ATLAS teşekkür ederim öncelikle yanıtın için. Eleştirilecek bir yorum değil, gayet doğru yazdıkların. Yazıyı yazarken hiç iyi değildim. Ancak beni karamsarlığa sürükleyen bir kişinin yokluğu değil, yaşadığım hayal kırıklığıdır. Ve çok enterasandır ki bu hayal kırıklığı taze değil ama etkisi tazeliğini koruyor. Bu hayal kırıklığı, kendimi koruma içgüdüsü ile 'yine aynı şeyleri yaşayacağım' korkusu ile hiç kimse ile tanışmamaya itiyor beni. Kimseyi sevemiyor, boşver sevmeyi beğenemiyorum bile. Heyecan neydi unuttum, hatırlamıyorum. Birinin beni çıkarsız sevebileceğine dair bir inancım yok. Herkes herkessiz yaşayabilir ama bir umudunuz olmadan zorlanıyorsunuz. Gerçekten bir kadın bir kadını/bir erkek bir erkeği sever mi ? Hiç birlikte yaşlanan var mı? Yoksa bu yolda, hiç istemediğim halde, eni sonu bir erkekle mi evleneceğim?
20'li yaşlarımı ardımda bırakırken bu ara bunlar kurcalıyor kafamı.
Yorumunuz benim aksime pozitif ve tatlı ama teşekkür ediyorum
rica ederim, ayrıca teşekkürler,
yerleşmiş kanıların aksine, yine,
mesela derler, umudunu yitirme, bir insanın umudunu kırma, belki de sahip olduğu tek şey odur, falan gibi felsefi aforizmalar vardır, biri bir şey söyler, diğerleri ne demek istediğine bile bakmadan, oo ne güzel laf falan,
umut aslında iyi bir şey değildir, umut etmek, insanın kendisine yalan söylemesidir. Umut insana veriyor göründüğü oranda alır, insan da ondan alıyor sandığı oranda verir... Hayal kurmak, umut etmek, iyimserlik, bir çözüm bir çare değildir, tam aksine o duvardan alıp bu duvara çarpar insanı... umut etmezseniz, hayal kırıklığına uğramazsınız...
o kadar filozof bu gerçeği görmemiş mi, o da ilginç...