Arya Stark adlı kullanıcının mesajları

    GOT digiturkte yayınlanıyor. Netflix’te varsa da son sezonu vermezler Türkiye’de. Üniversite’de okurken aboneliğim vardı. Bence dünyanın en gereksiz platformu Türkiye versiyonu.


    Buraya üye olana kadar alın digiturk daha verimli.


    çoğu platformu denemiş biri olarak söylüyorum bunu. :)


    sebebine gelince;

    uydu üzerinden yayın alabiliyorsunuz. içerik çok da kötü değil. Ayrıca bir sürü belgesel kanalı vs izleyebiliyorsunuz uydu üzerinden veya gene internet üzerinden.


    netflix sadece internet üzerinden pasif içerik sunuyor ama içerik çok yetersiz. Aradığınız çoğu şey için gene korsana yönelmeniz lazım. Ayrıca netflix orjinal yapımların %80 i abidik gıbidik filmler ve diziler arada orjinal birşeyler çıkıyor ama bunlara da ulaşmak çok kolay açıkçası. Çok paranız varsa veya oradaki birçok diziyi izliyorum diyorsanız alın tabi orjinal içerik her zaman için desteklenmeli. Sırf film için kesinlikle değmez.

    ...Tabiki dini öğretilerinin bu konudaki fikri etkili olsa da görmezden geldiğimiz bir diğer hususta kapitalizmin aile kurumunu kutsallaştırması ve belirli bir kalıba koymasının payı yadsınamaz. videoyu izleyemedim fakat tahminen eşcinselliği eleştiren birileri var yorumlardan anladığım kadarı ile.


    Basit bir şekilde ele alacak olursak iki kişinin iradesine dayalı kararlar diğer kişileri bağlamaz.


    pedofili gibi tek taraflı zorbaca durumların elbette medeni toplumlarda yeri yoktur.


    başkaca mukayeselerde bulunmayı şahsım adına isterdim ancak “gg” olacak. Zaten türk medeni kanununa göre böyle şeyler suç :)


    merak edenler özelden yazabilir.

    edit: imla

    1. Annem

    2. Recep

    3. Cevat

    4. Sanırım yok ama karşımda gülünç bir hale gelmesini isteyeceğim birileri var :) şiddete karşıyız :D

    5. Hayır değilim

    6. Annemin falandır herhalde

    7. Burç olaylarından hiç haz etmem benim burcum jüpiter olsun :D

    8. Ni radityeley donosilos pohrapıvaniye…..

    9. Şöyle bir adana dürüm olacak :D ah ahh :D

    10. Mavi ve kırmzı

    Seçimler güçlü insanların aciz insanlara sunduğu sadakadır.

    Sebepler ve onların doğurduğu sonuçlar ise tartışılmaz olarak gerçeğin kendisidir.


    Örneğin satın alacağınız çamaşır deterjanının markasını seçebilirsiniz ama deterjana ihtiyacınız olduğu gerçeğini asla değiştiremezsiniz.

    Oy vereceğiniz siyasi partiyi belirleyebilirsiniz ancak halihazırda bulunan partilerin görüşlerini belirleyemezsiniz.

    Karnınız acıktığında yiyeceğiniz yemeği seçebilirsiniz. Ama açlığa sebep olan biyolojik etkenleri ortadan kaldıramazsınız ve sonuç olarak yemek yersiniz.


    Size seçimler sunulur ki var olan gerçekliği sorgulamayasınız diye

    Size seçimler sunulur ki toplumla barışık olasınız diye


    Ama Asla seçenekleri belirlemenize izin verilmez.

    Çok açıklayıcı olmuş gerçekten kesinlikle katılıyorum.



    Çok teşekkürler açıklayıcı olmuş, FTM ve MTF dediğimiz durum trans bireylerin geçiş yapmadan önce hissettikleri gibi mi oluyor yanlış anlamadıysam eğer? Ya da doğduğu cinsiyette hissetmeyip ama herhangi bir ameliyat görmeyenlere mi deniyor?


    Yani Cinsiyetsiz diyor ki; henüz ameliyat olmayan trans bireyler kendilerini trans birey olarak görür ancak ameliyat olduktan sonra özellikle ben transım diye kendisini ayırmak istemez ki haklı bir önermedir. Lakin gene de kendilerini LGBTİ mensupu olarak görür tabiki diyor. Bence çok doğru bir yaklaşım ;)

    Aslında sanılandan çok daha basit.


