nmf4 adlı kullanıcının mesajları

    FPS oyunlarından güzel tavsiyelerim var. The Talos Princible, oynarken ne kadar zeki olduğunuza dair narsist düşüncelere kapılabilirsiniz çünkü her yiğidin oynayacağı bir oyun değil diye düşünüyorum, sabır istiyor biraz :d aynı zamanda da felsefik bir oyundur, ben çok sevmiştim. Portal 1 ve 2 var. Talos gibidir puzzel oyunudur o da. Online oyun olarak ben de lol kurbanıyım maalesef. Onun dışında korku oyunu dead by daylight varmış öneriyorlar baya korku sevenler için. Ben yükledim ama hiç oynamadım.

    Tabii ki ettim hatta hala daha ediyorum. Ben istemez miydim tamamen normal bir şekilde, kimseden saklamadan, hatta duyanın sevineceği bir haber bile olabilecek bir ilişkiyi, bir kızla ilişki kurmayı.

    Hele Türkiye gibi bir ülkede kim eşcinsel olmak ister ki. Birine aşık olmaya korkuyorum. Çünkü o aşkın bir yere varmayacağını baştan biliyorum. Bu resmen bir lanet bence. Eşcinsellik bana sadece aşk acısı ve yalnızlık getirdi. Dolu tarafından bakarsak duygularımı daha kontrollü kullanabilmeyi, kendi başımın çaresine bakabilmeyi, yalnız kalabilmeyi ve kendimden güç bulmayı öğrendim.

    Hayata yaşamak için gelmişiz. Sen doğduğunda nefes alarak hayata başladın ve son nefesini vererek hayata veda edeceksin, hepimiz gibi.


    Geleceği bilmemek kişiye göre değişir. Sana göre bir lanettir, bana göre yaşama tutunmak için bir umut veya güzel şeyler yaşamak için bir bekleyiş.

    Bilmeden yaşamak kadar güzel bir şey var mı ki. İyi ya da kötü her şey sürprizlerle seni buluyor.


    Yaşın gereği hiç bir şey yaşamaman normal. Herkes aynı kaderi paylaşmıyor sonuçta. Sevilmediğini söylüyorsun ama hep böyle olacak diye bir şey yok. Diyelim ki hiç sevilmeyeceksin. Bir çocuk bile sevindirmek seni mutlu etmez mi. Bununla bile yaşama tutunabilirsin.Çünkü Aristo, mutluluğun histen ziyade bir yaşam tarzı olduğunu söylüyor. Demek istediğim; yaşadığını kabul et ki sana iyi gelen bir yaşam tarzın olsun. Her şey sevilmek değil. Beni de seven biri yok. Ama ben umutla yaşıyorum. Birini mutlu etmenin umuduyla, kendimi sevmeyi öğreten biriyle tanışma umuduyla. İyi işler başarma umuduyla...


    Beni şaşırtan nokta, sanki 80 yaşında gibi davranman. Bu hayattaki bütün beklentilerinin olanaksız olması, daha hiç bir şey olamazmış gibi yaşaman.

    Çok çabuk pes etmişsin. Aramızda çok değil 2 yaş var. Ve ben bu dünyanın kötülüğüne, adaletsizliğine rağmen küçük de olsa güzel şeylerle katkıda bulunmak istiyorum.

    Doğum günleri çok özeldir. Kimsenin senin için önemli olmadığını varsaysak bile kendini değerli gördüğün bir gündür. Kendini sevdiğin bir gündür. Ve sen bilmesen de sevenin daima vardır. Doğum günün kutlu olsun.

    Ben de çok yakın zamana kadar senin gibiydim. Bırak fotoğraf paylaşmayı, ilk ismimi bile kimseye açıklamazdım. Hem ifşalanma korkusu hem de özgüven eksikliği... Şimdilerde biraz daha az saklıyorum kendimi. Belli bir süre iletişim kurup karşıdakini tanıdıktan sonra kendimi açıyorum. Çünkü fark ettim "Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin." -Nietzsche. Sana da aynısını tavsiye ederim.

