Bölüm 131

Ertesi gece Keş aradı yine. Sabah Karabiber’le buluşmaya gideceğimden gece erken yatmaktı planım ama ne zaman “erken yatacağım” diye kendime söz versem, sanki tüm dünya el ele veriyor ve bana inat yapar gibi, olayı “nah erken yatarsın”a getiriyordu. Oldum olası böyle abi! Yok çişim gelir, yok ışığı kapatmaya üşenirim, yok biriyle mesajlaşmaya takılırım, yok su içmek isterim, yok ebesinin amı…. Yok da yok, uykun var mı dersen o da yok lan.. Hele ki “erken yatmam gerekiyor” durumları söz konusuysa, normalde uyuyabileceğim bir saat olsa da uyuyamam.. Ya bir aksilik çıkar ya da bünyem direnir; ve ben gözlerimi pörtlete pörtlete yatağımda uzanarak “son bi sigara daha içem uyurum sonra” der dururum sabaha kadar. Bir de o sabaha karşı binen göt korkusu var ya; offf paha biçilmez.. Civardaki tüm köpekler aynı anda acı acı ulumaya başlar ve ben yatakta tırnaklarımı kemirerek “ezan okunsa da üç harfliler defolsa gitse” diye gözlerimi yaşartıp dururum.. Eskiden bu kadar tırsak değildim, hep mahalledeki piçler yüzünden! Ne zaman bir araya gelsek o dedelerinin, ninelerinin zamanından kalma peri masallarıyla ödümü koparırlardı.. Bendeyse hiç yok böyle olaylar.. Benimkilerdeki tek olay “ninem pekmez kaynattı,dedem sikini oynattı”; başka da atraksiyonları yok! Özenirdim bi de haa.. Çok isterdim benim de öyle ayakları ters dönmüş “şey”ler gören bi dedem falan olsun.. Bizimkilerin tek gördükleri şey “şişenin dibi” amk!


Eh Keş sorunca “müsait misin?” diye tatlı tatlı, hazır uyumamak için bahane aradığımdan götüm başım ayrı oynadı yine.. “Tabi yaa, ne işim olcak ki” diyerek hemen “Ne olur yine konuşalığğğğğm öyle ıhtırmalı gaktırmalı” modunda beklemeye başladım.. “Ya dün mesajına yanıt veremedim kusura bakma, Pan’ın sınıfta kalmasına çok üzüldüm.. Efes de kalmış duyduğuma göre?” dedi.. Bir anda “ıhtır beni yarim” modum yerle bir oldu.. “Öyle oldu yaa.. Ben de üzüldüm.. Hala da üzülüyorum..” deyip sustum.. “Neden o kadar üzülüyorsun ki?” diye sordu malak malak.. Sinirim bir anda tepeme çıktı ve “Abi bu gece içmeyeydin iyiydi.. Baksana ağzından çıkanı kulağın duymuyor.” dedim.. “Yok ne içmesi lan! Yaz okulunda hallederler oğlum, halledemezler mi ki?” dedi “bugün de hava çok rüzgarlıydı” der gibi bir sesle.. “Yaz okulu mu?” dedim birden.. “Evet duymadın mı? Akşamüstü okulun sitesinden ilan edildi..” dedi.. O an Keş yanımda olsa sabaha kadar masaj yapardım böyle “Ha benim canııııım, aslanıııııım, yiğidim, erkeğim! Ha benim kara gözlüm” diye seve seve..


Odamda “Hııııııaaaaaaaaaaaaaaaa” diye bağırıp zıplamamak için zor tutuyordum kendimi.. “Kapat kapat sonra ararım ben seni” deyip telefonu yüzüne kapattım ve Pan’ı aradım.. “Ne var amk bu saatte! İyi geceler öpücüğü mü istiyorsun” diyerek açtı telefonu.. “İstemem mi yavrum” dedim yavşak yavşak.. “He ne oldu söyle hadi, zaten evde sigara içemiyorum; bir an önce uyuyum da sabah olsun kaçayım dışarı” dedi bıkkın bir şekilde.. “Kocaya kaçma yaşın geldi sen hala sigara içmeye kaçma peşindesin çıksçıksçıks” dedim ayıplar gibi.. İkimizde anırarak gülmeye başladık.. “Oğlum valla sikicem ya bi yavşamadan duramıyon haa..” dedi.. “Yaz okulu boyunca daha çooook yavşıcam sana” dedim gülerek.. “Oha lan! Çıktı mı yoksa!” diye bağırdı birden.. “Yeminle çıkmış, Keş görmüş okulun sitesinden..” dedim.. Bir anda sevinci kursağında kalarak “Ben güvenmiyom o mala, dur bi bakayım burdan” diyerek bilgisayarını açtı.. Beş dakka sonrasında ikimiz de telefonda halay çekiyorduk “narinom narinom narinarinom” diye bağırarak.. Aşağıdan annem seslendi “Sessiz ol ayvan! Uyuyana saygın olsun biraz be!” diyerek..


