Bölüm 57

Çatır çatır mutlu mesut sikişmek varken nereden çıkarıyorlar bu antin kuntin lafları? Sikiş sonrası kaçmalar, ara ara noluyoz lan diye ikileme düşmeler, zaman zaman özlemeler ve bazen çekip gitmeler olmasa her şey ne kadar da farklı olurdu.. Keş’le olaya başlarken aramızda bu gel-git’lerin olabileceği aklımın köşesinden bile geçmedi.. O kadar masumdum ki ben donumu indircem o da beni sikcek, sonra ikimiz de normal muhabbete devam edicez sanıyordum.. Benim için masumiyet buydu, iki tarafın da birbirini incitmeden vuruşması.. Tamam kazara belimi incitmesine ya da sırtını incitmesine bi lafım olmazdı ama bu duygusal sikiş hiç hoşuma gitmiyordu.. Kafamın basmadığı konu “sikişmenin” bu kadar abartılmasıydı.. Diğer bir saçmalık da, hadi Keş sıçıyordu da ben neden sıvıyordum? “Tamam, elemanın psikoloji kaldırmadı olayı” deyip neden sıradaki sikiş için kolları sıvamıyordum? Nedeni mi var canım! Onca lafı işittikten sonra bile sikişecek hevesim kalsaydı bu okulları okumak yerine gider porno star’ı olurdum.. Aslında güzel fikir yani, tırıvırı yok, saçmalıklardan ırak bir faaliyet.. Saf, arı bir seks anlayışı.. Duygularla kirletilmeyen bir sikiş.. Bizim yaptığımız da buydu işte.. Duygularla kirletiyorduk an’ı.. Altta kalanın canı çıksın oynuyorduk.. O bir laf söyleyince, ben üç laf koymadan huzur bulmuyor, o beş lafla üste çıkmadan uyuyamıyordu.. Çok mu şey istiyorum bu hayattan ki.. Hor görmesin, hoş görsünler; çok sikişsin, az sövsünler.. Niye bu kadar abartıyor anasını sattımını malları bu seks olayını.. Neymiş efendim o sigarayı benle paylaşamazmış, siki ağzıma değmişmiş, iğreniyormuşmuş.. Bu tipler evlerinde gece osbir çekerken o osbir çektikleri ellerini ağızlarına dayayıp dayayıp tükürükledikleri avuçlarını siklerine sürmüyorlar mı? Lan sen zaten kendi sikini yalayarak büyümüşsün, senin sikini ben yalayınca mı iğrenmek geliyor aklına, dümbük!…


Yatağıma uzanmış, uzun zamandır hasretini çektiğim şeyi yapıyordum; “Keş’in gelmişine geçmişine yağdırmak”.. Utanmadan suçu bana yıkmıştı göt! Sinirden gözlerim doluyordu.. Sinirden de değil aslında, o siniri atamamaktan.. Yine üst ranzanın demirleriyle bakışıyordum.. Çişim vardı ama tuvalete gitmek istemiyordum Keş’le karşılaşırım diye. İki üç dakika daha yatakta kıvrandıktan sonra dayanamayıp kalktım tuvalete koşturarak.. Önüme baka baka yürüyordum, ola ki karşıdaysa ya da bana bakıyorsa bir yerlerden, onu rahatça görmezden gelebileyim diye.. Normalde pisuvarlara hayatta işemem, işeyemem çünkü.. Biri gelip çüküme bakcak diye yarı ereksiyon halinde dikilir kalırım orda.. Her gelenin de çüküne bakabileyim diye parmak uçlarımda yükselmekten sittin sene işemeye konsantre olamam.. Kabinlerde bile işerken hep kendimi rahatlatabileceğim, gevşeyebileceğim hayaller kuruyordum.. “Şu anda sıcak bir kumsalda yürüyorum denize doğru…” diye başlayıp “şırrrrrr” iletim raporuyla sona eren kısacık hayallerdi bunlar.. Pisuvarlardan kapıya en uzak olanı seçip çıkardım madenimi.. Başım ön duvara yaslanmış gözlerim kısık hayal kurup gevşemeye çalışıyordum.. Dışardan biri görse “Ahaaa Anıl’a bakın sikine tapıyor!” derdi.. Sonunda “şıp-şıp-şıpır-şırrrrrrrrr” sesiyle tamamen gevşeyip düşmanı denize dökmeyi başarmıştım.. Donları toplayıp elleri yıkadıktan sonra yatağıma geri döndüm.. Kendimle nasıl gurur duyuyorum anlatamam, hayatımda ilk kez pisuvara işemiştim lan! “Artık ben de yetişkin bir erkeğim” diye böbürlenerek gömdüm kafamı yastığıma.. Aradan iki üç dakika geçti, bu sefer de bi susuzluk hissi bastırdı.. Hani tuvaletlere girmemeliyim, orda Keş var diye düşündüm ya.. Bünyem bana inat yapar gibi beni oraya gönderip duruyordu.. “Beynim hariç tüm vücudumun sikilesi geldi de ben mi görmezden geliyorum” diye düşünürken ET’ye seslendim..


“ET, pşşşt ET, hey, ET” diye seslenip duruyordum.. Karşı ranzadan “Hıııııııı” diye ses verdi sonunda.. “Şşşt! Uyudun mu lan? Hey! ET! Uyudun mu oğlum?” diye devam ettim.. Homur homur isyan ederek “Uyuycam izin verirsen yeaa” dedi.. Yok abi bu böyle olmıcaktı, yine seslendim ama bu sefer daha seri şekilde “ET, oğlum bi kalk yaa, şşt kalksana az” diye.. “Ne var yaa ne var uyandım ne var” dedi.. Sanki çok önemli bir şey olmuş gibi “Öyle değil lan ayağa kalk, ayağa! Kalk bi bak!” diye verdim ayarı.. Zavallı ET birden yataktan fırladı, ayağa kalkıp “Noldu, noldu” diyerek bana baktı.. “Yok bir şey yaa..” dedim sanki diyeceğimi unutmuşum gibi.. Bu yine yatağına doğru yöneldi.. “Yaa hazır kalkmışken bana bi bardak su getirsene, hasta olucam galiba ateşim var gibi” diyerek kendimi acındırdım.. “Geçmiş olsun, dur getiriyorum hemen” diyerek nöbetçi öğrenci masasından bardak almaya gitti.. ET’nin saflığını böyle bir şey için suistimal etmek cidden hoş değildi.. Ama ne yani, kalkıp Keş’le kavga etme riskini alıp kendim mi gitseydim! ET bardağı bana uzattıktan sonra “Ölmüşlerinin canına değsin evladım” diyerek diktim suyu.. Bardağı yerine götürsün diye geri verip yumuşacık yastığıma yumuldum..

Yorumlar