    Çok güzel bir gerçek ve bu gerçek her fırsatta beni sarsıyor. Gerçekten öyle, hayatı seyrediyorum. Ama bir yaşıma kadar bu durum maalesef devam edecek, hayatı izleyeceğim. Sonrasında yaşama fırsatım olur umarım. Çünkü hayatı yaşayacam diye hayatımdan olmak istemiyorum.

    Annelerimiz ne kadar bu konuda bize uzak gelseler de bizi onlar büyüttü. Hayatı annelerimizle keşfettik. Hiç çaktırmadığını bilsen bile onlar hep çok iyi gözlemci oldular ve senin fark etmediğin şeyleri bile fark edecek durumdaydılar. Ben olsam inkar ederdim ama bir yere kadar. Senin gibi ilk durumu aynen böyle karşılardım ama ileride tekrar söz konusu açmaya çalışırsa tekrar inkar etmenin anlamı yok, çoktan anlamış bile. Sadece seninle konuşmak isteyip doğruluğunu temin etmek ister.

    Ben de cinselliğin duygusuz olanına karşıyım. Hiç cinsel deneyimim olmadı çünkü hep biriyle karşılıklı sevgi kurmayı bekledim ama güven sorunumla bu pek mümkün görünmüyor. Ne kadar kabul edilebileceğimi bilsem de sanaldan birine fotoğraf atmayı bırak kimliğimi bile açıklayamadım. Çünkü hep ifşalanmaktan korktum. Çünkü yaşadığım çevre tamamen homofobik. Bence insanların seni değiştirmesine izin verme. İstediğin gibi bir aşk ve hayat yaşa. Elbet seni olduğun gibi seven biriyle tanışacaksın. Zaman ilerledikçe daha sağlıklı bir ilişkin olabilir diye düşünüyorum. Bedensel olarak gelişim hep istediğim bir şey. 20 yaşına göre ben de küçük görünüyorum, bu durum beni biraz daha duygusal görünmeme neden oluyor ve bu insanlarca zayıf algılanıyor. O yüzden zamanın akıp geçmesinden korkma.

    Ben 20 yaşındayım ve evin küçüğüyüm. Ailem dinine bağlı bir aile. Annem babam açıklanacak kişi değiller. Yine kollarlar beni ama onları hem çok üzerim hem de imkansızı deneyerek değiştirmeye çalışacaklar o yüzden açıklamayı düşünmüyorum.

    Ablam sevgilin neden yok gibisinden konuşuyordu. Ben biraz düşündüm sonra titreye titreye açıklamaya çalıştım çünkü çok yoruldum bu durumdan. Annem babam silse ben silmem seni demişti. Tam açıklamasam da çınlatmıştım işte kulağına ablamın. Daha çok biseksüel biliyor beni ama pek öyle değilim. Üzülmesin diye öyle söylemiştim. Beni hala olduğum gibi bilmemesi sanki hiç söylememişim gibi hissettiriyor. Söz konusu da hiç açılmıyor.

    Aileme muhtaç olmadan bir hayat sürene kadar başka kimseye söylemem. Çünkü seni sileceklerse onlar siler. Üzülürüm ama içim rahat olur ve hayatıma devam ederim. Aksi takdirde muhtaçken böyle bir durum benim için çok zor olur.


    Ablanla ilişkilerini gözden geçir ve duruma göre karar ver. Ama söyleyeceksen benim gibi değil her şeyiyle açık açık söyle. Yoksa bir şey değişmiyor.

    Yalnızlık bizim hayatımızın içinde, bununla yaşamak zorunda kalabiliyoruz çoğu zaman.

    Merhaba ,

    Arkadaşların yorumlarına katılıyorum.

