Lut Kavminden önce eşcinsellik yok muydu?

  • Kuran'da, A'raf Suresi 80 ve 81. ayette Lut kavmi için "Lût'u da Peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: "Sizden önce âlemlerden hiçbir kimsenin yapmadığı çirkin işi mi yapıyorsunuz?"", "Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz." denilmektedir.


    Aksine eşcinselliğin kökeni Lut kavminden ileriye, insanlık tarihi kadar eskiye dayanıyor. 1500'ün üzerinde hayvan türünde de eşcinsellik var.


    Tarihin ilk epik şiiri sayılabilecek olan Gılgamış destanında yer alan Enkidu-Gılgamış ilişkisinin homoerotik okunabileceğini birçok bilim insanı kabul etmiştir. Gılgamış’a bir “arkadaş” olarak yaratılan Enkidu’nun ölümünden sonra Gılgamış’ın ağıtı nerdeyse bir “kadın”ın ağıtıdır. Gılgamış kendini yerden yere atar, giysilerini parçalar, saçını yolar. Sümer (güney Mezopotamya) edebiyatının ilk eserlerinden kabul edilen bu destan, daha sonraları Mezopotamya’nın kuzey/güney farklılığı konusunda da öngörüleri doğrulamaktadır. M.Ö. 2. binyıl içerisinde kuzeyde Asur, güneyde ise Babil olarak tanımlanan Mezopotamya uygarlıklarında, Babil’in eşcinselliğe daha ılımlı yaklaşımı göze çarpmaktadır. Asur yasalarında eşcinsellik cezalandırılırken, Babil yasalarında bu konuda herhangi bir ceza bulunmamaktadır. Aynı dönem içerisinde diğer bir önemli uygarlık olan Hititlerde de eşcinsellik karşıtı bir yasa yoktur.


    Diğer bir uygarlığın, Mısır’ın ise, eşcinsellik konusundaki yaklaşımı bazı arkeolojik kalıntılar ve tarihi belgelerden bilinmektedir. Bu kadim uygarlığın mitolojisinde yer alan öneli tanrılardan Seth ve Horus’un hikayesi ilginç bir örnek sunmaktadır. Her ikisi de erkek tanrılar olan Seth ve Horus, Seth’in Horus’u baştan çıkarma girişimiyle farklı bir boyut kazanır. Bir hikayede Seth, Horus’u baştan çıkarmayı başaramaz, ama Horus’a “arkan ne güzelmiş” der. Seth, Horus’u evine yemeğe çağırır ve bu buluşma Seth’in Horus’un bacakları arasına boşalmasıya sonuçlanır. Hikayenin başka bir türevinde ise Horus kendi spermini Seth’in en çok sevdiği sebzelerden biri olan marul üzerine akıtarak ve Seth’in bunu yemesini sağlayarak Seth’i hamile bırakır.


    Mısır’ın farklı cinsiyet kimliklerine yaklaşımının bir diğer dışavurumu ise tanrı Hapi’dir. Nil nehrini temsil eden bu tanrı bir erkek olarak tasvir edilmesine rağmen, bir kadının göğüslerine sahiptir. Kadın göğüsleri Nil nehrinin bereketini simgelemektedir. Belki de günümüzde “trans-gender” olarak tanımlanabilecek olan bu tanrının Mısır’ın en önemli tanrılarından biri olduğunu unutmamak gerekir.


    Eşcinsellik tarihi açısından diğer bir önemli buluntu ise, yine Mısır’da Niankhnum ve Knumhotep’e ait mezardır. Meslekleri “saray maniküristlerinin şefleri” olarak tanımlanan bu iki kişinin birbirleriyle olan ilişkisi de tartışma konusudur. Klasik Mısır sanatında sadece eşler için kullanılan yakınlık göstergeleri (yakın kucaklaşma, burunların birbirine değmesi), bu mezarda iki erkek için kullanılmıştır. Her ikisinin de evli olduğu bilinen Niankhnum ve Khnumhotep’in bu derece yakın bir ilişki içerisinde tasvir edilmesi kimi bilim insanları tarafından ikiz oldukları şeklinde yorumlanmış olsa da, Mısır sanatı ve kültürü içerisinde ayrıcalıklı bir durum olarak göze çarpmaktadır.


    Antik çağ içerisinde eşcinsellik konusunda en zengin kaynaklardan birine sahip olan kuşkusuz antik Yunan uygarlığıdır. Belgeler yanında sanat eserleri de antik Yunan eşcinselliği konusunda oldukça geniş bilgiler sunmaktadır. Yazınsal olarak elimizdeki en eski kaynaklardan biri olan Homeros’un İlyada’sında (M.Ö. 8. yüzyıl) doğrudan değinilmemesine rağmen, destanın en önemli karakterlerinden biri olan Akhilleos’un Patroklos’la olan ilişkisi klasik dönem (M.Ö. 5. yüzyıl) yazarları tarafından bir aşk ilişkisi olarak tanımlanmıştır. Paiderastia, bu dönemde daha olgun bir erkeğin (erastes – 20’li yaşlarında) daha genç bir erkekle (eromenos – ergenlikten 18 yaşa kadar) olan ve cinsellikle beraber genç erkeğin eğitimini de içeren ilişkisini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu tür ilişkilerde (“aktif” tarafın daha olgun olan taraf olduğu) anal cinsellik yazınsal olarak yadırgansa bile, (genel olarak öngörülen bacak arası sürtünerek yaşanan bir cinsel birliktelikti) gerçeğin (!) ne olduğu konusunda komedi yazarları ipuçları sunmaktadır.


