Emirhan adlı kullanıcının mesajları

    LGBTİ bireyler için, özellikle baskıcı politik veya sosyal ortamlarda, iletişim kurmak ve sizin gibi diğer insanlarla tanışmak için internete başvurmak oldukça yaygındır. Bu, özellikle de internet bizi böylesine geniş ve çeşitli bir küresel topluluğa bağladığı ve bize belli bir anonimlik hissi verdiği için oldukça doğal. LGBTİ arkadaşlık siteleri de bu açıdan özellikle yararlıdır.


    Bununla birlikte, bu siteler insanlarla tanışmak ve kendimizi başka türlü söyleyemeyeceğimiz ya da istemediğimiz yerlerde kendimizi ifade etmek için harika bir kaynak oluştursa da, onların bizim olmasını istediğimiz güvenli ve anonim alanlar ve dikkatli olmadıkça etkileşimimiz olmaz. Bununla birlikte istenmeyen bir “çıkış” ya da daha kötüsü olabilir. Bazı ülkelerde kişisel anlaşmazlıklardan dolayı sitelerden ele geçirilen bilgiler sayesinde bazı LGBTİ bireylerin evlerinin basılmasına ve bilgilerinin ailelerine gönderilmesini sağladı. Mısır'da polis sahte profiller oluşturarak LGBTİ bireyleri tuzağa düşürdu...


    Bu nedenle, bu siteler yeni insanlarla tanışmak için iyi ya da gerçekten tek yol olabilirken, güvende kalmak için aşağıdaki bilgileri, ipuçlarını ve araçları akılda tutmakta yarar var.


    Sizi risk altında bırakabilecek ortak tanışma sitelerinin teknik zayıflıkları ve bunların üstesinden gelmek için yararlı stratejiler.


    LGBTİ arkadaşlık sitelerini kullanırken kendiniz ve başkaları hakkında bilgi nasıl korunur?


    Bu kılavuzdan neler öğrenebilirsiniz?


    Sizi risk altında bırakabilecek ortak tanışma sitelerinin teknik zayıflıkları ve bunların üstesinden gelmek için yararlı stratejiler.


    LGBTİ arkadaşlık sitelerini kullanırken bilgilerimizi nasıl koruruz?


    Bilgisayarınızdaki LGBTİ arkadaşlık sitelerinin kullanımının kanıtlarını en aza indirmek, bilgisayarınızı kullanmak isteyen birisinden veya çalınmaya karşı keşfedilmenizin önüne geçebilecek iyi bir fikirdir.


    İlk ve en temel adım, her kullanımdan sonra göz atma geçmişinizi silmek veya tarama geçmişini tamamen devre dışı bırakmaktır.


    Birçok web sitesi, özellikle de sosyal ağ siteleri, bilgisayarınıza çerezler adı verilen küçük dosyaları depolar, bu da söz konusu web sitesiyle ve diğer kişilerle etkileşiminiz hakkında bilgi toplar, böylece ilgi alanlarınızla alakalı reklamlar sağlayabilirler. Bu nedenle, Facebook veya Google gibi bir hesapta oturum açmış olmanız ve aynı zamanda arkadaşlık sitenizin profilinde (farklı bir sekmede bile) oturum açarsanız, bu siteler sizin hakkınızda bu bilgileri toplayabilir ve size reklam vermek için kullanabilir, hatta üçüncü taraflara. Bu siteyi kullanımınızı diğer çevrimiçi profillerinize veya etkinliklerinize bağlamaktan kaçınmak için, bir arkadaşlık sitesine giriş yaptığınızda tarayıcınızdaki çerezleri devre dışı bırakmak iyi bir fikir olabilir.


    Tarama geçmişinizi, çerezlerinizi ve diğer geçici internet dosyalarınızı güvenli bir şekilde silmek isterseniz, size yardımcı olabilecek bir dizi kolay kullanımlı Serbest ve Açık Kaynaklı Yazılım (FOSS) aracı vardır. Özellikle CCleaner ve Eraser'ı kullanabilirsiniz..