    Şunu eklemek istiyorum , umudu biseksüel olmakta aramak yerine, kendi yaşamının içinde, özgürce, heteroseksüellerin seni olduğun gibi kabul edebildiği güvenli bir limanda aramayı deneyebilirsin.Bu açıdan yönelimini kimseye karşı tanımlamak zorunda da değilsin kendinden başka. Gerçeğini heteroseksüellerin arasında yaşamak kolay değil bunu kabul ediyorum. Aksi durumda çoğunlukla yaşadığın yalnızlık hissini de anlıyorum. Ama homoseksüeller olarak yalnız değiliz. Birbirimize daha güzel fırsatlar içinde ulaşmamız da mümkün. Unutma aslında biz bir grup olarak koşullarımızı kendimiz oluşturuyoruz. Uygulamalarla, sadece dış ortamda kolaylıkla karşılayamadığımız temel ihtiyaçlarımızın peşinde gitmek de bir seçenek , zamanla azınlık bir grubun da aynı zamanda insanca yaşayabileceği fikrini geliştiren sosyal olanakları oluşturmak da bir seçenek. Tüm bu farklılıklara saygı, sevgi ve hoşgörüyle yaklaşarak tabi ki..

    Seçenekler maalesef doğduğun yere, kaderine bağlı olarak değişiyor veya azalıyor. İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşasaydım dediğin gibi bir çok seçeneğim olabilirdi. Büyük bir şehrin küçük bir kasabasında yaşadığım için yerliler birbirlerini genel olarak tanıyorlar ve elimle rastgele birini işaret etsem homofobik çıkma ihtimali yüzde 90. Benim durumumu biri duysa sokakta yürüyemez hale gelebilirim. Birine gönlümü kaptırsam o kişiyi kaybetme riskim olsa bile cesaretim olur ve konuşurum. Fakat onun sırrımı saklamayıp bu küçük yerde yaşadığım hayatı, aile hayatımdaki güveni, mahvetme riskini göze alamam.


    Dediğiniz limanları bulabilsem bile benden çok uzaklar. Kendi ayaklarımın üstünde durup yeni bir yaşam oluşturana kadar yalnızım. Ondan sonrasında da hiçbir şey kusursuz olmaz zaten.


    Sanki bu şeyle sınanıyorum ve hayatım, bana en zor leveli göstermek için şekileniyormuş gibi :)

    bize küçüklükten öğretilmiş açıktan açığa da olmasa da içselleştirdiğimiz bir homofobi var. Kendi yönelimimiz bile olsa o derinlerdeki homofobi kabullenişimizi zorlaştırıyor. Öncelikle kadınlara duyduğunu düşündüğün çekimin ne olduğunu irdelemeni öneririm. Romantik çekim, cinsel çekim, duygusal (romantik ile karıştırılmamalı destek görmek, arkadaş olmak, merhamet görmek vb. duygular) ya da estetik çekim (gözüne güzel gelmesi) mi? Bu duygulara kendini hetero olmak için zorlaman sebebiyle de sahip oluyor olabilirsin. Kendini kabullenmek içselleştirdiğimiz homofobiyi yok etmek için uğraşmak cinsel yönelimini keşif yolunda en önemli adımlar. Tabii günün sonunda kendini homoseksüel ya da biseksüel olarak etiketlendirmek zorunda hissetme. Kalıba girmek zorunda değilsin en basitinden queer'sin. :)

    Kadınları estetik bir güzellik ve tanrının bir sanatı olarak görüyorum. Çok güzel kadınlara hayranlık duyabiliyorum fakat bende cinsel istek uyandırmıyorlar. Cinsel bir haz denemeye çalışsam da çok başarılı olamıyorum. Fakat erkekler aksine bana karşı duygusallık ve cinsel çekim uyandırabiliyorlar. Genel olarak eşcinsel olduğumu kabullendim ve uzun zamandır bunun farkındayım. Bunun zor olduğunu bildiğimden ve kolay bir yaşam istediğim için bu durumu istemiyordum. Dediğiniz gibi kalıplara sokmuyorum artık kendimi. Kolay ya da zor önüme geleni kabul etmek tek seçeneğim.

    Ablama söylemiştim ama açık bir şekilde değil. Annem babam seni silse ben yine de seni bırakmam demişti bana. Kendisi homofobik bu arada. Zaman sonra ben de tam olarak yönelimimi bilmediğimi söyledim. Sohbet ederken eğer biseksüelsen diğer tarafına bakmamaya çalış, yoksa önündeki hayat çok zor olur tarzı şeyler söylemişti.

