yaparken iyice kayganlaşmış olsun”.. Ardından ilki beni kollarımdan tutarken ikinci eleman tükürüklediği madenini sürtmeye başlıyor.. Tam “N’olur dur” diyecekken elemanın madeninin başı, miğfer dibimin kapısına dayanıyor.. “Dur” diyemiyorum, “Nolur yavaş” diyorum.. “Noldu lan korktun mu bak alt tarafı bunu alcan” diyerek eleman madenini yüzüme sürtüyor.. Bir yandan diğeri de pantolonunu indirmiş “Baksana bizimki dünden razı, madem gönüllüsün o zaman tadını çıkararak yapalım” diyerek aletini ağzıma sokuyor.. Bu sırada öbürü arkama geçmiş, tükürüklediği madeninin başını hafifçe içeri itiyor.. Öyle kalın ki, birden hissettiğim o acıyla ağzımdakini dişliyorum.. saçımdan tutarak başımı geri çekiyor eleman “Isırdı yavşak, kökle de görsün ısırmayı” diyor.. Ardından arkamdaki elemanın kasıkları birden kalçalarıma değiyor, yeni çıkan kıllarının kalçalarıma sürtüşü.. O acıyla birden bağırıyorum, derken ilk eleman yeniden ağzıma veriyor “Al bakalım sen bunu, iyice hazırla, ben de içine boşalıcam” diyerek gidip gelmeye başlıyor boğazımda.. Öyle derine iniyor ki iki üç kere kuscak gibi oluyorum, ve aletini geri çekiyor, sadece başı ağzımda.. Saçlarımdan tutarak sabitliyor kafamı, arkadaki eleman gittikçe hızlanarak boşalmaya yaklaşırken öndeki eleman madenini gülümseyerek dudaklarıma sürtüyor.. Öyle çok ıslanmış ki madeni, zevk suyu dudaklarımdan çeneme doğru süzülüyor..) Şu noktada roll-on’un tamamı içimdeydi ve dizlerim ölesiye titriyordu.. Kendimi öyle bir kaptırmıştım ki, roll-on’u orta parmağımla 2-3 cm içeri ittirmişim, hafif kasılmalarla cam şişenin alt tarafını dışarı doğru çıkardım.. Sağ elim madenimin üzerinde hızlanırken, sol elim roll-on şişesiyle hızlanarak gidip gelmeye başladı.. Sırtımı omuz bölgesinden tamamen duvara yaslayarak parmak uçlarımda yükseldim.. Dizlerimi kırmama rağmen o titreme devam ediyordu.. Gözlerim iyice kısılmış, hayalimdeki ormanda kaybolmuştum.. (Arkamdaki eleman omuzlarımdan iki eliyle asılarak beni kendine çekip tamamen içime girerek boşalmıştı.. Madeninin kasılışlarını bütün kalçalarımda hissedebiliyordum.. Son bir yüklenmeyle tamamen kalçalarıma yaslanıp derin bir nefes verdi.. İçime ılık ılık akıyorken, önümdeki “Şimdi benimkiyi alabilecek kadar genişlemiştir” diyerek arkama geçti, ilk eleman gibi usul usul başlamak yerine aniden yüklendi.. canım yanmıştı ama az önce içime boşalan elemanın dudaklarıma yapışması acıyı hafifletmişti.. Dudaklarım dudaklarını keşfederken eleman bir eliyle de madenimi gururlandırmaya başladı.. Arkamdakinin sert gidiş gelişleri yüzünden dengemi kaybediyordum, önümdeki eleman sol elini, dudaklarını benden ayırmadan, omzuma attı.. Sağ eliyle de madenimin başından süzülen zevk sularını yayarak hızlanmaya başladı.. Arkamdakinin vücudu tamamen sırtıma yaslanmıştı ve ona rağmen içimde gidip gelirken kalçalarımdan tokatlıyormuşçasına ses çıkarıyordu.. kollarımı öndekinin boynuna sararken dilimle dilini tanımaya başladım.. “Ben gelmek üzereyim” diye fısıldadım, arkamdaki eleman ölümcül vuruşu sona saklamış gibi var gücüyle yüklendi içime.. öylesine şiddetli boşalıyordu ki içimde…) O güne kadar hiç ama hiiiiiiç böylesine boşalmamıştım.. Boşalırken içimdeki roll-on kayarak dışarı çıkmıştı, öylesine şiddetli kasılıyordum ki o an bana kalem soksan kalemtraştan daha iyi açardım o kalemi.. Tekrar ayaklarımın üzerine basabildiğimde, arkamdan çıkan roll-on’u suya tuttum.. İnsanlar ne kadar acımasız, ne kadar savurgandılar.. Her gün bunun gibi binlerce roll-on şişesi bi göt yüzü görmeden çöpe atılıyordu.. Yazık, vallaa yazık!

Yorumlar