Merhaba herkese.Eskişehir'de yaşıyorum. Aranızda bulunmaktan mutluyum
hoşgeldin
Merhaba herkese.Eskişehir'de yaşıyorum. Aranızda bulunmaktan mutluyum
hoşgeldin
Zaten çok arkadaşı olan biri değilimdir. Ben dost isterim geçici insanlar değil bir sebebi de o. Çoğu dostuma söyledim cinsel yönelimimi ve cinsiyet kimliğimi , hatta en yakın arkadaşlarımdan birine söylediğimde onla LGBTİ+ sohbeti yaparken onun hetero-esnek ( biseksüelliğin bir türü ) olduğunu fark etmesine yardımcı oldum Beni destekleyen de oldu desteklemeyen de oldu. Şu anki tek hedefim aileme açılmak doğum günümde ( ocak ayında doğdum bu arada ) . Ailemde neredeyse herkes doktor umarım beni anlayışla karşılarlar çünkü hayatımın bu dönemlerinin boşa gitmesini istemiyorum... Umarım başarırım
senin için iyi temenniler
cevabınız için teşekkür ederim gerçekten bu konu hakkında çok gelgitlerim oluyordu
merhaba, gelgitlerinizin olması belki cinsel yöneliminizin akışkanlığıyla ilgillidir. yaşamlarımızın kimi zamanlarında hemcinslerimize daha dönük/sıcak, daha ilgili olabilirken kimi zaman karşıcinsimizden bireylere bu durum içerisinde olabiliyoruz.
Kinyas ve Kayra
bunu hatırlattı
konuya biraz da psikanalizi dahil edelim. Aslında psikanalize göre insan yavrusunun doğduğunda bir cinsiyeti yoktur. bu noktada doğuştan getirdiği şey insan yavrusunun her türlü potansiyeli içerisinde taşıyor olmasıdır. buna ek olarak kişi, anatomik cinsiyetinden bağımsız olarak dişil ya da eril pozisyonda konumlanabilir. dişil ve eril pozisyon? nedir bunlar? dişil ve eril pozisyonlar psikanalize göre bizlerin fallus karşısında aldığımız konumlardır. peki fallus nedir? fallus, bizde olmayan şeydir, arzulanan şeydir. fakat fallus imkansızdır, yoktur. yani insan dediğimiz varlık acizlikle, eksikle maluldür. eril pozisyondaki kişi "fallusa sahibim" der, yani olmayan bir şeyi varmış gibi yapma durumundadır. bu sahte bir tutumdur. dişil pozisyondaki birey ise fallusu arar ona ulaşacağını varsayar. bu biraz daha gerçeğe yakın bir durumdur. dişil birey eksikliğini kabul eder ve bu eksikliği tamamlamaya çalışır ki bu imkansızdır. oysa öte yandan erkeksi birey eksik olmadığını söyler bize. ayrıca buradaki eril ve dişil konumlar, erkeksi ya da kadınsı tavır ve hareketlerden bağımsız olduğu gibi anatomik cinsiyetle de bağlayıcı bir ilişki içinde değildir. yani anatomik cinsiyeti kadın olan birinin psişik yapısı erkeksi olabilir. . ve ancak eksikliğini kabul eden bireyler aşık olabilir, sevebilir. ancak kadınsı pozisyon sevebilir. bir insana saygı duymadan sevemezsiniz. ki bir insana saygı duyuyorsanız bu onun sizden ayrı bir varlık olduğunu kabul etmiş olduğunuz gerçeğini gösterir. "sen ne düşünüyorsun" diye soramayan biri sevmiyordur. üstelik kurama göre fallus karşısında aldığımız pozisyon değişim gösterebilir, bu değişmez bir fenomen değildir. velhasıl homoseksüel, heteroseksüel ya da biseksüel olabilirsiniz ve bunlar yaşam deneyimlerinize göre değişim gösterebileceği gibi göstermeyebilir de. Freud bize insan cinselliğinin var olmayan bir normdan paradoks yüklü bir sapma olduğunu göstermiştir. Cinselliğin bir kuralı yok, kültürel normları bulunur ama bu normlar doğal, tabii normlar değildir, topluma ve zamana göre farklılık gösterir, dönüşür.
hiç hatırlamıyorum, sanki bu sıra dışı bir şey değildi, ilk defa bir hemcinsime öylesi duygular içerisindeyken 20 yaşındaydım ama arkadaşlarıma bahsederken bunu bir "garip"lik içinde anlatmıyordum. üstelik bu tür şeylere alışık değillerdi de...şimdi bakınca ben de ne tuhaf diyorum. neden çekinmemişim, gizlememişim ki hiç diyorum...sevgi/aşk, kültürel olduğu kadar kişisel normlarımızı da hiç ediyor...iyi ki!
Charles Aznavour - Hier Encore, sigara, şarap eşliğinde siteyi keşfediyorum
Shame (1968) - İngmar Bergmann
Nilgün Marmara - Daktiloya Çekilmiş Şiirler
Aşk kimsenin evcilleştiremeyeceği vahşi bir kuştur.
G. Bizet - Carmen