Aşırı doz sevinç çok pis kafa yapıyordu.. Annem sessiz ol deyince ben fısıldayarak “naynarinarinom nari nari nom”lamaya devam ettim.. Rahat yarım saat salak salak halay çekmişizdir.. Birden “Oğlum sigara işini napcaz lan?” dedim.. Bir anda ikimiz de kahkaha krizine girdik.. “Oğlum yaz okulu çıkmış sen hala sigarayı napcaz diyorsun! Götüne sok amk” diyerek gülmeye devam etti.. “Bol bulursak olur valla” deyip gülmeye devam ettim.. “Neyse hacı ben yarın erken kalkıcam, uyumaya çalışayım.. Yarın akşam konuşur plan yaparız” dedim.. “Akşamüstü ararım ben seni” dedi.. “Yok yok arama sen, yarın yengenle buluşuyorum” dedim.. “HııııııııııIIIIIııııııı” dedi hani böyle “seni gidi seniiiii” der gibi.. Gülmeye başladım “Yok lan olmaz öyle şeyler, ciddi düşünüyoruz” diyerek.. Bu sefer de “OoooOOOoooooo” çekmeye başladı telefonda.. “Abi bi kendine gel lan” diyerek gülüyordum.. “Hadi bakalım sana yengeyle kolay gelsin” deyip şu “of yavrum hepsi senin mi!” ıslığından öttürdü.. “Ya valla sikicem ha yapma dedikçe yapıyorsun! Görürsün oğlum ben de senin manitan olduğunda yapıcam aynısını ama dikkat et bu seferki de paşa kızı olmasın! Malum sağlam siktir çekiyorlar…” diyerek “Görürsün lan, bak valla görceksin sen” diye sayıklamaya başladım.. “Lan göte bak! Ben senin o ‘biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar’ dediğin günleri de gördüm! Şimdi kalkmış siklik yapmaya çalışıyon ama yemezleeeEEeer!” dedi.. Bu dediğinin üzerine yine krize girdik.. “Abi ama haketmiştiniz lan o nasıl yiyişmekti öyle amk” dedim gülerken.. “Eeeeee abin bu işlerin ustası, bi gün seni de görür veririz notunu” dedi.. “Görmesine görürsün de yanına peçete almayı unutma” dedim pişkin pişkin.. “Huahauhauhauhau” diye barzo barzo gülmeye başladık.. “Neyse hadi yeter bu kadar makara sana, şimdi siktir git” dedi birden ciddileşip.. “Tamam hadi siktir git, öptüm” dedim.. “Öptürdüm” deyip kapattı telefonu.. İki sigara boyunca da mesajlarla birbirimize giydirmeye devam ettik.. İnsan gibi sevinmek ne hiç bilmiyoruz; normalde iki bacağın arasında olan bizde iki lafın arasındaydı.. Yok be abi, “taşşak”tan bahsediyorum, aklın fesat….


Pan’la taşşak muhabbetinde iğrençliğin dibine inmişken Keş mesaj attı “Uyudun mu?” diye.. “Annem uyandı az önce, uyumasını bekliyordum :/” dedim.. Aradan on dakika geçince bir mesaj daha attım “Bu gece müsait olamıcam gibi, bizimkiler uyanıp uyanıp duruyor.. Yarın gece mi konuşsak?” diye.. “Tamam sorun değil, yarın gece benim için de daha iyi olur.” yazmış.. “Tamam, iyi geceler.” dedim.. “İyi geceler :* ” diye bir mesaj attı.. 12 karakter ve 2 boşluk olan mesajda ben sadece o son iki karaktere takılı kaldım.. Ardından bir mesaj daha geldi “O mesajı okuduktan sonra sil ki başkası görmesin :* ” diye.. “Tamam siliyorum tüm yolladığın mesajları okuduktan sonra, sen de aynısını yap da göte gelmeyelim” yazıp gönderdim.. “Aynen” yazmış. “Tamam ben kaçtım iyi geceler” yazıp telefonumun alarmını kurduktan sonra şarja taktım.. Bir yıla yakındır görmediğim Karabiber’i göreceğim için içimde tuhaf bir heyecan vardı.. Hani olur ya böyle ilkokulda o karne günü öncesi bir heyecan, aynısı işte.. Karnendeki notların tamamının ne olduğunu önceden bilirsin, ama yine de heyecanlanırsın o gün gelip çattığında.. Çünkü o karne sayesinde duyacağın bir “aferin sanaaa”ya açsındır.. ve o “aferin sanaaa”dan sonra gelecek olan tatil…