    Son olarak, birçok sosyal ağ gibi arkadaşlık sitelerinin kötü amaçlı yazılımları yaymak isteyen bilgisayar korsanları için verimli bir zemin olduğunu unutmayın. Bunu genellikle sahte bir profil oluşturarak ve mesaj göndererek, izleyicileri ve alıcıları "web sitelerine" veya "videolarına" yönelik bir bağlantıya tıklamaya teşvik eden girişimlerde bulunurlar. Bununla birlikte, bu tehditten kendinizi çok basit bir ilkeye uyarak koruyabilirsiniz: göndereni tanımıyorsanız, özellikle profil veya mesajlar şüpheli görünüyorsa, gönderdikleri herhangi bir köprüyü tıklamayın.

    Biri hammâmcıoğlu adı Bahşi

    Ki olmuş lebleri la’l-i Bedahşî

    Od urup sînemi hammâm etti

    Gözümden ona ol iki câm etti


    ?


    (Hamamcının Bahşi adında bir oğlu,

    Dudakları sanki Bedahşan yakutu,(Kırmızı değerli bir taş)

    Göğsüm sanki alev aldı, hamam gibi oldu,

    Gözümden ise ona iki kadeh kalktı.)

    Gelin, gelin biraz ol nev-cüvânı ağlayalım

    Neden yıkıldı bu serv-i revânı ağlayalım.

    Hem onu ağlayalım hem onun firâkından

    Cihân ne odlara yandı cihânı ağlayalım.


    (Gelin, biraz o taze delikanlının ölümüne ağlayalım

    O yürüyen servi gibi boyunun neden yıkıldığına ağlayalım

    Hem ona ağlayalım, hem de onun ayrılığıyla

    Ateşler ile yanan dünyaya ağlayalım.)


    ?

    Ne gördüm âh aman el-aman bir âfet-i cân

    Gelip yanımda güneş gibi oldu şûle-nisâr

    Saçı fütâdesinin hâbı gibi pejmürde

    Nigâhı âşıkının hâtırı gibi efgâr

    Vücûdu ham gümüşten beyaz, gülden nerm

    Boyu henüz yetişmiş nihâlden hem-vâr.


    (Hamamda can yakan bir güzel gördüm, ey aşk!

    Yanıma geldi, ışık saçtı güneş gibi

    Saçları ona vurgunların yatakları gibi dağınık

    Bakışı ona aşıkların gönülleri gibi dargınca

    Vücudu işlenmemiş gümüşten daha beyaz, gülden taze

    Boyu henüz yetişmiş bir daldan hoştu.)


    ?

    İzn alıp cuma namazına deyu mâderden

    Bir gün uğrulayalım çerhi sitemperverden

    Dolaşıp iskeleye doğru nihan yollardan

    Gidelim servi revânım yürü Sadabâd’a.


    Nedim


    (Cuma namazına diye izin alıp anneden

    Bir gün uğurlayalım sitemkar yüzleri

    İskeleye doğru dolaşıp ıssız yollardan

    Gidelim servi(uzun) boylum yürü Sadabad’a)

    Ali Ufki Bey, kendi döneminin padişahı olan IV. Mehmet'in de Ermeni kökenli bir oğlana olan tutkusunu şu ifadelerle dile getirmiştir:


    "Şu anda hüküm süren Padişah, Güloğlu adında İstanbullu genç bir oğlana âşıktır. Padişah'ın musiki içoğlanı olan bu kişi şimdi onun gözdesidir ve kendisine imparatorluğun en önde gelen mevkilerinden, neredeyse divan reisliğine denk kubbe veziri rütbesi verilmiştir."

    “Desti dellâki görüp ol zülfi anberfâmda

    Başuma kaynar sular koydu duşa hammâmda.

    Babanın cânı yürek yağı çekerler kanı

    Ana beş beş doğura senin gibi oğlanı.”


    Behişti


    (Amber kokulu saçlarında, hamamcının elini gördüğümde

    Hamamda başıma kaynar sular döküldü

    Babanın cânı yürek yağı çekerler kanını

    Analar beşer beşer doğursun senin gibi oğlanı.)

    Hüsne mağrûr oldun ey ruhları al

    Seni bu güzellik çok nazlandırdı

    Fahreyleme zîrâ çarhı köhne

    Nice mahbûbları sakallandırdı.