    Bu çok göreceli bir şey bence. Yalnız kalmayı seviyorum. Etrafımda seslerin olmaması rahatlatıcı. Düşünürken veya hiçbir şey düşünmezken bile senin rahatını bozan birilerinin olmaması güzel. Bir yandan da özgürlüğe apaçık bir dünyan oluyor. Diğer taraftan bakınca yalnız olmaktan hiç mutlu değilim. İnsanın ruh eşi olması gerekiyor. Ya da bir şeyleri anlatabileceği, koşulsuz kendini senin yerine koyup sorunlara çözümler bulabileceği veya mutluluğuna ortak olup seni daha da mutlu edebileceği bir arkadaş. Yani yalnızlığı bilinçli kullanmak önemli. Hem güzel hem de çirkin olabiliyor.

    Kesinlikle. Bu yaşıma kadar gelip de hala cinsel kimliğimi sorgulamak belki de yanlış bir şeydir. Kendimi bir kalıba koymaktansa yaşayarak kendi benliğimi bulabilirim. Gerçekten fark ettim ki bunu kontrol edemiyorsun. Elimden gelen, yaşayıp yaşadığımı kucaklamak olacak. Her şeyden önce pek de yalnız olmadığımı bilmek bile benim için büyük bir ilerleme oldu. Teşekkür ederim.

    Umarım kendini homoseksüel zanneden bir biseksüelimdir o zaman. Homoseksüel olmaktan asla utanmadım ve benim için asla kötü olmadı. Sadece zor oldu. Doğal olarak, kolayı zora tercih etmek istiyorum sadece. Dediğin gibi, doğru insan için umut etmek gerekiyor. Daha doğrusu benim umut etmeye devam etmem gerekiyor. Umarım benim yaşamımda doğru insan diye biri vardır.

    Merhabalar öncelikle, Ben 20 yaşında bir erkek lgbt bireyiyim. lgbt bireyi diyorum çünkü tam olarak hangi kısımda yer aldığımı çözemiyorum. Küçükken karşı cinse karşı ilgi duyduğumu biliyorum. Ama zamanla bu ilgi bir şekilde köreldi.


    Yaklaşık 12 yaşımda cinselliği öğrenmiştim ve hala daha hemcinsime karşı ilgim yoktu. İnternetteki malum videoları bile yeni yeni keşfediyordum.

    Bİrkaç sene sonra o videolarda eşcinsel olana rastlamıştım ve o an şoka uğrayıp (lütfen mağdur görün) gerçekten tiksinmiştim, iğrenmiştim. Erkek erkeğe nasıl olur, insanlar aklını mı kaçırdı, ne kadar korkunç tarzı düşünceler beynimde dolanıyordu. Zaman geçti ergenliğe girdim ve az da olsa olgunlaştım. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama birden hemcinsime ilgi duymaya başladım. Yani gerçek bir yönelme yaşadım. Okul hayatımda birden fazla sevgilim olmadı, erkeklerle arkadaşlık kurmakta biraz daha zorlandım ve zaman sonra kendimi eşcinsel ilan ettim. Bir zamanlar tam tersiyken artık karşı cins hiç ilgimi çekmiyordu. Bu yaşıma gelene kadar. 19'umda karşı cinse karşı anlık bir çekim hissettim. Bu çekime sarıldım ve asla bırakmak istemedim. Fakat yine de gitti. Kendimi zorladım. Daha çok kadınlarla ilgilenmeye başladım ama pek işe yaramadı. Lakin az da olsa içimde, karşı cinse karşı bir çekim hissediyorum.


    Öğrenmek istediğim şey biseksüel miyim yoksa homoseksüel mi. Forumda, kadın ağırlıklı bir biseksüelim yazan bir yazı okumuştum. Eğer böyle bir şey varsa ben de erkek ağırlıklı bir biseksüel mi oluyorum. Biseksüel olmak istiyorum çünkü yaşamda hala bir umut olduğunu bilmek istiyorum. Her ne kadar lgbt bireyi olarak lgbt savunucusu olsam da Türkiye şartlarında homoseksüel olmak istemiyorum. Çünkü çok yordu. Sevip sadece sevmemle kalmamı bilmek yordu. Aşktan korkmak yordu. Anlatmak isteyip de anlatamamak, kendimden başka bir limanın olmaması yordu. kısacası yalnızlık yordu.