ATLAS adlı kullanıcının mesajları

    Ne kadar çok şey öğrenirseniz, o kadar çok şey anlamını yitiriyor. Sahip olduğunuz değerler bir bir yıkılıyor, prensipleriniz, amaçlarınız, inançlarınız da değişiyor. Çoğu şeyin bir anlamının, bir öneminin olmadığının farkına varıyorsunuz. Çok boş şeyler için hayatınızı, üzüntü, dert, gam, tasa, kaygı gibi şeylerle geçirdiğinizi fark ediyorsunuz. Yaşama daha değişik bir bakış açısıyla bakmaya başlıyorsunuz, fakat onda da çok geç kalmış olduğunuzu görüyorsunuz…

    İnsanlık kurtuluş peşinde... Aileden kurtulmak istiyor, törelerden kurtulmak istiyor, çalışmaktan kurtulmak istiyor, hastalıklardan kurtulmak istiyor, devletten kurtulmak istiyor, silahlardan kurtulmak istiyor, sınırlardan kurtulmak istiyor,... Bir süre sonra bunlardan kurtulacaklar ama, kendinden nasıl kurtulacak?

    Karşılaştıkları sorunlarla yüzleşmeye ve onları çözmeye cesaret edebilen insanlar, toplumu daha ileri taşıyacak kişilerdir! Yalnızca kurallara göre yaşayanlar, toplumu ileriye taşıyamazlar, onlar yalnızca toplumla birlikte yaşayıp giderler.

    Her tarafta vaaz veren solucanlar var. Her kurum bir misyonu dile getiriyor; tapınaklar gibi kurumların da mutlakları var; yönetimin ise yönetmelikleri - maymunların kullanımına yönelik. Hepsi de insanların yaşamına çare bulmaya çabalıyor. Dilenciler ve hastalar buna can atıyor. Kaldırımlar ve hastaneler şifacılarla dolup taşıyor. Toplum bir kurtarıcılar cehennemidir.

    Kendinizi herhangi bir kavramla sınırlandırmayın. Bir şey, bir kimse gibi olmamak iyidir, bir çerçeveye sıkıştırılmadığınız anlamına gelir. Kendinizi tanımlama çabalarını bırakın ve başkalarının hakkınızda ne düşündüğünü önemsemeyin. Bırakın onlar sizi nasıl tanımlarsa tanımlasınlar, bu onların problemi. Tüm prensiplerinizden arının, ne kadar esneyebildiğinizi görebilmeniz için....

    “Yaşanmışlıkların acısı mı? Yaşanmamışlıkların sızısı mı, Hangisi daha derin hissedilir?” Yaşlandığımızda nasıl cevaplarız bu soruyu?


    Eğer davranışlarınızın sonucunu düşünürseniz hiçbir şey yapamazsınız, onun içindir ki; yapın gitsin, sonucunu karşılaştığınızda düşünürsünüz…


    Yaşadıklarının pişmanlığını gün gelir unutursun… Ya yaşayamadıklarının pişmanlığı? Onun içindir ki; yaşa gitsin! Nasıl olsa gün gelir unutursun!!!

    Öyle bir hayat yaşıyorum ki,

    Cenneti de gördüm, cehennemi de

    Öyle bir aşk yaşadım ki

    Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de


    Bazıları seyrederken hayatı en önden

    Kendime bir sahne buldum oynadım

    Öyle bir rol vermişler ki

    Okudum okudum anlamadım.


    Kendi kendime konuştum bazen evimde

    Hem kızdım hem güldüm halime

    Sonra dedim ki ‘ söz ver kendine ‘


    Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin

    Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin

    Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin

    Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin


    Öyle bir hayat yaşadım ki,

    Son yolculukları erken tanıdım

    Öyle çok değerliymiş ki zaman

    Hep acele etmem bundan, anladım…


    Friedrich Nietzsche


    Nietzsche”nin sevgilisi Salome’ye yazmış olduğu şiir


    Şebnem Ferah şarkı…

    Trans kadınim ve bir çok emlakçı ev verme konusunda ayrımcılık yapıyor.bununla ilgili bir hakkım varmı hukuksal açıdan??

