Pesimist Koala adlı kullanıcının mesajları

    1-Gece

    2-Kapalı

    3-İsim şakası yapıyorlardı sadece ya da İngilizcesiyle sesleniyorlardı bi lakabım vardı diyemem

    4-Sütlü

    5-Çikolata

    6-Hiçbiri

    7-Hiç arkadaşım yok :(

    8-Yok ya

    9-Hayır

    10-Her zamanki halim :D

    11-Eder bence ya

    12-Uzay

    13-Kısmen

    14-Ben kimseye gülümsemem gülümseyince çok çirkin oluyorum

    15-Geç geldiğim için sınıftan kovulmuştum sadece

    16-İstemeden de olsa kırdım ama hangi birini anlatayım :/

    17-Eskiden Doctor Who'ydu. Artık çizgi film izliyorum sadece. Adventure Time/Steven Universe/Gumball

    18-İnternetten konuşmuştum sadece. Yüzyüze hayır

    19-Grup yapmazdım kimseyi. Tekken daha iyiler

    20-Annem herhalde ama ben sadece yalnızken gerçekten rahatım

    Kendisiyle internetten üzerinden tanışmıştım. Belki çoğunuz 'internet üzerinden sevgili mi olunur?' diyeceksiniz. Belki de haklısınız ama bu benim için ilk değildi ve gerçekten aşık olmuştum. Geçen yıl bahar aylarında tanıştık. Kısa sürede sevgili olduk. Sesli/görüntülü iletişimle aramızdaki fiziksel mesafeleri yok saymaya çalışıyorduk. Yazın da buluşmayı planlıyorduk. Çokça plan yapmıştık buluştuğumuzda ne yapacağıma dair. Fakat o buluşma hiç gerçekleşmedi. Yazın ortalarına doğru benden ayrılma kararı aldı. Aradan bir yıl geçti. Tesadüfen bir kurumun işe alım sınavı için onun yaşadığı şehre gitmem gerekti. Bir daha böyle bir şansı bulamayacağımı düşünerek şehre vardıktan sonra kendisiyle iletişime geçtim. Geçen 1 yıl içerisinde bir kez bile konuşmamıştık. Pek umutlu değildim ama onunla konuşabilmek milyonda birlik bir ihtimal bile olsa denemeye değerdi benim için. Hiç beklemediğim bir şekilde mesajlarımı yanıtladı ve buluşmaya karar verdik. Onunla ilk defa buluşacaktım. O buluşma için eve dönüşümü geciktirmem ve pek çok şeyi aksatmam gerekti ama hiçbirinin önemi yoktu. Onunla en azından bir kez yüz yüze konuşabilmek ve belki de kendimi affettirebilmek için hepsine değerdi. Doğum günü geçeli birkaç gün olmuştu. Ona bir de doğum günü hediyesi olarak ayıcık aldım. Epey önemsiz bir şeydi ama gücüm ancak ona yetti.


