Forumda gezerken gördüm, daha önceden de böyle bi hikaye dönmüş, hoşuma gitti, bi denemek istedim… Şimdilik 4 karakter var. Atraksiyon yok oldukça normal, durağan bir genç olarak başladı. Çeşitlendirmek tamamen sizin hayal gücünüze kalmış. İyi eğlenceler
Doğa: 20 yaşında, kadın (gelin bir de siz kendisine sorun). Üniversite öğrencisi (bölümüne siz karar verin).
Basket oynamayı, bisiklete binmeyi, suda taş sektirmeyi, yaprak patlatmayı (özellikle gül yaprağı off çok pis patlar), yerde taş tökeç ne varsa tekme atmayı, bıraksalar her daim eşofman giymeyi çok sever. Uzun saçtan, makyajdan, etekten, elbiseden ve spor ayakkabı dışındaki tüm ayakkabılardan nefret eder :). Doğayı ve hayvanları sever ve korur (İzci ).
Doğa’nın annesi: Kızının aksine oldukça bakımlı bir kadın. Kızının kendi ayakları üstünde durabilmesini, eğitimini tamamlayıp işe girmesini (aslında hep öğretmen olmasını istemiştir; bir kadına yakışan “hanım hanımcık” olabileceği en güzel meslektir ona göre. -bu da size kopya olsun, eğitim fakültesinde okumuyor) ve kaçınılmaz son geliyor “hayırlı bir kısmet bulup evlenmesini” ayrıca ona torun vermesini çok istiyor. Yine de Doğa’nın gittiği hiçbir yoldan dönmesine sebep olmamış hep onun arkasında durmuştur.
Doğa’nın babası: Hiç baskıcı olmamakla birlikte daha küçük yaşta hayatla tanışmasını sağlayan, her kararında olmasa da çoğu kararında destek çıkan dimdik duran bir babadır.
Deniz: Doğa’nın en yakın arkadaşı, hatta kardeşi. Tam bir feminist (aile ve sosyal hizmetler bakanı olsa kadınlar ihya olur, ataerkil düzeni siler atar).
- Doğa başka bir şehirde üniversiteyi kazanınca memleketinden ayrılmış, 1 yıl özel yurtta kalıp (kyk yedek 1000’lerdeydi), yurttan bir arkadaşıyla eve çıkmış ancak anlaşamadıkları için üç ay içinde yollarını ayırmıştır. Tek başına yaşamanın vermiş olduğu rahatlık çok uzun sürmemiş ailesi kışı çocuklarının yanında geçirmek üzere eve gelmişlerdir. Ev işleri, alışverişler ve yemek yapma (daha çok sipariş verme) sorumluluğu üzerinden kalkan Doğa aslında daha da bi rahata kavuşmuştur. Her iki haftada bir yaptıkları görüntülü konuşma ile hasret gideren bu üçlü artık hep yan yanadır ve Doğa’nın bu hasretten doğan boşluğu dolmuştur.
- Yine de içinde bi yerlerde büyük bi boşluk vardır ve ne olduğuna anlam veremiyordur. Kafası sürekli meşguldür. Kendini anlamaya tanımlamaya çalışıyordur. Çoğu zaman hayatında kimse olmadığı için duygusal boşluğa düştüğünü düşünmektedir (uzun zamandır sevgilisi yok, lisede 2 erkek arkadaşı olmuştu, üniversitede o kadar şanslı değildi, hem içten içe istemiyordu da erkek arkadaş falan).
**Üşenmeyip buraya kadar okuduysanız devamını getiriverin bakalım neler olacak