    Toplumun genel olarak kabul ettiği kadın ve erkek kalıplarını benimseyip bunlar üzerine yeni tanımlamalar inşa etmeye çalışmamızdan dolayı içine düştüğümüz çıkmaz en büyük problem maalesef.


    Bu kadın ve erkek olma kalıpları da malumunuz kadının saçı uzundur evde yemek yapar, erkek kaşlarını aldırmaz vb. türünden zırvalar.


    Günümüzde hemen hemen bütün insanlar zaten yeri geldiğinde bu tanımlamaların dışına az da olsa çıkar ve çıkmıştır. Ama bizimki gibi toplumlarda bu daha yavaş olmaktadır. Bugün kadın bir taksici görüp de şaşırmayan acaba kaç kişi vardır bu forumda bile? Veya Kadın kaporta ustası?


    Bu nedenle dünya artık bu anlayıştan yavaş yavaş sıyrılmaya başladı. Doğrusu da bu.


    Biz biyolojik cinsiyet harici yapılan bu ayrımlara ve kalıplaştırmalara toplumsal cinsiyet kimliği diyoruz ve bunu bütünüyle reddediyoruz. tıbbi durumlar hariç cinsiyet ayrımı yapmak ve LGBTİ hareketini de bu toplumsal cinsiyet kalıpları üzerine inşa etmek neresinden bakarsak bakalım ahmaklıktır.


    Toplumsal cinsiyet ortadan kalktığında zaten bireyin “ben akışkan cinsiyetliyim demesine bile gerek kalmayacak”


    Benim az önce ifade ettiğim gibi “kadın kaporta ustası, kadın iett şöförü” tanımlamalarım bile toplumsal cinsiyet belasına ne kadar batık olduğumuzun bir göstergesidir.


    Olması gereken. “kaportacı, iett şöförü” demektir.

    İnsan; biyolojik evrimleşmenin bir sonucu olarak soyut düşünebilme özelliği olan bilinen tek canlı türüdür. Gezegenimizde bulunan yaşamın ise bir sınırı vardır. İnsan bu sınırın farkındadır. Yani bir gün öleceğini kesin olarak bilir ve sağlıklı düşünen bir insan bu ölümü ve yok oluşu kabul etmek istemez. Dolayısı ile getirilen tüm açıklamalar bu var olma durumunun bir şekilde devam edeceği türdendir. İbrahimi dinler cennet ve cehennem gibi mitolojik hikayer ile sonsuz bir yaşam fikrini öne sürerken, uzak doğuda şekillenen birtakım inançlarda tekrar tekrar doğum ve ölüm ile sonsuz bir döngüde yaşamın yok olmayacağını savunur. Similasyon teorileri, üstün bir uzaylı ırkının varlığı ve aklıma gelmeyen her türlü düşünce akımının ana çıkış sebebi ölümü ve yok oluşu kabul edemeyen insan türünün uydurmalarıdır. Torunlarına hatıra bırakmak isteyen yaşlıları düşünün. Bu türden hareketler dini inanışlarda hiçbir yeri olmasa da insanlar geleceğe hatıra bırakmayı sever. Bu öleceğini bilen fakat buna bir çözüm getiremeyen aciz bir canlının elinden gelen tek şeydir.


    Aksi halde öleceğini bilen ve sonunda bir hiçlik olduğunu kabul eden bir canlı varlık sağlıklı olarak varlığını sürdüremez. Bu bizim biyolojik olarak kaçınılmaz özelliğimizdir.


    Bu durum evrimsel bir problemdir. Gezegenimizde bulunan diğer hiçbir canlı türünün böyle bir problemi yoktur. Çünkü böyle bir bilinç düzeyine sahip değildir.


    Ayrıca dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer önemli husus da bu inançların düşünsel olarak sürekli evrimleştiğidir. Bundan binlerce yıl önce güneşe tapan insanlar biyolojik olarak günümüz insanından aptal değildi. Ama artan bilgimiz ve gözlemlerimiz sonucu bugün ortaya atılan fikirler daha akla yatkın gibi gelebilir. Ancak hiçbirinin gözleme dayalı bir kanıtı yoktur.


