Perşembe akşamı yine kimseyle konuşmaya halim yoktu, önceki gece Pan’la güneşi uyandırmış; hiç uyumamıştık.. Şikayetim de yoktu; iyi gelmişti konuşmak, hoşuma gidiyordu anlaşmak..
Koğuşlara gelir gelmez üstümü değiştirip hemen yatağıma geçtim.. Yoklama öncesi Keş gelip, etrafta çok kişi olmadığından yatağıma oturdu.. Yorgun olduğumu görünce “Zorlu bir geceydi ha?” diye sataştı.. Sadece malak malak baktım.. Öküzün trene baktığı gibi.. “Vaaay, demek artık siklemiyoruz da haa.. İyiiii… Tamaammmm.” diyerek “çıksçıks”layıp başını önüne eğdi.. Yatağımda oturur pozisyona geçerek kolundan tuttum ve “Henüz senden başkasıyla bi bok yemedim.. Sen bana benden başkasıyla olmama sözü vermeden de sana bunun garantisini veremem abi.. Bunda bozulacak ne var anlamıyorum..” dedim en sakin ses tonumla fısıldayarak.. “Banane oğlum; kimle olmak istersen ol.. Buna ben karışamam.. Hem karışmam da zaten.” diyerek önüne bakmaya devam etti.. “Madem karışmazsın, o zaman surat da yapma.. Yapma böyle abi cidden.” diyerek önüme baktım.. Ne kavga etmeyi becerebiliyorduk, ne de uzlaşmayı..
Aklıma güzel anılar getirerek moralimi yükseltip yeniden konuşmaya başladım.. Sesim ağlasın istemiyordum.. “Benim başkalarıyla olmam neyi değiştirir ki?” diye sordum, duymak istediğim şeyleri duyabilmenin tek yoluydu bu; beklediğim yanıtların sorularını sormak. “Çok şeyi” deyip sustu yine… “Peki senin başkalarıyla olman neyi değiştiriyor biliyor musun?” diye sordum.. “Çok şeyi mi?” dedi.. “Hayır, bir tek beni.” dedim yüzüne bakarak.. “Bir kere olsun sana bu tavırlarla geldim mi başkalarıyla oluyorsun diye?” dedikten sonra kolunu tutan elimle “sana sordum” der gibi hafifçe sarstım.. “Yok ama..” derken sözünü kestim.. “Ama’sı yok abi! Yapamayacağın şeyleri benden bekleme.. Seninle yediğimiz bok iyi güzel.. ama yapamayacağın BİR şeyi zaten benden beklerken, yapamayacağın diğer şeyleri de bekleme..” dedim.. “Neymiş o BİR şey?” diye döndü yüzünü yüzüme.. “Verdiğim kadarını alamamak.” dedim..
Araya yine sessizlik girdi.. İkimizin de inadı inat, bir adım geriye çekilenimiz yok.. “Offffff oğlum nerden geldik yine biz bu kadar derine” diyerek bana baktı.. “Yüzeyden” diyerek göz kırptım.. “Neyse boşver, hadi gel sigara içelim madem” dedi.. “Yorgunum bu gece, sigara içeceksek gelirim ama SİGARA İÇECEKSEK bırak yarın akşama.. Hem yarın mübarek gün.” diyerek gülmeye başladım.. “Amk senin, hadi tamam sigara içcez sadece” diyerek kolumdan çekiştirip yerimden kaldırdı.. Kabinlere girdiğimizde madenlerimiz isyandaydı yine.. Yüz yüze bakmak yetiyordu; gözlerinden gözlerime, gözlerimden gözlerine akanlarla doluyduk.. “Siktir et cumayı…” diye fısıldadım..
Dün erken, yarın geç.. Bugün ne güzel.
Tişörtlerimiz üst üste kapıya asılıyken, ellerim belinde, elleri boynumdaydı.. Öyle birbirimizle doluyduk ki bir an nefes alabilmek için ayrıldık ve “Bir daha götlük yapma öyle” diyerek yeniden öptü beni daha önce hiç öpmedikleri yerimden.. Yine nefes almak için ayrıldığımızda “Olduğun kadar olurum abi” dedim.. “Sikerim” diyerek yeniden öptü.. Dudaklarını hafif dudaklarımdan ayırarak “İşte bana böyle güzel sözlerle gel” dedim.. Bir anda birbirimizin ağzının içine gülmeye başladık; onun neşesini ben içtim, benim neşemi o.. “Harbi diyorum bak, hesap vermeyeceksen hesap bekleme” dedim.. Alt dudağımı hafif ısırarak, dudağım dişlerinin arasında “Hesabını veremeyeceğim bir şey yapmam” diyerek artistlendi.. Üst dudağını, onun benim dudağımı ısırdığından biraz daha fazla ısırarak “Dikkat etmelisin” dedim.. “Tamam tamam dur tamam” diye fısıldayıp dudağını eliyle ovuşturmaya başladı.. “Hah şöyle, adam ol lan” diyerek güldüm.. “Göstercem sana adamı” diye fısıldayarak eğilip taharet musluğunu açtı ve eşofmanımı dizlerime indirdi..
Nöbetçinin tuvaletlere doğru “Beyler, herkes koğuşlarına; hoca geliyor” diye seslenmesiyle birbirimize bakakaldık.. İkimiz de hem gerçek anlamda, hem de mecaz anlamda siki tutmuştuk..
Apar topar üstümüzü başımızı giyinip taharet musluğunu bile kapatmadan fırladık kabinlerden.. Yatağıma oturduğumda Çak “Noldu lan yüzüne?” diye sordu.. “Nolmuş?” dedim sırtımdan aşağı kaynar sular akarken.. “Yediğin bir şey dokundu herhalde, kızarık kızarık böyle..” diyerek yatağından kalkıp dolabından bir ayna getirdi.. “Abi ne süslüsün yaa, aynanın ne işi var dolabında” diyerek güldüm.. “Garip olan bende olması değil, sende olmaması” diyerek gülüyordu.. Aynada yüzüme bakarken boynumun ve dudaklarımın etrafının ve de yanaklarımın; damalı inek gibi alaca bulaca olduğunu görünce dumur oldum.. Çak’a dönüp “Haaaa tamam tamam, bazen vişneli bir şeyler yiyip içince oluyor bu ama çabuk geçiyor.. Sabah dağıtılan vişneli meyve suyunu az önce içtim sigara içtiğim anlaşılmasın diye.. Neyse ben uyuyor taklidi yapayım da hoca dibime yaklaşıp almasın kokuyu” diyerek yatağıma uzanıp üstümü örttüm..
Kalbim öyle bir atıyor ki, üst ranzaya çarpıp çarpıp bedenime geri dönüyor.. Nasıl bir mallıktır, nasıl bir dengesizliktir bu abi! Yat yoklaması öncesi yapılacak şey mi! Gözlerimi kapattım kapatmasına ama alnım boncuk boncuk terliyordu.. Hoca bizim koğuşa girdiğinde beni öyle yatakta ter içinde görünce “Nesi var bunun?” diye koğuş kıdemlisine sordu.. Çak “Hafif ateşi vardı o yüzden erken yattı hocam” diye öne çıkınca derin bir nefes aldım..
Hoca gittikten sonra Çak’a “Neden alerjisi var demedin ki?” diye sordum.. “Çünkü ona kardeşim bile inanmazdı abi..” diyerek gülümsedi ve “Hadi iyi geceler” diyerek yatağına uzandı..
“Hadi iyi geceler…”