    Hem var, hem yok. Var kısmı şöyle, emlakçı veya ev sahibini, ayrımcılık yapıyor, veya bana ev vermek istemiyor, gibi sebeple şikayet edebilme, veya dava açabilme hakkınız tabi ki var. Var kısmı bu. Yok kısmına gelecek gelecek olursak, şikayetiniz size ne derece yarar sağlar, veya açtığınız bir dava, hem uzun süren bir yargılama süreci ve size epey de bir masrafa sokar. Peki bundan bir sonuç elde edebilir misiniz, hayır edemezsiniz. Diyelim ki siz haklısınız, şikayetiniz lehinize sonuçlandı, gerçi olmaz ya, diyelim ki oldu, ev sahibiniz veya emlakçınızla kötü olmak size faydadan çok zarar verir. Bırakın ev sahibini, alt üst komşularınızla bile bir sorun yaşamak bile sizi o evde huzursuz edecektir. En iyisi sorun yaratmayacak insanlarla iş yapmanız olacaktır.

    Doğru, tesadüfler vardır ama anlamsızdır demiştin

    evet, anlamsız, bu şeye benziyor aynı, sokağa çıkıp da uzun zamandır görmediğin birine denk gelmek, veya birini düşünürken o anda telefonun çalması ve düşündüğün kişinin aradığı, garip, ilginç, tuhaf, ve tesadüf, ve hiç bir anlamı yok...

    Onedio sayesinde tesadüflere inanmaya mı başlıyorsun acaba...

    ??? Eh ben tesadüfleri, rastlantıları savunuyorum zaten, yani, onedio o ismi çıkardı diye, bunun gerçek olduğunu, onedionun bunu bildiğini, yaptığı bu testin doğru olduğunu savunmuyorum, ilginç, garip, tuhaf diye belirttim zaten konu başlığında, gerçekten de bazen çok ilginç tesadüfler olabiliyor....

    En bilinen 10 ismi yazmışlar. Hüsamettin'i de bulamazdık. Seçilmiş kesim haricindeki insanların aşk yaşama şansını gözden çıkarmışlar.


    Tamam, senin tezini kabul ediyorum, olabilir, ama benim Kezban dediğim var ya, isim değiştirdim tabi, başka bir isim o çıkan, ve gerçekten de hayatımda bir şekilde yer alan bir isim, ve 40 yıl düşünsem yine de aklıma gelmeyecek bir isim, ve düşünüyorum da, doğru olabilir, zaten ben böyle saçmalıklara ne inanırım, ne buraya yazardım, ama o isim, hakkaten ilginç geldi bana... Bazen hayatta çok ilginç rastlantılar, tesadüfler olabiliyor, demek istiyorum....

    Olmaz mı... Ama içinde böyle güzel duyguları barındırabileceğini sandığım bir Ece değil 😂

    Buradan kimse çıkmaz, olasılık olarak çok düşük. 3-5 kişiyiz

    Ama bir de şöyle düşün, neden Ece??? Mesela herhangi bir şekilde hayatında yer almayan bir İsim çıkabilirdi. Veya benim Kezban, neden mesela Hürrem çıkmadı :/ Ece sana sarmış Phonix, hiç şansın yok :D

    Kendimi tutamayıp çözdüm. Ece çıktı. Tam boş zaman uğraşı. Bunun "ruh haline göre hangi çeşit pizzasın?" gibi versiyonları da var...

    Var mı uzağında, yakınında, tanıdığın, bildiğin bir Ece? :) Rastlantı konusu burada da çıkabilir karşımıza :) , Diyelim ki bana Kezban çıktı, ve bildiğim bir Kezban var, ama Ece çıksaydı, benim Ece diye bir tanıdığım hiç yok mesela..