    Çoğu inançda bilgi eksikliğimiz sonucunda anlam veremediğimiz birtakım olaylar sonucu evrimleşerek günümüzdeki halini almıştır. Örneğin hastalıkların mikro-organizmalar yolu ile bulaştığını bilmeyen eski çağ insanları eğer hastalıklar temas ile veya aynı ortamda bulunma ile bulaşıyorsa başka şeyler de bu yollarla bulaşabilir gibi bir tüme varıma varmışlardır.


    Bugün türbelerde tabutların örtüsünü yüzüne süren insanlar, okunmuş su içip şifa arayanlar veya şuan oldukça popüler olan Homeopati tedavisi buna iyi bir örnektir.

    Kitap çıkartmak kadar kolay birşey yok. 3 adımda nasıl kitap çıkartılır anlatıyorum.


    İlk önce bir sahafa girin orada bulabildiğiniz en ucuz kitabı satın alın. Sonra herhangi bir nalbura girin ve çıkartmak istediğiniz yüksekliğe uygun bir merdiven satın alın. Tercihen bir adet iş bareti de almanız tavsiye olunur.


    Merdiveni uygun bir duvara veya ağaca sıkıca sabitleyin, baretinizi takın, kitabı iki elinizle sımsıkı kavrayın ve basamakları birer birer çıkmaya başlayın. Acele edip iki basamak birden atlamak istenmeyen sonuçlar doğurabilir bu nedenle sabırlı olun. Hedefinize giden yolda inancınızı sakın kaybetmeyin.


    En son basamağa geldiğinizde kitabınız çıkmış olacaktır. Şimdi kitabı yukarı çıkarttığınız gibi geri indirin. Merdiveni katlayıp ihtiyacı olan birine verin. Baretinizi de bir işçiye hediye edin ve evin yolunu tutun. Aldığınız o ucuz kitaptan okumaya başlayın.

    Öncelikle bu konuda fikir beyan etmek oldukça zor çünkü bakış açıları çok farklı olabiliyor LGBTİ bireyler içinde bile.


    İkili cinsiyetten bahsedeceksek biyolojik gerçekleri ve toplumsal cinsiyet olgusunu birbirinden ayrı tutmak çok realist bir yaklaşım olmuyor. Özellikle de ben şahsen toplumsal cinsiyetin bir bela olduğunu, toplumsal cinsiyet rollerinden uzaklaşmanın toplumu ve bireyleri daha da ileriye taşıyacağını savunan bir anlayışa sahibim.


    Ancak gezegenimizde var olan biyolojik yaşamın büyük bölümünü de eşeyli üreme oluşturuyor. Biz insan türü de eşeyli üreme ile varlığımızı devam ettiriyoruz. Dolayısı ile cinsiyetleri komple reddetmek akla ziyan bir yaklaşım olur kanaatindeyim.


    Fakat biyolojik cinsiyetleri kabul etmek demek bu biyolojik cinsiyetlere özgü birtakım davranışlar, roller biçmemizi de gerektirmez. Hele ki medeniyetin geldiği son noktada hala toplumsal düzeyde cinsiyet rollerini biyolojik cinsiyetler ile bağdaştırmak tam bir gericilik örneği teşkil ediyor.


    Dolayısı ile biyolojik olarak eşeyli üreyecek şekilde evrimleşmiş olmamız bu iki cinsiyete günümüz toplum yapısında roller biçmemizi gerektirmeyeceği gibi biyolojik yapımızı reddedip aklen ve mantıken bir çıkmaza girmemize de gerek yoktur.


    Benim düşüncem böyledir.

    Bir insanın müslüman olup aynı zamanda LGBTİ bireylere hoşgörü ile yaklaşması bir defa islamiyetle çelişiyor. İslam öğretisinde açıkça belirtilen bir durum bu. Ve bunu ya bu şekilde kabul edebilir bir müslüman ya da kabul etmez ve dinden çıkar.


    Ayrıca islam öğretisine göre bu günah ama yapıyorum cezasını öderim gibi bir yaklaşım söz konusu olmayacağı gibi diğer ibrahimi dinlerde de durum böyledir.


    Aynı zamanda bir müslüman bir hristiyanla ya da yahudiyle de dost olamaz.

    Bir müslüman kadın eğer müslümanlığı kabul ediyorsa payına düşen mirası da islam hukukuna göre alması gerekir. Diğer hükümlere de aynen uyması gerekir.


