En azından teoride, kocaların eşlerine sadık olmasını istemeleri dışında, İbraniler de zinaya komşuları gibi yaklaşıyordu. Öte yandan yaşadıkları yerde eskiden olmayan yeni bir cinsel “nefretin” tohumlarını kendi yordamlarınca ektiler. Nitekim Tevrat, erkekler arasındaki anal seksi en adi suç sayıyor ve cezasını taşlanarak öldürülmek olarak tayin ediyordu. “Bir kadınla yatar gibi erkekle yatmayın; zira bu iğrençtir,” diye buyurur Levililer. “Akan kanlarından kendileri sorumlu olacak.” Öte yandan uygarlığın başlangıcından itibaren “birlikte olan” erkeklerin olduğuna şüphe yoktu. Ama bunu yaparak hayatlarını ilk kez tehlikeye atıyorlardı.
Dicle-Fırat havzasının büyük bir kısmında bin yıldan uzun zamandır toplumsal düzeni tesis etmiş olan Hammurabi yasaları, eşcinsellik hakkında bir şey söylemiyordu. Eshunna ve Mısır yasaları da bu konuda sessiz kalmıştı. Hititler baba-oğul ilişkilerini yasaklamıştı, ama bu enseste karşı genel bir kuralın parçasıydı. Asurlular bir adamın kendisini tekrar başka adamlara sunmasının utanç verici olduğunu düşünüyorlardı ve erkeklerin aynı sosyal sınıftan erkeklere tecavüz etmesini yasaklamışlardı. Buna karşın İbraniler, ayrım ve istisna gözetmiyordu. Nitekim erkekler arasında cinsel ilişki kim aktif kim pasif olursa olsun yasaktı. Yahudi Tanrısı bundan öylesine nefret ediyordu ki, bunu göstermek için Sodom ve Gomora şehirlerini helak etmişti.
Bu hikayeden (ve can alıcı noktası: hikaye doğru değil) önce, İbranilerin neden böyle bir tutum takındıklarına kısaca bir göz atalım. Daha önce gördüğümüz gibi kadim Yahudiler, manevi dile tercüme ettikleri bir fiziksel savunmasızlık duygusuyla maluldüler. Katı cinsel sınırlar çizen Yahudiler beden siyasetini büyütmeye çalışıyorlardı. Erkeklerle seks yapan erkekler, hemcinslerini, hayvanlarla seks gibi çocuk vermeyen cinsel faaliyetlerde kadınların “alıcı” rollerine büründürerek sınırları bulanıklaştırıyorlardı. Kocalar ve eşleri daha fazla İbrani dünyaya getirdikleri sürece İbraniler arasında cinsel haz asla yasaklanmamıştır. Buna karşın sırf erotik haz için birleşildiğinde veya gayrimeşru çocukla sonuçlanan cinsel ilişki kurulduğunda (zina ve ensestte olduğu gibi), bir bütün olarak İsrail milleti zayıflıyordu. Tanrı Yahudileri helak etmekle tehdit etmişti: Eğer kendilerini içten güçsüz bırakırlarsa, dışarıdan mahva uğratılacaklardı.
Bu bağlamda kutsal kitaptaki eşcinsellik karşıtı yasalar aynı zamanda dış politikanın araçlarıydı. Sırf Yahudilerin komşuları erkek erkeğe sekse izin verdiği için bu tarz seks (kutsal kitaplar lezbiyen ilişkileri göz ardı eder) yasaklanmıştı. Nasıl ki, bölgede hayvanlarla seks yaygındı, aynı şekilde hemcinslerle ilişkiye yönelik de yumuşak bir tavır takınılmıştı. Tanrı buyruğuna dayanarak, Yahudi olmayan diğer toplumlarda “yapılanları yapmamak” Yahudilerin misyonu olduğundan, eşcinsel seks Yahudilerin onları reddederek kendilerini tanımladıkları “kerih yabancı” uygulamalardan sadece biriydi. Eğer İbranilerin düşmanları eşcinselliğe izin verdiyse, Yahudi hukukunun onu yasaklaması kaçınılmazdı.
