Bölüm 91

O kelleyi giyotine vurmayacaksan o boynu bükmeyeceksin arkadaş! Keş’in bu “kendi halindeliği” kanıma dokunmaya başlamıştı.. Pazar gecesi tayfamla sigara içerken “Abi onu bunu bırakın da Keş niye bizle sigara içmiyor ki?” diye bir soru attım ortaya.. Efes, kardeşiyle kendi adına, “Ne bileyim amk, davet ettik de gelmedi mi?” diye sordu.. Pan “Yaa gelmek istese gelirdi amk!” diyerek geçiştirdi.. Sırık “Bilmem belki sınavı dert etmiştir?” diyerek aradan çekildi.. Gürbüz “Ne bana bakıyon oğlum, sen çağırsana Anıl?” diyerek bana döndü.. Ulan soruyu soran bendim zaten! Kararı ne diye bana bırakıp işkence çektiriyorsunuz ki!


“Çağırmasına çağırayım da, sigarası yok ki” diyerek ağız büktüm.. Pan “E abi madem öyle, para verip ortak olur dört günlük?” diyerek bana döndü.. Pan’ı duymazdan gelerek “Hem çağırmamızı mı bekliyor amk, gelmek isteyen gelir!” dedim. “İyi de daha geçenlerde biz etüt odasında soru çözerken beni çağırıp onu es geçtin?” dedi Sırık.. “Aaaaabi yeaaa onu mu diyon sen, orda o harıl harıl ders çalışıyor diye yerinden kaldırmak istemedim ben hayallaaaah ahahahh” diyerek Sırık’ın omzuna dokundum.. “Derslerden sonra kantindeyken beni çağırırken de yanımdaydı Keş, o zaman da ders çalışmasını bölmek istemediğinden es geçtin sanırım!” dedi Gürbüz. “Yok, o zaman yanında mıydı yeaaa! Hay amk nasıl da görmedim onu!?” diye yanıtladım.. Yüzüm alev alev yanıyordu, sorduğum soru götümde patlamıştı.. Son bi çare Efes’e doğru döndüm ama yere bakıyordu mal mal. Onun yerine Tuborg “Offf amk dırdırdırdır ne konuştunuz ha! Kimse de götünü kaldırıp bi bakam da soram demiyor! Ben bi sorim bakim en azından istiyorsa gelir, istemiyorsa da sikimde değil…” diyerek tuvaletten çıkıp etüt odasına gitti..


“Günah benden çıktı! Gelirse gelir, gelmezse de artık tek kelime etmek yok!” diyerek tayfadaki diğerlerine baktım. Hepsi Tuborg’tan gelecek olan “iletim raporu”nu bekliyor gibiydi.. Hem ne biçim iş anlamıyorum, hepsi farkındayken o malın dışlandığının, kimse bunca gündür ağzını açıp tek kelime söylememişti. Tuborg tuvalete Keş’le birlikte dönmüştü. “Sonunda kaldırabildik seni o kitabın başından ha” deyip gülümsedim ve “Al bakalım bu gecelik bendensin, arkadaşlığımızın hatrına” diyerek göz kırpıp bir tek uzattım.. Yüzüme bakmadan aldı o teki ve diğerlerine dönerek “Ateş kimde beyler?” diye sordu.. Kırmızı çakmağı uzattım, elime baktı, yüzüme kaçamak bir bakış attı ve çakmağı aldı.. Yüzüme bakmamasının sebebi neydi acaba?


Kafamda iki senaryo var; biri durduk yere siktir çektiği için utandığı yönünde, diğeri ise o gece beni de rahatlattığı için kendini aşağılık bir ibne gibi hissettiği.. Götçülükten terfi etmişti, yeni makamı insanı utandırılmaya çok müsait kılan bir makamdı.. Alt tarafı siki tutmuştu lan! Acaba o siki tuttuktan sonra bu denli pişmanlık yaşayınca, benim o siki santim santim götüme soktuğum için yaşamış olabileceğim pişmanlığı ve bunalımı anlayabilmiş miydi? Belki de ilk defa beni bu denli anlayabilmişti ve yaptıklarından utanmıştı.. Ben böyle düşünürken yerini sempatiye bırakmış empati’m sempati’mi de koluna takıp hoşgörüye dönüştü..


Şimdi aşırı iyimser olduğumu düşünüyorsunuzdur fakat iyimserler, bir girişimde bulunmanın gereksiz olduğunu düşünenlerdir. Onlara göre zamanla her şey zaten daha iyi olacaktır..


Ben iyimser değilim.. Yok yok kesinlikle iyimser değilim..


Keş Sırık’la Gürbüz’ün arasında tam karşımdaydı, bense Pan’la Efes’in arasında.. Keş’in yüzünü rahatlıkla izleyebiliyordum, ne de olsa benden tarafa bakmıyordu.. Aramızda tatil muhabbeti dönüyordu her zamanki gibi, özümüze dönebileceğimiz güzel bir yaz tatili.. Keş, babasının otelinde geçirecekti bütün tatili; havuz ve beleş içki.. Daha ne isterdi ki.. “Lan harbi diyorum oğlum siz de gelsenize, bir hafta takılırız sabah akşam içerek?” dedi Keş. Tuborg “Oğlum biz iki kişilik yol parasını zor ayarlarız pederden, kalkıp bir de otel parası istemek mi? Yok bu sefer yemin ederim kremsiz siker bizi” dedi.. “Yaaa ne parası oğlum mal mısınız! Bizim otelde kalıcaz işte” dedi Keş. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuştum.. Oha amk oha! Keş’in babasının oteli vardı.. Yuh! Bunca zaman insan hiç mi bahsetmez! Ben olsam bütün gün ortalıkta “Hahahahhaha canım ne dert ediyorsunuz, ekmek yoksa pasta yeyin hahahahhaha” diyerek dolanırdım.. Otel lan otel! Havuzu mavuzu varmış!


Keş’in yüzüne ağzım yarı açık şekilde bakıyordum.. Birden “Yeni mi aldı senin peder o oteli?” diye sordum.. Yüzüme bakmadan “Yoo hep vardı” dedi.. Hala yüzüme bakmıyor olması zoruma gidiyordu, anlayış hoşgörü de bir yere kadar! Herkesin önünde “Hmmm.. Bunca zamandır aynı kabinde sigara içip duruyoruz, keşke biraz konuşabilseymişiz.” dedim. Şimşek hızıyla başını kaldırıp gözlerime baktı.. Gürbüz “Ahahaha oğlum konuşmadıysanız ne yaptınız amk” diyerek gülmeye başlamıştı.. Gözlerimi kısıp sevişir gibi bir ses tonuyla “Aşk yaptık” diyerek Keş’e doğru öpücük attım.. Hep beraber duvarları yumruklayarak gülmeye başladık.. Keş de gülüyordu ama kırmızı bir insana bu kadar mı yakışır!

Yorumlar