    Yok ben uymuyorum cezasını çekerim sonra nasıl olsa cennete giderim diye bir yaklaşımı hiçbir islam öğretisi onaylamaz ve kabul etmez. Pembe rüyalarınızdan uyanın artık lütfen. Ya da bu inançtan tamamen vazgeçin.


    Evet Yasemin Akdeniz 'inde belirttiği gibi Turan dursun çok güzel söylemiş. Akla yatkın olmasını veya çağın gerektirdiklerini önemsemez islam. Yeter ki kabul görmüş öğretilerle ve kuranla uyumlu olsun.

    Aslında bahsettiğin programda konuşan şahıs kendi söylediklerine kendisi cevap vermiş zaten. :D

    Ayrıca normal bir hukuk devletinde elbette kanunen bir suç unsuru olmayan içeriklerin engellenmesi veya bir ideolojik görüşe uygun şekilde sansürlenmesi söz konusu olamaz. Fakat bizim ülkemizde bir gecede kanun da değişebilir. O yüzden çok da şey yapmamak lazım :D:/

    Kader dediğniz şeyin aslı astarı yok bir kere bana göre. Kader, özgüveni eksik teistlerin başarısızlıklarda, olumsuzluklarda ve yaşam içinde aklınıza gelecek daha çok olumsuz durumlarda atıf yaptıkları bir kelimeden başka birşey değildir.


    Zaten kader de gördüğüm kadarı ile İbrahimî dinlerde de çok çelişkili birtakım durumlar ortaya çıkartığı için. Bu konularda kafa patlatan adamlar bu görüşten son yüzyıldır uzaklaşmış durumdalar. Ve her ne kadar bana saçma sapan gelse de kendilerine göre birtakım mantıklı açıklamalar getirdiklerini öne sürmektedirler.


    Ancak soruyu seçim mi yoksa doğuştan gelen bir durum (az görülen durum) mu? Olduğunu varsayarak cevaplamak gerekirse zaten bunun cevabını biliyoruz hepimiz sanıyorum.


    Bence bizim burada tartışmamız gereken bu duruma anomali diyebilir miyiz? Diyemez miyiz?. Yani diğer durumdan orantısal olarak az görülen anlamında kullanılabileceği fakat bu anlamın kendi içerisinde de bizim bakış açımıza göre çelişkili durum yaratabileceği kanısındayım. Biz LGBTi bireyleri hasta olarak görmüyoruz ve doğal /doğduğu gibi, özgün hali ile kabul etmeyi tercih ediyoruz. Bu şuanki dünyanın bakış açısıdır. Dolayısı ile LGBTi bireyleri olağan halinden farklı olduğunu öne sürersek otomatik olarak şu cevabı vermemiz gerekecektir. Bu durum şuanki tıp terminolojisine göre olağan haline getirilemese dahî ileride bu yönde sağlanacak gelişimler ile bunun tersi mümkün olabilir. Şu halde baştan kabul ettiğimiz "yaygın olandan farklı" anlayışı tıbbi birtakım eksikliklerin de biyolojik olarak var olduğu göz önüne alındığında ki bunları üreme ve canlının soyunu devam ettirmesi gibi çok temel ve basit bir biyolojik gerçekten bahsediyorum, bu insanları olağan yani yaygın görülen duruma geri mi getireceğiz? Bu durumda şuanki DSÖ tabiri caiz ise zıçtı :D


    O değil. Biz hepimiz Zıçtık. :D


    Yani bu durumu alışagelmişten az görülen olarak görmemiz bizim yararımıza bir durum değil. Biz bu durumu ancak özgür irade, doğal olanı koruma gibi kısmen muhafazakar bir üslup ile ortaya koymalıyız. Yani bu durumda şimdi olmasa bile ileride seçim diye adledilebilir mi? Mümkün. Ama bunu söyledim diye bu şekilde olacağı meçhul.


    Tabi buradaki seçimden kastım hetoroseksüel cis bireyin lgbti durumlarını seçip yönelmesi değil! Lgbti bir bireyin hetoroseksüel cis hale gelebilme durumu.


    Okuduğunuz için tişikkirlir.


    edit: Yukarıda yazdığım girdide birtakım anlatım bozuklukları olduğunun ben de farkındayım. Açıkçası bu saatte düzeltesim gelmedi. Ama özünde anlaşılabilir olduğunu düşünüyorum. tişikkirlir.