Bölüm 88

Hayallerden hayal beğeniyorduk o gece kendimize.. “Oğlum yaa yine yapak mı şu olayı?” diyerek bana döndü Pan.. “Neyi abi?” diye sordum.. “Gözlerimizi kapatalım.. Sonra sen anlatmaya başla.” dedi.. Ne istediğini anlamıştım anlamasına ama hiç havamda değildim.. “Bu gece de sen dene be oğlum” dedim çekingen bir şekilde. “Yaa biliyorsun abi, ben nasıl uyandığımı bile anlatamam” dedi.. “İyi tamam, nerde görmek istiyorsun kendini?” diye sordum.. “Gidelim buralardan…” dedi kederli kederli.. “Tamam o zaman, kapa hadi gözlerini” diyerek güldüm ve “Paketi de bana ver, sigaran bittikçe yenisini yakarım” diye ekledim.. ve ikimizi de buradan uzaklaştıracak konuşmayı yapmak için boğazımı temizledim..


Alabildiğine sakin ve kısık bir sesle: //Şu an iç bahçedeyiz.. Hava o kadar sıcak ki, güneşten etrafı göremiyoruz.. Gözlerimizi bile tamamen açamıyoruz, iç bahçeyi ikiye bölen beyaz yol gözümüzü alıyor.. Aldığımız nefes, susadığımızda içmek zorunda kaldığımız ılık su gibi.. Nefes alıyorsun, ama nefes aldığını hissettiren serinlik yok.. Kantine doğru yürüyoruz, kahvaltıyı kaçırmışız.. “Abi boşver yaa, sınava bir saat kaldı.. Sınavdan sonra bize gider kahvaltı ederiz.” diyorsun. “İyi de üçkuyular’a gidene kadar açlıktan bayılırım.” diyerek seni kantine doğru sürüklüyorum.. “Ya ne Üçkuyular’ı amk. Çeşmealtı’na gidicez!” diyorsun.. Açlık, tatlı tatlı başını döndürüyor.. Çeşmealtı’nda yiyeceğimiz sıcak gevreklerin hayali bile midenin isyan etmesine yetiyor………. Şimdi derslikler bloğuna girdik.. Kantin ve merdivenler tarafından serin bir esinti seni kendine getiriyor.. Sağa bakıyorsun.. Sonra da sola… Gözlerini kapatıp, sınavın olacağı kısım hangi merdivenlere daha yakındır diye düşünüyorsun.. Çok aç değiliz, sadece hafif bir kazınma duygusu var.. Sol taraftaki merdivenler daha yakın.. ama sağ taraftaki merdivenlerden çıkıyoruz.. Çünkü o kanattaki tuvaletler açık.. İlk kattaki kahve makinesinden iki latte alıp ikinci kattaki tuvaletlere çıkıyoruz..// Pan gözlerini açıp “Sikicem oğlum lan sınav stresi sardı beni! Hadi çıkalım artık okuldan amk!” diyerek bitmek üzere olan sigarasını atıp bir sigara daha yaktı.. “Tamam tamam” deyip güldüm ve bizi okuldan dışarı aldım..