    Nihayet buluşma gerçekleşti. Daha telefonda sesini duyduğumda yolunda gitmeyeceğini sezmiştim. Konuşmaya başladık. Geçen 1 yılda başımızdan neler geçtiğini paylaştık. Sonrasında konu aramızda yaşananlara geldi. Bana karşı en azından bir kızgınlığının olmasını zaten bekliyordum. Çünkü son konuşmamızda beni özlemeyeceğinden ve tekrar benimle zamanını boşa harcamayacağından emin olmak için ona kendimden nefret ettirecek sözler sarf etmiştim. Ama bana karşı hissettiği şey nefret değildi. Bana karşı hiçbir şey hissetmiyor gibiydi. Onun için kötü bir anıdan ibaret gibiydim. Uzun uzun bana beni neden terk ettiğini anlattı. Kullanıcı adımdan da anlaşıldığı üzere son derece karamsar bir insanım. Özellikle kendime karşı. Bundan dolayı çok yorulduğunu dile getirdi. Ayrıca ciddi anlamda özgüven problemim var. Ona alalen yalan söylememiş olsam da hep beni yakından tanırsa benden soğuyacağı korkusuyla kendimle ilgili olabildiğince az detay vermeye çalıştım. Bu da onun bana olan güvenini kırmış. Söylediği her şeyde harfi harfine haklıydı. (İşin komik tarafı bundan önce birebir aynı sebepten terk edilmiştim ve aynı hataları tekrar yapmayacağıma yemin etmiştim.) O kadar mantıklı konuşuyordu ki söyleyecek fazla bir şey bulamadım. Hatalarımı düzeltmek için bana şans vermesini istedim ama o şansı vermedi. Bunun için onu suçlamıyorum. Hatta belki kulağa saçma gelecek ama onunla gurur duyuyorum. Kendisi için iyi olanın beni hayatından çıkarmak olduğuna karar vermişti ve bu kararın sonuna kadar arkasında durdu. Bu benim asla yapamayacağım bir şey. Bir yanım hayatından çıkarak ona yapabileceğim en büyük iyiliği yaptığımı söylüyor. O gerçekten her açıdan çok harika bir insan. Benim asla olamayacağım kadar. Benden çok daha güçlü, benden çok daha kültürlü, benden çok daha sosyal ve bir ton şey. Gerçekten çok daha iyi insanlarla birlikte olmayı hak ediyor. Diğer yanımsa eğer o hataları yapmasaydım, ya da düzeltme fırsatı bulsaydım belki de harika bir ilişkimiz olabilirdi diyor. İlişkimiz belki sadece birkaç ay sürdü ama ben delicesine aşıktım. Ruh eşimi bulduğuma inanıyordum. Çok güzel paylaşımlarımız da oldu. O ise ortada güven olmadığı için yaşadığımız şeyin sevgilik bile olmadığını söyledi. Ama o kadar iyi bir insan ki buna rağmen benle buluşmayı kabul etmiş, bana yaptığım yanlışları sayıyordu. Ama bunu yaparken beni suçlayıp öfkesini kusmuyordu. Öğrencisini azarlayan bir öğretmen gibiydi daha çok. Bana kendime bakmam, geliştirmem gerektiğini vs. söyledi. Beni gerçekten mutlu etmek istiyorsan kendini toparla dedi. Ama bunları söylerken sesinde zerre bir sıcaklık yoktu. Bütün konuşma boyunca bir kez bile gülümsemedi, laf arasında saçma sapan espriler geçtiğinde bile. İstese bile bana yardımcı olamayacağını, durumumun tamamen platonik olduğunu söyledi ve ben de bunun farkına varmıştım. Belki de hiç buluşmamalıydım. Çünkü öncesinde en azından çocukça da olsa hayallerim vardı. Derinlerde bir yerlerde bana karşı, en azından yaşanmışlıklardan dolayı bir hisler beslediğini umuyordum. (Ne kadar saçma değil mi? Beni unutsun benden kurtulsun diye kendimden nefret ettirmeye çalışan ben, hala bana karşı bir şeyler hissetmesini diliyor.) Belki bir gün karşılaşırız, belki bir gün beni affeder... Artık onlar yok. Gitmeden önce telefonumdan kendisine dair her şeyi silmemi istedi. Artık hatıralarım da yok. Yine de pişman değilim. Eğer onla buluşmasaydım ölene dek buluşsam nolurdu diye merak edecektim. Kendimi ona affettirmek için her halükarda denemeye değerdi. Beni engellediği sosyal mecralarda engelli olarak kaldım. Ve bu görüşmenin ikincisinin olmayacağını dile getirdi. Onu ilk görüşüm, son görüşüm oldu.


