ATLAS adlı kullanıcının mesajları

    Kesin olan bir şey var, yaşam güzel insanları kollayıp gözetmiyor, bir sürü seçkin insan dururken, gelip en öküzü onları buluyor...

    Herkes farklı şekilde tükeniyor hayatta, kimi doğru insanı beklerken, kimi yanlış insana katlanırken, Ve herkes bir şeylerin bedelini ödüyor, bazen seçimlerinin, bazen de seçemediklerinin…

    Sadece aptalların ciddiye alındığı bir toplumda yaşıyoruz. O halde beni kimse anlamıyor diye üzülmek niye? Huzurlu olmak mı istiyorsunuz? Toplumla aranıza mesafe koyun, insanlardan uzak durun...

    Her tarafta vaaz veren solucanlar var. Her kurum bir misyonu dile getiriyor; tapınaklar gibi kurumların da mutlakları var; yönetimin ise yönetmelikleri - maymunların kullanımına yönelik. Hepsi de insanların yaşamına çare bulmaya çabalıyor. Dilenciler ve hastalar buna can atıyor. Kaldırımlar ve hastaneler şifacılarla dolup taşıyor. Toplum bir kurtarıcılar cehennemidir.

    Herkesi mutlu edemezsin. Herkesi memnun edemezsin. Yaptıkların, yapmak istediklerin, yapamadıkların, hayallerin…. Bunların hepsi seni ilgilendiren şeyler. İnsanlar konuşurlar. İnsanlar “hep” konuşur. Ne zaman sustular ki zaten? Gerçekten seni mutlu edeceğine inanıyorsan, siktiret elalemi, yap gitsin….

    Kimsenin sizi gelip bulmasını beklemeyin, nitelikli insanları siz arayın. Aramazsanız bulamazsınız, kimse sizi gelip bulmaz. Kimsenin gelip bulacak hali de yoktur.

    Doğru diye bir şey yoktur, kendi doğrumuzu kendimiz yaratırız. Gerçek diye bir şey yoktur, kendi gerçeğimizi kendimiz oluştururuz. Bir deneyim size gerçek görünüyorsa, gerçektir. Bir görüş size doğru geliyorsa, doğrudur. İnançlar, sizce bir anlam ifade etmedikleri sürece, önemsizdir.

    Yeni bir yer, başka bir yaşantı, el değmemiş bir başlangıç bulmak için, ya da eskiyi bırakmak, terk etmek için, yola çıkmak gerekiyor...


    Yola düşmek kimi zaman bir kapıyı açıp çıkabilmek kadar kolay, kimi zamansa binlerce engeli aşabilmek kadar zor.


    Gidildiği zaman kazanılanlar kaybedilenlerden daha fazla olmasına rağmen, gitmenin kaçınılmazlığı ile basit yaşantımızı kabullenme arasına sıkışıp kalıyor zavallı hayatlarımız...

    İnsanları anlamıyorum. Kadınlar ve erkekler birbirleriyle konuşurken aptallaşıyorlar. Pop gruplarından, elbiselerden, arabalardan, aptal oyunlardan, aptal spordan, aptal inançlardan bahsediyorlar ve ben katılmadığım için "Neden bu kadar huysuzsun?" diyorlar. Ben de onlara: "Ben iyiyim." diyorum. "Ama mutlu görünmüyorsun." diyorlar. Ben de onlara: "Düşündüğümü görmüyor musunuz? Aptallar mutlu olur ve siz benim zamanımı çalıyorsunuz" diyorum. Konuştuklarından hiç bir şey anlamıyorum.


    İnsanlara geri zekalı olduklarını söylemek zordur, fakat durum gerçekten de böyleyse, ne yapabilirsiniz ki???

    Işık hızı saatte 1 milyar km. Pluton gezegeni 6 milyar km uzakta, sen ışık hızında Plutona 6 saatte gider 6 saatte gelirsin, 12 saat toplam. Dünyanın Güneş etrafındaki yörüngesi uzunluğu 1 milyar km. Sen 12 saatte Plutona gider gelirsin ama Dünya güneş etrafında 12 tur atmış olur. Sen 12 saat yaşlanmışsındır ama, dünyada 10 yaşında bıraktığın çocuğun, sen gelince 22 yaşında olmuştur. Doğmak, yaşamak, ölmek, yaşlanmak nedir, dünyanın güneş etrafında 70 tur atması mıdır? Atmasaydı yaşlanmaz mıydı kimse? Yükseklerde zaman daha yavaş akar. Eğer 1 dakika uzun yaşamak istiyorsanız, Everestin tepesine yerleşmelisiniz. 1 Dakika uzun yaşamak için Everestin tepesinde yaşamak zahmetine katlanır mıydınız?

    Bir sürü soru, bir sürü neden???

    Ondan sonra da, eeee hayatın anlamı???

    Hayatın anlamı falan yok....

    Ne görüyorsan o...

    İnsanlar neler de uyduruyorlar....

    Fırsatlardan yararlananlar, fırsatları kaçıranların, kaçırdığı fırsatlardan yararlanırlar... Şans yüzünüze ömrünüzde bir kez güler, onu da anlamaz, kaçırırsınız. Fırsatları değerlendirin.

    Bazen bir durumla karşılaşırız ve "acaba bu hayatın bana verdiği bir mesaj mı?" diye düşünürüz; sen onu mesaj kabul ediyorsan o mesajdır.


    Ve hayat sana bir mesaj verdiğinde arkadan "az önceki mesajdı, mal mısın sen?" diye ikinci bir mesaj göndermez, onu anlayıp anlamamak sana kalmıştır.