Bölüm 65

Oldum olası kaprisli, tripli insanlardan nefret ediyorum.. Hele “ibnenin kaprislisi” ölsün de kurtarsın bizi kendinden, ne bu kardeşim yaa.. Başımı kitaba doğru eğmiştim ama o an kitap okumuyordum.. Ne yapsam da Keş’i bu hastalıktan kurtarsam diye düşünmekten okuduğum satırı görmüyordum bile.. Tamam çok duygusal bir şekilde aramızda barış imzalamıştık ama bu demek değildi ki ben nazını kaprisini çekip “tamam canım”cılık oynıcam.. Hayır bir de erkeğiz.. Erkek adam kancık kancık “Yaaa dimi, sen onlarla takılıodun doğru ya nasıl unutmuşum” tribi atmaz.. Erkek adam “Haa tamam öyleyse akşama görüşürüz biz de” der ve kapar konuyu..


Hayır abi zaten sistem denilen kahpenin gönlü olsun diye ayakçılıkla kıyakçılık arasında mekik dokuyorduk, bir de üstüne “yol arkadaşım” dediğin insanın pohpohlanma beklentisi yemin ederim hiç gitmiyor.. Sıcaktan taşşaklarım dizlerime inmiş orda, elemanın işi gücü yok tribe bağlıyor.. “Uzaklaşmakla da olcak iş değil, başa sarıp duruyoruz..Ben bu işi kamp öncesi tatlıya bağlamalıyım” diye başladım düşünmeye.. Kafamın içinde henüz buharlaşmamış 5 hücre kaldıysa 3’ü intihar etti yine Keş’i düşünüyorum diye..


Düşün taşın boktur işin.. Günlerce düşünmeme rağmen “Ne yapsam da Keş’İn gönlü olsa ve Pan’ın da itirazı olmasa?” sorusuna yanıt bulamadım.. Öyle bir dünya yoktu.. Pan Keş’e uyuz oluyordu, Keş de Pan’a.. Pan’ın Keş’e uyuz olmasının sebebi kesinlikle ben değildim ama Keş’in Pan’a uyuz olmasının benden başka sebebi yoktu.. Kamp için geri sayım başlamıştı.. Okuldaki son “rahat” haftaya girdik.. Kamp öncesi son haftanın Salı günü kamptaki takımların listesi, çadırların düzeni ve bu çadırlarda kimin kiminle kalacağının listesi asılırdı panolara.. Heyecanla bu listeyi bekliyordum.. Pan alt kattaki kısımlardan olduğu için onunla aynı takım ya da çadıra düşme şansımız sıfırdı.. O yüzden gün boyu sigara içebileceğim yeni bir tayfa edinmeliydim. Malum, Pan’la beraber sebepsiz yere bir araya gelip gelip tuvaletlere gitmemiz dikkat çekebilirdi..


Listenin asılacağı gün öğlen yemeğinden sonra panoların başında nöbet tutmaya başladım, kimsenin sikinde değildi bu listeler o yüzden benden başka bekleyen de yoktu.. İdari kadroya yardımcı olmakla görevli olan öğrencilerden ikisi ellerinde listelerle merdivenlerden inmeye başladı.. Beni görseniz nasıl heyecanlıyım böyle, evladının mezuniyet diplomasını bekleyen anne modundayım.. Görevli öğrenciler panoya listeleri asarken hiç istifimi bozmadım.. Rastlantı eseri orda bi arkadaşımı bekliyormuşum havası yaratıyordum.. “Hayırdır yaa bunlar ne?” diye sordum.. “Haaa, kamp takım-çadır listeleri yaa” dedi biri, diğeri de “Hayırdır, idarenin çadırlarına yakın bi yere verilip verilmediğini mi merak ediyorsun?” diyerek gülmeye başladı.. “He yarraaam he amınakoduum” dedim gülerek.. “Boşuna merak etmişsin, idareden gelen emirle disiplin puanı düşük olanları en ön çadırlara koyduk, Keş, Gürbüz, sen, sınıfta kalmış öğrenciler, Sırık falan hepiniz ön çadırlardasınız” dedi ilk konuşan.. “Hadi geçen seneden sınıfta kalıp bizim sınıfa katılan üst sınıfları anlarım.. Keş’i ve kendimi de anlarım da Sırık’la Gürbüz’ün disiplin puanları o kadar da düşük değil ki abi?” diye sordum merakla.. “İkisi sürekli ya senle dolaşıyorlar ya da Keş’le.. O yüzden idaredekiler gözlerinin önünde olmalarını istediler.” dedi.. İçimden kahkaha atmak geldi.. Bir an önce Gürbüz’e gidip haberi vermeliydim.. Ardından da iki saat taşak geçer, bi sigara içer ve üstüne iki saat daha taşak geçerim.. Ön çadırlara verildiğimizi duyunca biraz bozulcaklar ama olsun yine yakın yakınayız.. Takımda da Gürbüz benim olduğum manganın ilk sırasında, Sırık da Keşin olduğu.. İkisinin de boylar uzun olduğu için en öne yazılmışlardı.. Ağızlarına sıçılcaktı kamp boyu, burunlarını kaşısalar farkedilirlerdi orda. Gürbüz 2. mangadaydı Sırık da 3. manga.. Biz Keş’le yan yana olcaktık tüm eğitimlerde, en kebap yer bizimdi, mangalarımızın 5. kişileriydik.. Ne en arkada ne de en ön.. tam böyle sinsi sinsi saklanıp makara yapılcak yere yazmışlar bizi..


Günlerdir içinden çıkamadığım o problem de bu sayede çözülmüş oldu.. Gün boyu Keş’le sigara içip takılcaktım, akşam yemeklerinden sonra da Pan’la beraber kantinle çadırlar arasında mekik dokur, dağ bayır dolaşarak sigara içilcek yeni yerler keşfederdik.. Bu sayede ne Pan Keş’e uyuz olur ne de Keş sürekli Pan’la dolaştığım hissine kapılırdı.. Bu yılki kamp biraz daha renkli olcak gibi. İçimdeki atlılar zafer naraları atıyordu, harikayım ben yeaa!

Yorumlar