Levililer kitabının Musa’ya doğrudan inen Tanrı kelamı olduğu sanıldığından, eşcinsel seksten dolayı helak etme tehditleri deyim yerindeyse hakikat olarak kabul ediliyordu. Ama basit bir yasa insanların davranışlarını değiştirmeye çoğu zaman yetmez. Mesele, Tanrı’nın tehdidini yerine getirişine dair dehşetengiz bir örnek vermenin gerekli olduğudur. Gariptir ki, Tevrat böyle örnekler vermez. Anekdotlar, alegoriler ve tekrarlarla dolu bir kitapta eşcinsellik konusu nispeten kuru bir dille ve sadece iki kez dile getirilir. Açığı kapatmak için sonraki dönemlerde gelen bazı âlimler Sodom ve Gomora şehirlerinin helak olması hakkındaki eski Tekvin hikayesini yeniden yorumlarlar. Bu çaba en hafif ifadeyle zorlamadır (çünkü bu şehirlerden ne birinin ne de ötekinin eşcinsel seksin yatağı olduğuna dair bir kanıt yoktur) ama sonunda başarılı olur. Lanetlenmiş bu iki şehrin hikayesi, eşcinsellik karşıtı önyargıyı yaymak için başvurulan en yaygın tarihsel mite dönüşmüştür.
İbrahim’im yeğeni Lut, Gomora’yla birlikte “Ovanın Şehirleri” diye bilinen Sodom şehrinin bir sakiniydi. Şehirlerin sapkınlığıyla ilgili haberler Tanrı’ya ulaşınca, Tanrı yabancı seyyah kılığındaki iki meleğini inceleme yapmaları için şehre göndermiş. Lut, meleklere gece konaklamalarını teklif etmiş ama bu durum şehir ahalisini rahatsız etmiş. Melekler geceleyin bir köşeye çekilmeden önce bir güruh insan Lut’un evinin dışında toplanmışlar. “Belki tanıyoruzdur,” diye seyyahları görmek istemişler. Lut’un bu isteği geri çevirmesi kalabalığın öfkesini arttırmış. Buraya kadarki hikayenin kilit noktası “tanımak” sözcüğüdür (özgün İbrani metinde ve’nida’ah diye geçer). Çoğu âlimin savunduğu gibi bu sözcük basitçe “tanışık olmak” anlamına mı gelmektedir? Yoksa doğrudan seksi mi ima etmektedir? Şehir ahalisi sadece ziyaretçileri görmek mi, yoksa onlara tecavüz mü etmek istemektedir? Bu sorulara cevap vermek imkansız, özellikle Lut’un verdiği karşılığı düşünürsek: “Hiçbir zaman bir erkekle yatmamış iki kızım var. Onları size getireyim ve onlara istediğinizi yapın. Fakat bu adamlara hiçbir şey yapmayın, çünkü onlar benim çatımın altına sığındılar.” Kalabalık Lut’un kızlarının ırzına geçme derdinde değildi, onun misafirlerini “tanımak” istiyorlardı. Lut’un kapısını kırmak için ileri atıldıklarında melekler hepsini kör etti. Ertesi sabah Lut ailesiyle birlikte orayı terk etti ve Tanrı gökten cehennem ateşi yağdırarak Sodom ve Gomora şehirlerini sonsuza dek helak etti.
Sodomlu güruhun suçunun yabancılara misafirperverlik göstermek âdetini çiğnemeleri olduğu yolunda genel bir fikir birliği mevcuttur günümüzde. Lut evine aldığı iki meleği himaye ederek Bronz Devri’nde yaşayan edepli herhangi bir Yakındoğulu ev sahibinin yapacağı şeyi yapmıştır. Kalabalığın, yabancıları azgınca “tanıma” isteğine (onları bedensel olarak tanıma niyetleri olmasa bile) karşılık, kılık değiştirmiş melekler tarafından kabalıktan çok daha feci bir tepkiyle karşılaşmışlardır. Ama hakikat bunun iyi bir hikaye olmasını engellemediği gibi insanların bu hikayeyi eşcinselliğe dair eğitici bir hikaye haline getirmeleri de uzun zaman almamıştır. Bunu ilk kez bizzat Yahudiler, MS 1. yüzyılda Yunanlar ve Romalılar arasında her türlü eşcinsel seksin yaşandığını görüp dehşete kapıldıklarında yaptılar. Yeniden yorumlanan hikaye çok geçmeden Hıristiyan kilisesi tarafından benimsenir ve daha sonra tarihin en tehlikeli eşcinsellik-karşıtı yasalarının temeli olur. Henüz MS 6. yüzyılda, Hıristiyan Bizans İmparatoru Justinian, Sodom ve Gomora’yı eşcinselleri infaz edişinin sebebi olarak göstermişti. Justinian’ın yasalarından biri şöyle der: “Bu suçlar yüzünden kıtlık, depremler ve salgın hastalıklar vuku bulmaktadır.”
Erıc Berkowıtz, Seks ve Ceza