    Oradan ayrıldıktan sonra direkt yaşadığım şehre doğru yola çıktım. Yol boyunca içime içime ağladım. Bana artık kendimden nefret etmeyi bırakmam gerektiğini söylemişti fakat bu kadar sevdiğim, değer verdiğim bir insanı bu kadar üzüp incittikten sonra kendimi nasıl sevebilirim? Eğer onu geri getirmeyecekse neden değişmek için çabalayım? Evet, belki daha pek çok insanla karşılaşıcam. Ama her insan ayrı bir dünya, hatta bir evrendir bence. Hiçbiri bir diğeri gibi olamaz. Ben hayatımda bir sevgili olsun değil, hayatımda o olsun istemiştim. Ben de onun sığınacağı bir liman olayım, ağladığı omuz olayım, her derdini açabileceği, her zaman yanında olan biri olayım, ona hak ettiği sevgiyi vereyim istemiştim. Bunları ona söylediğimde olanları büyüttüğüm gözüyle baktı. Dünyanın sonu olmadığını söyledi (ve yine bana karşı artık bir şeyler hissetmediğini o yüzden bu söylediklerimin mümkün olmadığını). Büyük ihtimalle haklıdır da. Yine de aradaki samimiyet ne olursa olsun, değer verdiğin birini bir daha asla göremeyecek olmak kadar acı verici bir şey olabilir mi? Üstelik kendi hatan yüzünden.


    Şimdiyse evimdeyim. Döndüğümden beri yatağımdan çıkmadım. Yolda akıtamadığım göz yaşlarımı kaldığı kadarıyla yastığıma yorganıma akıttım. Yapılmayı bekleyen bir ton ödevim var ama uğraşmak gelmiyor içimden. Belki uyurken kalbim durur da bir daha kimselerin canını yakmam diye bir umut bekliyorum. Beni tanıyan, sevdiğim herkes benden umudu kesti. Onlar benim düzelemeyeceğimi anladı. Artık ben de anladım. Artık ben de umudu kestim.

    Özür dilerim, geç cevap verdiğim için. Hepinize teşekkür ederim iyi dilekleriniz için. Umarım bir gün bu karamsarlıktan kurtulurum. İleride bu yazdıklarımı görüp nereden nereye gelmişim derim. Umarım gelecek sizin için de parlak olur. Siz de iyi ki doğdunuz iyi ki varsınız.

    Bugün 28 Şubat. Benim doğum günüm. 23 yıldır ilk defa ne ben doğum günümü kutluyorum ne de başkası. Ben de o diğer havalı olgun insanlar gibi önemli değilmiş ayağına yatıyorum ama bal gibi de önemsiyorum. Kim istemez ki hatırlanmayı, değer verilmeyi? Söyleyeninden emin olmadığım bir söze rastladım geçenlerde internette. "İnsan iki kez ölür derler. Biri nefes alış verişimiz kesilince, diğeri de birileri adımızı son kez andığında." Genellikle önce ilki gerçekleşir ama nadiren de olsa bazı insanlar hala nefes alıyorken unutulur. Yaşarken ölür. Ben de uzun zamandır yaşadığımı hissetmiyorum. Yaşamıyorum, sadece varım.


    Aslında o kadar da büyütmemek gerek. Benim doğum günümün kutlanası bir tarafı yok zaten. Benim doğumum neden insanları sevindirsin ki? Doğduğumdan beri kime ne hayrım dokunmuş? Kutlanası değil yas tutulası bir gün aslında 28 Şubat.


    İşin komik tarafı büyürken hep aklımın bir kenarında intihar düşüncesi vardı. Bu kadar uzun yaşayacağım hiç aklıma gelmemişti. Bu yaşa gelmeden çoktan intihar etmiş olurum diye düşünüyordum ama işte, buradayım. Bu yüzden hiç ilerisine dair planlar yapmamıştım. Zaten görmeyeceğim bir gelecek için neden hayaller kurayım ki? Şimdi geldiğim noktada kendi hayatımla ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim yok. Sadece var olmaya devam ediyorum. Nereye kadar böyle gidecek bilmiyorum.

    ben bu heterolara aşık olma olayına karşı söyle bir mekanizma geliştirdim: bir insanın lgbti olduğunu öğrendikten sonra o kişiye karşı his besliyorum ya da beslemiyorum...:) çünkü karşılığı olmayınca harbi üzüyor be... neyse işe yarıyor, başta herkese kardeş gözüyle bakın :) :)

