Öyle Kolayca Ölmeyecek Kadar Emek Verdim

  • Selam,


    Ben bir 'hiç' olarak doğdum, bir 'şey' olabilme mücadelem hep sürdü, sürmekte. Fena yol almış sayılmam.


    Ama aşka, sevgiye gelecek olursak hep yarımdım. Tanıştığım bir kız her şeyi değiştirecek sandım, diğer yarımı buldum sandım. Artık tamamlandım sandım, acılarım bitecek, ona sarılınca geçecek sandım. Yanıldım, kandım, aldatıldım. Beni aldattığını söylediğinde ölmüş gibi üzüldüm, ölse bu kadar üzülürdüm, fazlası olamazdı. Bu yara hâlâ kanıyor. Yok sayılmak, değersizleştirilmek... Bu duygular insanı katil bile edebilecek duygular.


    Bu konular uzar ve demek istediğim: yaralarım var. Ve gerçek bir hayatım yok, rol yapıyorum. Yoruluyorum ama dedim ya öyle kolayca ölüp gitmeyecek kadar emek verdim, veriyorum. Üstelik yalnızca kızına bel bağlamış bir annem var, onu yüzüstü bırakamam. Ah benim şu yüzüstü bırakamamam, oysa insanlar ne de güzel yarı yolda bırakabiliyor beni, neyse. Evet bu - mış gibi hayatım çok yordu beni, üstelik karamsarlığa da kapılıyorum sık sık son zamanlarda. Ne olacağım böyle ben? Bir daha birini sever miyim? Biri beni çıkarsız sever mi sahi? Ben bu hayatta çok az şeyi sevdim inanın, hayatıma çok az insanı aldım. Tek bir insana aşık oldum, onu sevdiğim zamanları düşününce bile ar ediyorum şimdi. Bu konuyu neden açtım? Çünkü merak ediyorum, gerçekten seven var mı birbirini ? Her şey cinsel sapkınlıklardan mı ibaret yoksa? Benim bu mide bulantılarım ne zaman geçer? Bu konuyu kaç kişi okur, kaç kişi ipler, kaç kişi gerçekten acımı hisseder. İyi geceler...

  • Nikopol

    Konuyu onayladı.
  • kaç kişi okur, kaç kişi umursar, kaç kişi yorum yapar, bilemiycem ama, yapılacak yorumlar da, ah vah, tüh müh, falan filan gibi olacaktır, sanıyorum, benim yorumuma gelince, yorumlarım genelde insanlara aykırı gelir, ve hep karşı çıkılır, eleştirilirim, değişik bir fikir, değişik bir düşünce, bir de konuya o yönden bakmak lazım diye kimse düşünmez.


    sizin konunuza yorumuma gelince; bir kerelik bir yaşam, ve o yaşamda bir sürü insan hayatımıza, girerler çıkarlar, insanlar gelirler ve giderler, hayat bu. Ve siz de bir insan tanımışsınız, ama öyle, ama böyle yürümemiş, ama hayatın sonu değil ki bu, sanki öyle bir karamsarlıkla yazmışsınız, düşünüyorsunuz. daha ne insanlar tanıyacak, ne hayatlar yaşayacaksınız, olmasaymış iyiymiş, ama olmuş, ve hep de olacak. duyguları o kadar da abartmayın, duygular sadece kaybeden tarafta görülen kimyasal arızalardır. başka biri ile tanışınca, eskisini unutacak, yeni duygular yaşayacaksınız... her şeye rağmen yaşamak çok güzel, ve sürprizlerle dolu, yarın ne olacağını, karşınıza neler çıkacağını bilemezsiniz.


    neyse, siz de isterseniz eleştirin, isterseniz okumayın bile, dertleşmiş olduk :)