    Antik Yunanistan’daki eşcinsellik konusunda belki de en çarpıcı ilişkilerden biri, Atina’nın adlarına heykeller dikerek kutladığı Harmodios ve Aristogeiton’dur. Tiranisid’ler olarak bilinen bu ikili, bir tiran (siyasi erki zorla ele geçiren biri) olan Hipparkhos’u öldürmüşlerdir. Sevgili oldukları bilinen Harmodios ve Aristogeiton, Atina agorasında (pazar yeri) heykelleri dikilen ilk vatandaşlardır. Antik Yunanistan’da tüm eşcinsel ilişkilerin erastes-eromenos idealine bağlı olmadığı ve bu “ideal” dışındaki ilişkilerin de horlanmadığı bazı diğer belgelerden de bilinmektedir.


    Kadın eşcinselliği konusunda antik Yunanistan’dan en iyi bilinen kişi kuşkusuz Sappho’dur. Antik yazarlar da dahil olmak üzere şiirleri hayranlık uyandıran bu şair, Yunanistan’ın Lesbos (Midilli) adasındandır (günümüzde kadın eşcinseller için kullanılan lezbiyen terimi bu adanın isminden gelmektedir). Evli olsa da ve erkeklere de aşk şiirleri yazsa da, şiirlerinin ana temasını oluşturan kadın güzelliği ve kadın bedenine şiirsel yaklaşımı, antik yazında ender raslanan kadın eşcinselliği konusunda kısmen de olsa zengin bir kaynak oluşturmaktadır.


    Roma uygarlığının, Yunan uygarlığından etkilendiğinin açık olmasına rağmen, cinselliğe daha heteronormatif olarak yaklaştığı söylenebilir. Bir erkeğin diğer bir vatandaş erkekle cinsel ilişkisinin tabu olduğu Roma’da, bir erkeğin köle bir erkekle (veya eğlence sektöründe çalışan infames – şarkıcı, dansçı, vs. – kişilerle) aktif olarak yaşadığı eşcinsel bir ilişki normal kabul edilmekteydi. Bu öngörüye rağmen, bazı ileri gelen Roma liderlerinin cinsel yaşantılarının normatif olmadığı da bilinmektedir.


    Julius Caesar hakkında “her kadının erkeği, her erkeğin kadını” dendiği, Roma İmparatorlarından Tiberius’un cinsiyet ayrımı gözetmeksizin orjiler düzenlediği, Nero’nun ise sevdiği bir genç erkeği hadım ettirerek evlendiği bilinmektedir. Belki “skandallar” başlığı altında anılabilecek bu Roma imparatorların cinsel hayatları dışında bir istisna Hadrian’ın Antinoos’a olan aşkıdır. Bir Anadolu kentini ziyareti sırasında (büyük olasılıkla modern Bolu’da) karşılaştığı Bithinya’lı gence aşık olan Hadrian onu korumasına almıştır. Antinoos’un daha 20 yaşındayken Mısır’da sebebi bilinmeyen ölümünden sonra Hadrian onun adına bir şehir kurmuş (Antinoopolis), imparatorluğun her yanına heykellerini diktirmiş, hatta onu tanrılaştırarak adına tapınaklar inşa etmiştir.


    Yukarıdaki çok kısa özet, Roma imparatorluğunun sonuna kadar olan süreçte eşcinsellik tarihinden kısa “kapı-aralıkları” sunmaya çalışmıştır. Kuşkusuz, gerçek bundan çok daha karmaşıktır. Tarih boyunca cinsellik (eşcinsellik de dahil olmak üzere) ve cinsiyet, bir güç arenası olmuş, olmaya da devam etmektedir. Siyasi erkler tarafından kategorilere ayrılan, tabulaştırılan ve çoğu zaman yasaklanan cinsellik tüm formlarıyla insan doğasının her zaman ayrılmaz bir parçası olmuştur.


    Kaynaklar:

    Diyanet Kuran Meali,  A'raf Suresi 80. Ayet - kuran.gen.tr

    Antik Çağda eşcinsellik – kısa bir bakış - yeniduzen.com

  • Kuşlardan memelilere ve sürüngenlere kadar, cinsel ilişkide bulunabilecek her tür hayvanda eşcinsellik vardır.

    Penguenler, aslanlar, yarasalar, kuşlar, yunuslar, filler gibi



    Frank'ın yazdığı gibi bilim insanlarına göre "üstteki videoda örnekleri görüldüğü gibi" kanıtlanmış 1500'ün üzerinde havan türünü eşcinsellik var.

    Cübbeli Ahmet'e ve islami kaynaklara, yani okuduğu islami kitaplara göre de sadece domuz ve eşekte eşcinsellik var :S



    İslam'da bilimle uyuşmayan çok sayıda konu, tezatlık ve saçmalık var.

    Ben neye inanıyorum diye sorgulayacak ve biraz araştırma yapacak bir müslümanın fazla müslüman kalabileceğini sanmıyorum.

Participate now!

Don’t have an account yet? Register yourself now and be a part of our community!