    Ben de tam tersi, bana selam verene aşık oluyorum, artık bağışıklık geliştirdim asdhkasd

    Çok güzel bir gerçek ve bu gerçek her fırsatta beni sarsıyor. Gerçekten öyle, hayatı seyrediyorum. Ama bir yaşıma kadar bu durum maalesef devam edecek, hayatı izleyeceğim. Sonrasında yaşama fırsatım olur umarım. Çünkü hayatı yaşayacam diye hayatımdan olmak istemiyorum.

    Ya sen öyle diyince içim bi cız etti. Benimle çok benzer şeyleri yaşıyorsun seninle bi konuşamak istiyorum ama forumda özel mesaj seçeneği yok galiba :D

    Bana dediğini yap 👌👌 Terzi Kendi Söküğünü Dikemezmiş ✌️

    Ahh, çok doğru söz. Sanırım öyle yapıcam. Bir süre deniycem duygusuz en ileri nereye kadar gidebiliyorum diye. Sanırım emin olmanın tek yolu gerçekten de deneme-yanılma :D

    Ben de cinselliğin duygusuz olanına karşıyım. Hiç cinsel deneyimim olmadı çünkü hep biriyle karşılıklı sevgi kurmayı bekledim ama güven sorunumla bu pek mümkün görünmüyor. Ne kadar kabul edilebileceğimi bilsem de sanaldan birine fotoğraf atmayı bırak kimliğimi bile açıklayamadım. Çünkü hep ifşalanmaktan korktum. Çünkü yaşadığım çevre tamamen homofobik. Bence insanların seni değiştirmesine izin verme. İstediğin gibi bir aşk ve hayat yaşa. Elbet seni olduğun gibi seven biriyle tanışacaksın. Zaman ilerledikçe daha sağlıklı bir ilişkin olabilir diye düşünüyorum. Bedensel olarak gelişim hep istediğim bir şey. 20 yaşına göre ben de küçük görünüyorum, bu durum beni biraz daha duygusal görünmeme neden oluyor ve bu insanlarca zayıf algılanıyor. O yüzden zamanın akıp geçmesinden korkma.

    Ben de çok yakın zamana kadar senin gibiydim. Bırak fotoğraf paylaşmayı, ilk ismimi bile kimseye açıklamazdım. Hem ifşalanma korkusu hem de özgüven eksikliği... Şimdilerde biraz daha az saklıyorum kendimi. Belli bir süre iletişim kurup karşıdakini tanıdıktan sonra kendimi açıyorum. Çünkü fark ettim "Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin." -Nietzsche. Sana da aynısını tavsiye ederim.