  • ATLAS teşekkür ederim öncelikle yanıtın için. Eleştirilecek bir yorum değil, gayet doğru yazdıkların. Yazıyı yazarken hiç iyi değildim. Ancak beni karamsarlığa sürükleyen bir kişinin yokluğu değil, yaşadığım hayal kırıklığıdır. Ve çok enterasandır ki bu hayal kırıklığı taze değil ama etkisi tazeliğini koruyor. Bu hayal kırıklığı, kendimi koruma içgüdüsü ile 'yine aynı şeyleri yaşayacağım' korkusu ile hiç kimse ile tanışmamaya itiyor beni. Kimseyi sevemiyor, boşver sevmeyi beğenemiyorum bile. Heyecan neydi unuttum, hatırlamıyorum. Birinin beni çıkarsız sevebileceğine dair bir inancım yok. Herkes herkessiz yaşayabilir ama bir umudunuz olmadan zorlanıyorsunuz. Gerçekten bir kadın bir kadını/bir erkek bir erkeği sever mi ? Hiç birlikte yaşlanan var mı? Yoksa bu yolda, hiç istemediğim halde, eni sonu bir erkekle mi evleneceğim?

    20'li yaşlarımı ardımda bırakırken bu ara bunlar kurcalıyor kafamı.


    Yorumunuz benim aksime pozitif ve tatlı ama teşekkür ediyorum :)

  • ATLAS teşekkür ederim öncelikle yanıtın için. Eleştirilecek bir yorum değil, gayet doğru yazdıkların. Yazıyı yazarken hiç iyi değildim. Ancak beni karamsarlığa sürükleyen bir kişinin yokluğu değil, yaşadığım hayal kırıklığıdır. Ve çok enterasandır ki bu hayal kırıklığı taze değil ama etkisi tazeliğini koruyor. Bu hayal kırıklığı, kendimi koruma içgüdüsü ile 'yine aynı şeyleri yaşayacağım' korkusu ile hiç kimse ile tanışmamaya itiyor beni. Kimseyi sevemiyor, boşver sevmeyi beğenemiyorum bile. Heyecan neydi unuttum, hatırlamıyorum. Birinin beni çıkarsız sevebileceğine dair bir inancım yok. Herkes herkessiz yaşayabilir ama bir umudunuz olmadan zorlanıyorsunuz. Gerçekten bir kadın bir kadını/bir erkek bir erkeği sever mi ? Hiç birlikte yaşlanan var mı? Yoksa bu yolda, hiç istemediğim halde, eni sonu bir erkekle mi evleneceğim?

    20'li yaşlarımı ardımda bırakırken bu ara bunlar kurcalıyor kafamı.


    Yorumunuz benim aksime pozitif ve tatlı ama teşekkür ediyorum :)

    rica ederim, ayrıca teşekkürler,


    yerleşmiş kanıların aksine, yine,


    mesela derler, umudunu yitirme, bir insanın umudunu kırma, belki de sahip olduğu tek şey odur, falan gibi felsefi aforizmalar vardır, biri bir şey söyler, diğerleri ne demek istediğine bile bakmadan, oo ne güzel laf falan,


    umut aslında iyi bir şey değildir, umut etmek, insanın kendisine yalan söylemesidir. Umut insana veriyor göründüğü oranda alır, insan da ondan alıyor sandığı oranda verir... Hayal kurmak, umut etmek, iyimserlik, bir çözüm bir çare değildir, tam aksine o duvardan alıp bu duvara çarpar insanı... umut etmezseniz, hayal kırıklığına uğramazsınız...


    o kadar filozof bu gerçeği görmemiş mi, o da ilginç...

  • Bu kadar uyabilirdi durumlarımız, ben anlatsam duygularımı bu kadar iyi anlatamazdim. Tek farkli nokta ben sevmekten vazgecmedim, aptal aşık konumunda kaldım, çıkamıyorum, hala seviyorum o iyi olsun istiyorum, ama böyle oldukça daha da değersiz hissediyorum kendimi, ben beraber olduğumuz günleri özlüyorum ama onun umursamadigini bile görünce daha cok uzuluyorum. Ve aldatilmadan önce ilişkimizin onun için bitmiş olma sebebi, bir kadin ile birlikte olmak istemedigini anlamış olmasi. Keşke yaptığım ve hoşlanmadığı bir huyum, bir özelliğim olsaydi bu sorun inanın degistirirdim.

Şimdi katılın!

Henüz bir hesabınız yok mu? Şimdi kayıt olup topluluğumuzun bir parçası olun!