Sahi, bu tatiller beni çocukluğumdan beri çok heyecanlandırıyor.. Tatillerde ne yapıyordum da bu kadar “tatil gelsin” diye ölüp bitiyordum diye düşündüğümde; “Hiç bir bok”a varıyorum.. “Hiç bir bok” için bu kadar heyecanlanan başka bir insan yoktur sanırım.. “Sabahları erken uyanmak zorunda değilim” ile “Geceleri erken uyumak zorunda değilim” arasında mekik dokuyan harika tatil fantezileri.. Bir “Şuraya gidelim..”, ya da ne bileyim “Bunu yapalım” falan yok.. Sadece “Bak yarın bize okul tatil, sabah beni sakın uyandırayım deme anne!” diyerek dayılanma keyfi.. O da ilk gün.. Sonra annemin “Bak yarın okul var, böyle uyuma, oooh, uyuma da sabah sorcam ben sana!”ları.. “Yarın gitmesem olmaz mıııığ” diye sızlanan ben ve annemin “Okumaya niyetin yoksa hiç gitme oğlum.. Veririz seni sanayide babanın bi arkadaşının yanına, kafan kırıla kırıla öğrenirsin hayatı.. Okuyosanız bana okuyonuz sanki!” diyerek “Kararı bana bırakan!” bakışları. Ve götüne baka baka okula giden ben..


Düşününce tatillerden aslında nefret etmem gerekiyor.. O tatiller bir nevi “uçak” gibiydi.. Kırk yılın başı üç beş kuruş fazladan para geçer eline ve normalde otobüsle gittiğin bir memlekete uçakla gidersin ya.. İşte hayatımdaki tatiller de otobüse binmektense fırsattan istifade ettiğim o “uçak” gibiydi.. “Uçakla gittiğin yerden otobüsle dönmek” var bir de; yani biten tatillerin ardından yüzüme çarpan acı gerçek.. “Aslında hiç tatil olmasa keşke” dedim kendime birden.. Sonra kulağımı çekip elimi duvara vurarak “Töbe allam sen beni affet öyle demek istemedim” diyerek bitmek üzere olan yaz tatilimin yasını tutmaya başladım.. Yaz okulu açılmıştı, evet iyi de oldu ama tek ders sınavına kaldığımdan 3 hafta içinde bitecek diye kahrolduğum tatilim, 1 haftaya düşmüştü.. “Keşke hayat hep tatil olsa, karnımız kendiliğinden doysa, güzel de bir evim olsa.. offfff ama offfffffff! ” diyerek piç olan tatilimin üzerine bir sigara daha içtim.. Sigaram bittikten sonra “semazen” pozisyonunda sırtüstü yatağıma uzanarak gözlerimi tavana dikip hayal kurmaya devam ettim..


Hayaller güzeldir; sen kurarsın, el kırar.. Sonra sen yenisini kurarsın.. Yenisini; bu sefer orospu çocuklarının ulaşamayacağı bir yere koyar, korur kollarsın… İşte “orospu çocuğu” deyip geçme, o orospu çocukları hayal kırıklıklarının üzerinde yürüyebiliyorlar.. Bir önceki hayalinin üzerinde, sanki onu kendi kırmamış gibi gülümseyerek yürür ve “yenisini” de gözlerinin içine baka baka kırar.. Kızamazsın da, “orospu çocuğu işte naparsın ki” der geçersin.. Keş aradı yeniden; “Sildin değil mi mesajları” diye sordu.. Emin olmak istemiş.. “Yazma abi o zaman, sildim diyorum yenisini yazıyorsun.. Hadi uyuyorum ben iyi geceler!” dedim.. “Sikicem trip yapma bi amk, ben senin iyiliğin için de söyledim.. İyi, hadi kapatıyorum o zaman..” deyip yüzüme kapattı.. Derin bir nefes aldım ve tüm nefesimi tavana doğru offf’layarak o yansıttığım hayalleri dağıttım..


Yarın ola hayrola…

Yorumlar