    Merzifonlu Eyyûb Sabrî


    (Güzelliğinle gururlandın ey alyanaklı

    Seni bu güzellik çok nazlandırdı

    Pek övünme, çünkü köhne felek

    Nice erkek sevgiliyi sakallandırdı!)

    Ol Hıta mahbubı gör kim turresin çîn gösterir

    Nokta-i hali ile gül üzre pür çîn gösterir

    Deyr içinde zülfini zünnar edip ol muğbeçe

    Bana sundukda kadeh üstünde haçın gösterir


    Şair Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman), burada meyhaneci çırağı diye anlattığı bir Hıristiyan oğlana aşık olduğunu anlatmaktadır.


    (O Hıta dilberleri kadar güzel olan oğlan,

    güle benzeyen yanağındaki beniyle daha da çekicileşip kâkülünü bize gösterir.

    O meyhane oğlanı saçını beline kuşak gibi yapar

    bana kadeh sunduğunda sanki haç kolyesini göstermiş gibi olur)

    Akl ü fehmin din ü imanın nice zabt eylesün

    Kâfir olur hey Müselmanlar o tersayı gören

    Kevser'i anmaz ol içdüğü mey-i nâbı içen

    Mescide varmaz o varduğı kilisayı gören


    Fatih Sultan Mehmet tarafından hristiyan bir oğlan için yazılmıştır.


    (Hey Müslümanlar! O Hıristiyan dilberini bu güzellik içerisinde görenler akıllarını, şuurlarını, din ve imanlarını nasıl korusunlar? Onu gören insanın neredeyse kâfir olası geliyor.

    O Hıristiyan güzelinin içtiği saf şarabı içenler, Kevser şarabını artık hatırlarına bile getirmezler, onun gittiği kiliseyi görenler, bir daha mescide ayaklarını basmazlar.)

    Oğlanların tüyleri ergenlik zamanı gelişip sakal ve bıyığa dönüşünce, onlar artık sevgili olmaktan çıkar ve güzelliklerini kaybederler:


    Meydânı ruhi yarda oynar iken dil

    Hattı erişip dedi bunun bitti sakalı

    Veren ruhuna zîb ü bahâ hâl ü hatındır

    K'onlardır eden hüsn metâını bahâlı.


    Mesîhî


    (Sevgilinin yanak meydanında dil oynarken,

    Ayva tüyleri büyüyüp dedi bunun sakalı çıktı.

    Yanağını süsleyen ben ve tüylerindi

    Senin güzel malını değerli kılan onlardı.)

    Dilde bu âteşi yakan mahdum

    Tıflı nevres henüz dahi masûm

    Görünür gerçi sûretâ mazlûm

    Hâli Hindûsu lîk âfeti Rûm

    Yaktı gönlümde nârı Bû Leheb'i

    On üç on dört yaşında bir Çelebi.


    Sükkerî


    (Dilde bu ateşi yakan oğlan,

    Daha yeni yetişmiş bir masum.

    Görünüşte güya uysaldır ama

    Hint beniyle bir Rum afeti gibidir.

    Gönlümde Ebu Leheb'in ateşini yakan

    On üç on dört yaşında bir güzeldir.)

    Dönemin alimi ve resmi tarihçisi Ahmet Cevdet Paşa, Maruzat adlı eserinde son durumu şöyle özetlemiş:


    "...Kadın düşkünleri çoğaldı, delikanlı meraklıları azaldı. Oğlancılık sanki yere battı. İstanbul’da eskiden beri delikanlılara karşı olan aşk ve ilgi kızlara yöneldi. Sultan Üçüncü Ahmed zamanından beri devam eden Kâğıthane seyri daha fazla rağbet buldu. Gerek orada, gerek Bayezid Meydanı’nda arabalara işaret verme usulü başladı. Devletin önde gelenleri arasında kulamparalığıyla meşhur Kâmil ve Âli Paşalar ile onlara mensup olanlar kalmadı..."

    Kuhistan Sultanı Kabus'un oğluna nasihatı, Kabusname kitabından:


    "... ve yaz olunca avretlere meylet ve kışın oğlanlara, ta ki bedenen sağlam olasın. Zira ki oğlan teni sıcaktır, yazın iki sıcak bir yere gelirse teni azıtır ve avret teni soğuktur, kışın iki soğuk bir yere gelse teni kurutur vesselam."