//İdareden telefonlarımızı almışız, aceleyle çıkışa doğru gidiyoruz.. Sizinkiler okulun dışında arabayla bekliyorlar. Okulun içine girmelerini istemedik, vakit kaybetmek olmaz.. Dersliklerin olduğu bloktan hızla çıktık. Sıcak hava birden yüzümüze çarpınca açlık midemizi bulandırdı.. Ön bahçedeki çam ağaçlarının gölgesine doğru hızlı adımlarla yürümeye başlıyoruz.. Ağaçların gölgesine geldiğimizde bir an duruyorsun “Lan sigarayı da yanıma almışım” diyerek.. Yaz okulu boyunca girdiğimiz tüm sınavlar iyi geçmiş, “Amaaan, siktiret” diyorum.. “Harbiden lan” diyerek yürümeye devam ediyorsun.. Girişteki bekleme salonunu geçip ilk kapıdan dışarı çıkıyoruz.. O bayırdan şöööyle bir aşağıya bakıyorsun.. Sağlı sollu palmiyeler, ve puslu bir mavilik.. Yaprak kımıldamıyor, körfez çarşaf gibi.. “Lan, ben bugün ilaç almayım, akşama içeriz bizimkilere çaktırmadan” diyorsun.. Bir sorun olur mu diye soruyorum sana.. “Hiç sorunsuz da yaşanmaz ki” diyorsun.. Bayır aşağı ikinci çıkışa doğru yürürken, tadilatı devam eden elektrik direğinin yanına koydukları parke taşına takılıyorsun.. Bir kaç adım kolların açık şekilde düşmemek için öne doğru koşuyorsun.. O sırada ben arkadan gülerek hızlı hızlı yürüyorum.. İkinci kapıdan da çıktık şimdi.. Bir an önce elimizi kolumuzu sallayarak sigara içebileceğimiz yere gitmek için sabırsızlanıyoruz.. Baban gülüyor ilerden.. Sen babana sarılırken, ben annenin elini öpüyorum.. Sonra arabaya biniyoruz.. “Off baba yeaa bi klimayı açarak bekleyemedin mi!” diye sinirleniyorsun.. Arabanın içi o kadar sıcak ki, koltuklar yakıyor.. Aceleyle arabanın camlarına abanıyoruz açmak için.. Annen “Yengen sizin için dünyanın şeyini hazırladı, inşallah karnınızı okulda çok doyurmadınız?” diyor bize.. Birbirimize dirsek atıp gülmeye başlıyoruz.. Deli gibi açız.. Baban sürmeye başlar başlamaz arabanın içine deniz kokan serin bir esinti giriyor.. Senin sağ benimse sol taraftaki saçların hepsi ayrı yöne bakmaya başlıyor..// Pan yine gözlerini açıp “Oğlum niye benim sağ seninse sol taraftaki saçlar dikiliyor?” diye sordu.. “Abi bak şimdi, ilkin hatırlıyorsan sen babana sarılmıştın, bense annenin elini öpmüştüm..” dedim. “Eeee?” dedi Pan.. “Eee’si sonra sen annene sarıldın, babanda arabayı sürmek için kapıya yönelirken ben babanın elini öptüm.. Sonra baban arabaya bindi, annen de ön koltuğa.. Sen anneni öptükten sonra sağ arka tarafa, yani annenin arka koltuğuna geçtin.. Ben de babanın arka koltuğa geçtim.. Şimdi anladın mı?” diyerek Pan’a baktım.. “Oğlum harbi diyom bak, benden habersiz ne içiyorsun cidden söyle kızmıcam.. Ya nasıl aklına geliyor bunca detay anlamıyorum.. Bak okula hap falan soktun da benden mi saklıon?” diyerek bana baktı.. Gülmeye başladım “Camel kafası” deyip.. “Sokayım senin kafana” diyerek gülmeye başladı.. “Lan bak ne dicem, biz bu okuldan çıkış olayının devamını getirelim yarın, sonra her gün biraz daha ilerleriz?” diyerek yüzüme baktı.. “Tabii ya, kitaplar kalemlerimizi kendi kendine çalıştırır orda.. Sonuçta sınava biz değil o kalemler gircek.” dedim.. “He amk he! Bi sikmesen olmaz keyfimizi” diyerek omuzlarını silkti.. “Aşkım yapma böyle” diyerek bi makas aldım. “Gıdıklarım bak kaşınma!” diyerek el kol hareketleri yapmaya başladı. “Tamam abi bir sıçma” dedim..


Bir nefes sigara, üç ömürlük hayal.. Gökyüzüne baktık.. “Şimdi sahilde olmak vardı…” dedi Pan. “O da olur be..” diyerek iç geçirdim.. “Tabii ya” dedi.. ve sessizce sigarayı sigaradan yakarak hali hazırdaki dileklerimiz için bir yıldız bekledik.. O gece o beklediğimiz yıldız bir türlü gelmemişti.. Umarım aynı şeyi dileklerimiz için de söyletmez zaman.

Yorumlar