    Merhaba arkadaşlar. Ben 22 yaşında eşcinsel bir erkeğim. Bu yaşıma kadar hiç gerçek anlamda cinsel bir deneyimim olmadı. En ileri giden tecrübemi geçen yıl yaşadım. Tamamen spontane gelişen dokunma ve sürtünmeden ibaret bir deneyimdi. İlişki sırasında hiçbir şey hissetmedim ve karşı taraf tamamlandıktan kısa süre panik atak geçirdim. Bu olaydan sonraki bir iki hafa boyunca cinsel içerikli her şeyden soğudum. Kendi cinsel organıma bakamaz dokunamaz oldum. Bu olaydan önce cinsellikle ilgili tecrübem, daha genç yaşta yaşadığım birkaç kötü ve çarpık deneyimden ibaretti. O zamana kadar hiç fiziksel ya da duygusal bir birliktelik arayışında bulunmamıştım. Fakat bu olaydan sonra gerçekten ne istediğimi sorgulamaya başladım. Ben çok duygusal bir insanım. Olayın yaşandığı gecenin ardından işkence gibi geçen bir iki ay boyunca karşı tarafla iletişim kurmaya onla duygusal bir bağ oluşturmaya çalıştım fakat işe yaramadı. Günlerce yataktan çıkamadım, geceleri hep ağlamakla geçirdim. O kadar saftım ki bana karşı bir şeyler hissetmese böyle bir şey yaşamazdık diye düşünüyordum. Zamanla öğrendim duygusuz seksin sadece para karşılığı yapılan olmadığını. Ben bu tarz bir birliktelik istemiyorum. Karşımdaki insanla duygularımı ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Birbirimizin omzunda ağlayıp gülelim istiyorum. Sırf cinsel zevk için biriyle birlikte olmak bana çok rahatsız edici geliyor. (Ayıplamıyorum sadece bana uygun değilmiş gibi hissediyorum) Fakat artık duygusal bir birliktelik istediğimden de emin değilim. Ben son derece asosyal bir insanım. Şimdiye kadar 2 tane sevgilim oldu. İkisi de internet üzerindendi ve yüz yüze bir kez bile görüşemeden ikisi tarafından da terk edildim. Özellikle ikinci ayrılık beni çok yaraladı çünkü çok büyük hayallerimiz vardı, çok umutluydum ve delicesine aşıktım. Cinsel içerikli konuşmalarımız da oluyordu. Ben başlangıçta yanaşmamıştım ama onu mutlu edebilmek ve kendimi denemek için zamanla ayak uydurdum. Sonrasında bir yaz günü tek bir tartışma, tek bir hatamla her şey bitti. Bu olaydan sonra duygusal birlikteliklerden de soğudum. Zaten yüz yüze kimseyle bağ kuramıyorum, sanal ortamda bağ kurduklarım da eninde sonunda benden nefret edip uzaklaşıyor. Sonu o şekilde bitmese bile Türkiye'de nereye kadar götürebileceğimizi bilmiyorum, erkek erkeğe bir birlikteliği. Bu yüzden acaba aslında bana göre olan sadece zevk için birliktelik mi diye düşündüm. Libidomun aşırı yükseldiği dönemlerde "erkek" diye ortalığa düşmeye başladım. Tanışma sitelerine fotoğraf mesaj vs. bırakmaya başladım. Fakat her defasında hormonlarım normale döner dönmez yaptıklarıma pişman oldum. Hiçbir mesaja dönüş yapmadım, yaptığımı da uzaklaştırdım. İçimde bir yerlerde hala biliyorum o duygusal yanımın böyle bir ilişkiyi istemediğini. Öte yandan vaktimin yavaş yavaş geçtiğini hissediyorum. Bu sene 23 yaşına giricem ve okulum bitecek. Artık her ne kadar nefret etsem de bir yetişkin olmam gerekecek. Hayatıma bir şekil vermem gerekecek. Bir yandan fiziğim de değişecek. Şu anda yaşımdan çok daha genç gösteren bir fiziğe sahibim. İleride hem fiziğimin değişmesi hem de yaşam şeklimin değişmesi sonucu fiziksel ya da duygusal bir şeyler yaşama fırsatını kaçıracağımdan korkuyorum. Çok çocuk ruhlu bir insanım, sabahları pijamamla mısır gevreği yiyip çizgi film izlerim, bazen kalemden silgiden oyuncak yapar oyun oynarım gibi. Benim yaşım ilerledikçe benzer karakteristikte birini bulmamın da zorlaşacağını hissediyorum. Bazen sırf bu korku oluyor beni tanışma sitelerine iten. Dediğim gibi aşırı derecede asosyal biriyim, internetten başka alternatifim yok zaten bir şeyler yaşamak istiyorsam. Bir şeyi sırf yaşamış olmak için yaşamak ne kadar doğru, o da tartışılır. Neyse çok uzun bir mesaj oldu. Çok teşekkür ederim sonuna kadar okuduğunuz için. Cinsellik konusunda ne yapmam duruma nasıl yaklaşmam gerektiği konusunda tavsiyede bulunabilirseniz çok sevinirim. Teşekkür ederim şimdiden ^^