Duygu** adlı kullanıcının mesajları

    Henüz bir ergenken şöyle düşünürdüm:Ölmek için yaşıyoruz.Büyük bir hata işledik ve bir otorite tarafından yargılandık, bunun sonucunda hüküm giydik ve dünyaya gönderildik.Yaşamak için...Sanki bunu bir cezaymış gibi görürdüm.Karamsar bir bakış açısıymış.Şimdi ise ölümün bana ifade ettiği tek şey sonsuz hiçlikten ibaret

    Biseksüelim.Bu sene bu durumu kabullendim 25 yaşında. Hayatımda sadece tek bir kadın oldu.Farklı bir deneyimdi.Geçici bir heyecan gözüye bakmıştım ilk zamanlar. Fakat herhangi bir ortamda sadece erkeklere değil kadınlara da cinsel açıdan bakmaya,onları da çekici bulmaya başladığımda bu durumun geçici olmadığını anladım.Kabullendim.Kendimle barıştım.

    ''unsere mütter unsere väter'' dizisini de çok beğenmiştim.Mini dizi güzeldi. Beni etkilemişti.Netflix'te var mı bilmiyorum.Ama herhangi bir dizi sitesinden izleyebilirsiniz.

    Bence biz de onlara aynı şekilde davranmalıyız, kendileriyle ve inançlarıyla dalga geçmeliyiz.

    Onların dalga geçilecek tarafı kat ve kat bizden fazla


    Güç sahibi olmalarının da önüne geçmeliyiz

    Hatta "Düşmanımın düşmanı dostumdur" da diyebilmeliyiz.

    İnsanlari kazanmaya calismaliyiz bence.Unutmayalim ki onlar da ebeveynlerinin yanlis tutumlarindan,cocukluktan itibaren zihinlerine kodlanan heteronormatif figurler ve daha pek cok etkenden dolayi boyleler.Kavga dovus yerine diyalog yolu ile cogu seyi cozebilecegimizi dusunuyorum.Tabi sizin gorus ve dusuncelerinize de saygi duyuyorum.

    Ataerkil bir toplum olduğumuz için, yazılı ve görsel basın aracılığıyla bu durumun toplumun zihnine ''Normaldışı'' olarak kodlanması ve tabiki de ebeveynlerin yanlış tutumları yüzünden olduğunu dusunuyorum.Toplumumuz sünneti ''erkek olma yolunda adım'' olarak görürken ve de yine erkekler ilk cinsel deneyimlerini yasadıgında ''erkek olarak'' nitelendirildiklerinden ve onların gözünde '''erkek olmanın''' çok önemli ve ayrıcalıklı bir konumda olmasından kaynaklandığını dusunuyorum.

    15 .10.1992

    Kadıköy/İstanbul

    06.45

    Kadın

    Biseksüel olduğumu üniversite 1.sınıf itibariyle keşfettim.Fakat bunu kabullenmek istemedim.Toplum tarafından dışlanmak,ön yargılara maruz kalmaktı en büyük korkum fakat daha sonra bu durumun kimseyi ilgilendirmedigini ve bunun benim hayatım olduğunu ve nasıl yaşamak istersem nasıl mutlu olacaksam o şekilde devam etmem gerektiği sonucuna vardım.Yakın arkadaş çevrem dısında kimse bilmiyor.Bilmesi de gerekmiyor zaten.Böyle mutluyum. Aile:anne-baba ve 2 kardeşten ibaret

    Aşk bana göre hastalık, grip gibi. Birine aşık olursun acılar çeker hasta olur ilaç (cinsellik) için peşinden koşar ilacını alınca da kurtulursun aşk yani hastalık geçer gider. Bazı aşklar uzun sürer buna da kronik aşk diyorum. Her halükarda bir gün geçip gidiyor En son elinde bol acı hüsran ve geçmeyen izler kalıyor. Sonsuza dek süreni de var ama ona aşk değil sevgi saygı deniyor. Aşkın kademe atlamış hali. Çocukluğumdan beri hastalıklara hep bağışıklığım olmuştur, çok nadir hasta olur olunca da 1-2 güne iyileşirdim. Aşkı hastalık olarak gördüğüm için sanırım ona da bağışıklığım var yada çok duygusuz biri oldum zamanla bilmiyorum aşka inanmamaktansa hastalık olarak görmek daha mantıklı geliyor.

    Karamsar bir bakış açısı. Ama bir o kadar da gerçekçi.